Enerji Krizi Kapıda

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan KanyaK Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 2
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 1,871

KanyaK

wish me luck.
Mesajlar
721
Tepkime Puanı
16
Web
www.kaanyakar.com
ENERJİ KRİZİ KAPIDA

Uygulanmakta olan Enerji Politikalarının ülkede yakın gelecekte bir enerji krizine yol açabileceği, Odamızca değişik platformlarda dile getirilmektedir. Bu husus artık, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın en yetkili birimlerince de açıklanmaktadır.
Bu çerçevede;
· 01.03.2007 tarihinde; Dünya Bankası ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı‘nın ortaklaşa düzenlediği ‘Elektrikte Arz Güvenliği Paneli‘nde "Türkiye‘nin gelecek 4 yılda talep artışı ile birlikte zaman zaman krize dönüşebilecek problemlerle karşı karşıya kalabileceği ve bunun için yatırımların en kısa zamanda başlaması gerektiği" görüşünde birleşildiği,
· Panelde konuşma yapan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı M. Hilmi Güler, "Kurulu gücümüz bizi bir süre daha götürür. Ama pik kullanımlarda (talebin en yüksek olduğu ve elektrik kullanımının çok arttığı dönemlerde) karşılaşacağımız problemlerle ilgili tedbir almamız lazım." dediği,
· Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Sami Demirbilek "talep artışı ve puant artışı göz önüne alındığında yılın belirli dönemlerinde kronik, hatta krize kadar ulaşacak problemlerle karşılaşılabileceğini" belirttiği,
· Panelde konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Bekir Aksoy, "2009‘da elektrik arz açığının yaşanacağını ve pik saatlerin karşılanmasında sıkıntı yaşanacağını" söylediği, çeşitli kaynaklardan kamuoyuna yansımıştır.
· Ayrıca basında yer alan haberlerde de; EÜAŞ tarafından, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına ve EPDK‘ya gönderilen yazıda, "Türkiye‘nin 2010 yılında ‘karanlıkta kalma riski‘ bulunduğuna işaret edildi. Elektrik üretiminde yerli kaynaklar olan kömür ve suyun önemine vurgu yapılan yazıda; kömürün, Türkiye‘deki rezervleri dikkate alındığında önemini uzun yıllar boyunca kaybetmeyeceği ve vazgeçilmez enerji kaynağı olacağı" belirtilmektedir.
Yaptığımız uyarıları dikkate almayan siyasi iktidar temsilcileri ve bürokratlar sonunda, yaratılan kriz ortamının farkına varmış olacaklar ki itiraf niteliğinde açıklamalar yapmaktadırlar.

Maden Mühendisleri Odası olarak uyarılarımıza devam ediyoruz:

· Yeni enerji krizleri yaşamamak için,
· Ülkemizin karanlığa mahkum edilmemesi için,
· Daha fazla dışa bağımlı olmamak için,
· Ucuz enerji için,
· Daha az sömürü, daha çok bağımsızlık için,
Ülkemizin ihtiyacı olan enerjinin, yerli kaynaklarımızdan karşılanması öncelikli hedef olmalıdır.

