orsaalabanda
Zirve
- Mesajlar
- 3,490
- Tepkime Puanı
- 71
Ynt: Çekme Karavan ve Kar
Tır römorkunun ya da çekicisinin tekerlekler vasıtasıyla yolda cm kareye kaç kg. basınç uyguladığı da önemli. O araçlar karı ezip altındaki asfaltı kazırken siz slalom yapıyor olabilirsiniz. Canlı örneğini Uludağ'a zincirsiz çıkan otobüslerin ardında 750 kg. lık bir otomobili kullanırken yaşadım. Ağırlığına rağmen tırın dahi tutunamayacağı kaygan bir zemin üzerinde ağır araçlar frenleme açısından daha büyük risklere sahip ama koşullar ekstrem olmadığında ağır araçlar normal asfalt üzerindeymiş gibi ilerleyebiliyor. Bu nedenle tırlarla kıyaslamak doğru değil.
Çekilen katar ağır olduğunda ve yola iyi tutunduğunda önce katarı yavaşlatıp ardından çekicinin frenlerini devreye sokmak ya da her ikisini aynı anda ve oranda kullanmak mantıklı olabilir. Ancak katarın yola iyi tutunamadığı durumlarda önce katarın frenini devreye sokmak intiharla eşdeğerdir diye düşünüyorum.
Çekme karavanın tekerleklerinde de zincir olduğunu varsaysak bile fren ayarını hemen devreye girecek şekilde yapmak doğru değil. Bence her zaman en düşükte tutmakta fayda var. Kaldı ki karlı zeminde fren mümkün olduğunca az kullanılır ve yavaşlama için genelde aracın kompresyonundan faydalanılır bunu hepiniz biliyorsunuz.
Karavan ya da romörk çekerek değil ama önden çekişli ve arkadan itişli otomobillerde bazı denemeler yapmıştım. Önden çekişlilerde ilk frenleme, çekiş ve direksiyon hakimiyeti zincirli tekerlekte olduğu için çok büyük avantaj sağlıyor. Arkadan itişlilerde ise fren ve direksiyon hakimiyeti çok az. Arkadan itişlilerde yavaşlama için ilk frenlemede zincirli tekerlekten faydalanmak amacıyla el frenini kullandığım tüm denemeler başarısız oldu ve neredeyse tamamında aracın arkası savruldu. Römork çekerken frenlerinin araçtan önce devreye gireceği durumu düşünemiyorum bile. Bu durumda Fatih beyin dediği gibi dikiz aynasından savruluşu izlemekten başka bir şey gelmez elimizden herhalde..
Forumda yazan Finlandiyalı arkadaş yolların benzer olduğunu söylemiş ama ben de Finlandiya yollarının ülkemiz yollarıyla kıyaslanmayacak ölçüde düz olduğunu biliyordum. Düz yolda buz pateni pisti gibi bile olsa araç kullanmaktan korkmam. Rampalar ve düz inişler de değil ve hatta rampalardaki virajar bile değil.. Beni en çok korkutan ülkemiz yollarında çok sık rastlanan, sivri zekalı Türk mühendisliğinin en büyük başarısı sayılabilecek yanlış yanal eğime sahip olan virajlardır. Virajlarda yolun eğiminin aracın momentumuna ters yönde tepki kuvveti uygulayacak şekilde eğimli olması gerekir. Virajda aracınız içeri doğru savrulurken yolun eğimi de içeri doğru ise ve önceden farkına varamazsanız kaygan yolda içeri savrulduğunuz, ya da tersi durumda şarampole yuvarlandığınız andır. Bu tür virajlarda kazalar sık yaşanır. Yol kaygan olmadığı zamanlarda dikkatimizi çekmeyen o kadar çok hatalı eğime sahip viraj var ki yollarımızda... Karda buzda hepsine dikkat ediyorsunuz ve geçerken içiniz ürperiyor.
Finlandiyalı karavandaşın yazdığı asfalttaki gizli buzlanma olayına da daha önce dikkati çekmiştim. İnsanı çok hazırlıksız yakalıyor ve böyle bir yolda hele bir de eğimliyse her şey kontrol dışı. Eskişehir çıkışında rampa aşağı böyle bir durumla karşılaştım ve araç yol kenarındaki karlı bölgeye girmeseydi ciddi bir kazaya kurban gidecektik. Asfalt üzerindeki buz tabakasından sonra o karlı yol bana pütürlü asfalt gibi gelmişti. Bu tür buzlanmaya "black ice" diyorlarmış, onu da öğrenmiş olduk...