• Ülkemizde enerji üretimi, % 72 oranında dışa bağımlıdır. 2006 yılında ithal enerjiye 26 milyar dolar ödenmiştir. İthal edilen doğalgazın % 65‘i elektrik üretiminde kullanılmaktadır. Bu kullanımın, ülkemizin elektrik üretimi içerisindeki payı % 40‘ın üstündedir. Doğalgaz üreticisi ülkelerde bile görülmeyen bu oranlar süratle düşürülmeli, öncelikle kömür ve diğer yerli kaynakların kullanımı artırılarak, ülkemizin dışa bağımlılığı, çıkabilecek muhtemel krizleri önleyecek ölçülere getirilmelidir.
• Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu, Enerji Piyasası Kanunu‘na dayanarak kamunun enerji yatırımı yapmasına olanak tanımamaktadır. Enerji bir kamu hizmetidir. Sürdürülebilir kalkınmanın ve arz güvenliğinin sağlanması için IMF ve Dünya Bankası'nın dayatmaları ile enerji planlaması, yatırımı ve üretiminin kamu tarafından yapılmasının önündeki yasal engeller ortadan kaldırılmalıdır. EÜAŞ‘ın ve diğer kamu kurumlarının elindeki linyit havzalarındaki kömürlerin yakıt olarak kullanılacağı, üretim projeksiyonunda yer alan termik santrallerinin yapımına, 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanununda da yer aldığı üzere "özel sektör yatırımlarının yetersiz kalması durumunda kamu kuruluşlarının (EÜAŞ) yeni üretim tesisi yatırımı yapması" hükmünün işletilerek, kamu eliyle bir an önce başlanması gerekmektedir.
• Temiz kömür teknolojilerinin kullanımı teşvik edilmelidir. Isıl değeri düşük, kül, nem ve kükürt değerleri yüksek olan kömürlerimizin iyileştirilmesi, dolayısıyla çevreye daha az zarar vermesinin sağlanması ve ithal kömürlerle rekabet koşullarının oluşturulması amaçlarıyla temiz kömür teknolojilerinin kullanımı yaygınlaştırılmalıdır.
• Elektrik; ticari bir mal değil, toplumsal bir hizmettir. Tüm yurttaşlarımız için bir ihtiyaçtır. Bu nedenlerle, uluslararası tekellerin ve özel sektörün insafına bırakılmamalıdır.
• Siyasi iktidar, sorumluluğu gereği enerji yatırımlarını kamu eliyle acilen başlatmalı, ülkemizin güvenliğini tehlikeye düşürmemelidir.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

TMMOB Maden Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu
Ankara, 6 Mart 2007
 

Etiketler
İlginç bir yazı. Bir mesleki kurumun madencilik üzerine ihtisas sahibi olması, kömür tüketimini nasıl teşvik edebilir, ya da rasyonalize etmek için bu şekilde bir mantık kurabilir ben pek anlayamadım.

Temiz kömür, emisyonu düşük doğalgaz, bilmemne yerine, "SIFIR ATIK" çıkaran kaynaklarımız kullanılmaya başlanmak zorunda artık. Bunlar da " RÜZGAR SANTRALLERİ" ve "HIDROELEKTRIK SANTRALLERI" dir. Bunun birinci sebebi, üstadın dediği gibi giderek artan enerji ihtiyacı karşısında, potansiyellerimizin artık kullanılmaya başlanması, ikinci sebebi ise "KÜRESEL ISINMA".

Hem rüzgar, hem de hidroelektrik santralleri, ekolojik sisteme hiçbir müdahelede bulunmazlar. (barajların aksine, doğal ortamı değiştirmezler) Hem de, hiçbir atık madde üretmezler. HES ten geçen suyu içebilir, RES ten geçen havayı soluyabilirsiniz.

Bunların devlet tarafından yapılması gerektiğinden bahsetmiş. Buyursun yapsın o zaman? Bir köyün bir ilkokuluna boya badana yaptıramayan devlet gerçekleştirsin bu projeleri. Bir yatırımın karlı, hızlı, verimli olmasını istiyorsanız, bunu iş edinen özel girişimler tarafından yaptırmalısınız. Özel girişimin parası vardır, kredi kaynağı vardır, yatırımcı bulma imkanı vardır. Aksi takdirde, bilmemkimin eniştesi ihaleyi alır, yeğenleri müdür olur, kayınçoları şef olur, ürettiğiniz enerjinin masrafını karşılamak için IMF den borç alırsınız. Onu da artık aldığımız nefese bile vergi ödemek suretiyle kapatmaya çalışırsınız.
 

==Hidrolik Santralların Artıları, Eksileri ==

Bir barajın yapımı ve öncesinde; uzun süreli yağış, su, jeolojik çalışmalar yapılması, su altında kalan arazi için ödenen istimlâk bedelleri, baraj yapım maliyetinin yüksek olması ilk yatırım maliyetinin çok fazla çıkmasına neden olur ki bu bir dezavantajdır.
Başka bir dezavantajı ise ister istemez büyükçe bir ekili alanın hatta bazı yerleşim yerlerinin, kimi yerde antik bölgelerin su altında kalacak olmasıdır.
Dezavantajlarına karşın; ilk yatırım yapıldıktan sonra, enerji üretiminin ana kaynağı su olduğundan üretim maliyeti çok ucuz olmaktadır. Yakıtlı santralar gibi hava ve çevre kirliliği yaratmazlar.