Tır römorkunun ya da çekicisinin tekerlekler vasıtasıyla yolda cm kareye kaç kg. basınç uyguladığı da önemli. O araçlar karı ezip altındaki asfaltı kazırken siz slalom yapıyor olabilirsiniz. Canlı örneğini Uludağ'a zincirsiz çıkan otobüslerin ardında 750 kg. lık bir otomobili kullanırken yaşadım. Ağırlığına rağmen tırın dahi tutunamayacağı kaygan bir zemin üzerinde ağır araçlar frenleme açısından daha büyük risklere sahip ama koşullar ekstrem olmadığında ağır araçlar normal asfalt üzerindeymiş gibi ilerleyebiliyor. Bu nedenle tırlarla kıyaslamak doğru değil.
Çekilen katar ağır olduğunda ve yola iyi tutunduğunda önce katarı yavaşlatıp ardından çekicinin frenlerini devreye sokmak ya da her ikisini aynı anda ve oranda kullanmak mantıklı olabilir. Ancak katarın yola iyi tutunamadığı durumlarda önce katarın frenini devreye sokmak intiharla eşdeğerdir diye düşünüyorum.
Çekme karavanın tekerleklerinde de zincir olduğunu varsaysak bile fren ayarını hemen devreye girecek şekilde yapmak doğru değil. Bence her zaman en düşükte tutmakta fayda var. Kaldı ki karlı zeminde fren mümkün olduğunca az kullanılır ve yavaşlama için genelde aracın kompresyonundan faydalanılır bunu hepiniz biliyorsunuz.
Karavan ya da romörk çekerek değil ama önden çekişli ve arkadan itişli otomobillerde bazı denemeler yapmıştım. Önden çekişlilerde ilk frenleme, çekiş ve direksiyon hakimiyeti zincirli tekerlekte olduğu için çok büyük avantaj sağlıyor. Arkadan itişlilerde ise fren ve direksiyon hakimiyeti çok az. Arkadan itişlilerde yavaşlama için ilk frenlemede zincirli tekerlekten faydalanmak amacıyla el frenini kullandığım tüm denemeler başarısız oldu ve neredeyse tamamında aracın arkası savruldu. Römork çekerken frenlerinin araçtan önce devreye gireceği durumu düşünemiyorum bile. Bu durumda Fatih beyin dediği gibi dikiz aynasından savruluşu izlemekten başka bir şey gelmez elimizden herhalde..
Forumda yazan Finlandiyalı arkadaş yolların benzer olduğunu söylemiş ama ben de Finlandiya yollarının ülkemiz yollarıyla kıyaslanmayacak ölçüde düz olduğunu biliyordum. Düz yolda buz pateni pisti gibi bile olsa araç kullanmaktan korkmam. Rampalar ve düz inişler de değil ve hatta rampalardaki virajar bile değil.. Beni en çok korkutan ülkemiz yollarında çok sık rastlanan, sivri zekalı Türk mühendisliğinin en büyük başarısı sayılabilecek yanlış yanal eğime sahip olan virajlardır. Virajlarda yolun eğiminin aracın momentumuna ters yönde tepki kuvveti uygulayacak şekilde eğimli olması gerekir. Virajda aracınız içeri doğru savrulurken yolun eğimi de içeri doğru ise ve önceden farkına varamazsanız kaygan yolda içeri savrulduğunuz, ya da tersi durumda şarampole yuvarlandığınız andır. Bu tür virajlarda kazalar sık yaşanır. Yol kaygan olmadığı zamanlarda dikkatimizi çekmeyen o kadar çok hatalı eğime sahip viraj var ki yollarımızda... Karda buzda hepsine dikkat ediyorsunuz ve geçerken içiniz ürperiyor.
Finlandiyalı karavandaşın yazdığı asfalttaki gizli buzlanma olayına da daha önce dikkati çekmiştim. İnsanı çok hazırlıksız yakalıyor ve böyle bir yolda hele bir de eğimliyse her şey kontrol dışı. Eskişehir çıkışında rampa aşağı böyle bir durumla karşılaştım ve araç yol kenarındaki karlı bölgeye girmeseydi ciddi bir kazaya kurban gidecektik. Asfalt üzerindeki buz tabakasından sonra o karlı yol bana pütürlü asfalt gibi gelmişti. Bu tür buzlanmaya "black ice" diyorlarmış, onu da öğrenmiş olduk...