Ayrıca barajların, elektrik üretiminin yanı sıra;

1 – Yerleşim yerlerinin suyunu karşılama,

2 – Sel ve taşkınları önleme,

3 - Tarım arazilerini sulama

4- Balıkçılık

5 – Ağaçlandırmaya katkı , erozyonu önleme

6 - Turizmi geliştirme

7 – Ulaşım

8- İklimde yumuşama gibi yararları bulunur.

Artıları ve eksileri ile ve de uzun yıllar kullanılacakları değerlendirildiğinde tartışmasız olumlu yanları ağır basmaktadır. Ülkedeki her akar su potansiyelinin enerjiye dönüştürülmesi mutlaktır.

==Hidrolik Santrallar ile Termik Santralların karşılaştırılması ==

'''Hidrolik Santral'''ların yıllık üretimleri, kaynağa gelen su miktarıyla doğru orantılı olduğundan ve bir yıl boyunca gelen su insanoğlunun elinde olmayıp tam kapasite çalıştırmaya yetmiyebileceğinden, genel olarak puant santralı olarak çalıştırılırlar. Devreye alınış ve çıkarışları çok kolay ve hızlı olduğundan su rejimine bağlı olarak günün, enerji gereksiniminin çok olduğu- ''ki buna puant saati denir'' - saatlerinde çalıştırılarak, enerjiye az gereksinim olduğu zamanlarda devre dışı bırakılırlar. Bir '''Hidrolik Santral''' ünitesi tam kapasite ile çalıştırılmayabilir. Örneğin 100 MW güçteki bir ünite bir saat tam kapasite çalıştığında 100 000 kWh enerji üretebilir. Tam kapasite çalışma esnasında türbin kanatlarının önündeki su giriş kapakçıkları tam açıktır ve saniyede geçen su miktarı en üst düzeydedir. Ancak, sistemden çekilen enerji, kullanıcıların devreye girme, çıkmalarına göre an be an değişir. Sisteme anlık olarak istenilen enerjinin verilmesini üretim ünitesindeki regülasyon sistemi sağlar. Regülasyon sistemi, türbin kanatlarının önündeki su giriş kapakçıklarına otomatik olarak hükmederek daha az su girişine paralel olarak daha az üretim yapar. Bu olaya sistemde frekans tutma denir. Tüm elektrikli alıcıların sağlıklı ve verimli çalışabilmesi için frekansın, alıcılarda imalat sırasında belirlenen frekans a - Türkiye ve Avrupa ülkelerinde 50 hz -uygun olması gerekir.


Termik santral ların devreye alınış ve çıkarışları çok kolay ve hızlı değildirler buna karşın yakıtlarını istenilen miktarda elde etmek insanoğlunun elindedir. Devreye alınış ve çıkarışları sırasında çok verim kaybına uğrarlar. Kızgın buharın, enerji üretimine hazır hale gelmesi için kazanların uzun süre yakılması gerekir. Bütün bu nedenlerden ötürü Termik santrallar arıza, revizyon, bakım vs durumlar dışında 24 saat sürekli çalıştırılmak üzere plan ve dizayn edilmişlerdir.

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------


Rüzgâr enerjisi


Üstünlükleri [değiştir]

* Atmosferi kirletici etkiye sahip gazların salınmaması,
* Temiz bir enerji kaynağı olması,
* Kaynağının tükenmemesi (güneş, dünya ve atmosfer olduğu sürece),
* Rüzgâr tesislerinin kurulumu ve işletilmesinin diğer tesislere göre daha kolay olması,
* Enerji üretim maliyetlerinin düşük olması,
* Güvenilirliğinin artması,
* Bölgesel olması ve dolayısıyla kişilerin kendi elektriğini üretebilmesi.

Sakıncaları [değiştir]

* Rüzgârın sürekliliği olmadığı için enerji üretim değerinin sabit olmaması,
* Rüzgâr türbinlerinin büyük alan kaplaması,
* Gürültü kirliliği oluşturması
* Fosil ve nükleer yakıtlardan elde edilen enerjiye oranla enerji üretiminin düşük olması,
* Yatırım maliyetlerinin yüksek olması,
* Kullanım ömrü dolan kompozit parçaların doğada geri dönüştürülmesinin mümkün olmaması.
* Diğer tip enerji üretim tesislerine göre daha fazla dinamik parça barındırması, dolayısıyla işletme risklerinin daha fazla olması

Kaynak: Wikipedia

Madencilik üzerine ihtisas sahibi olan bir kurum işin içinde olduğu ve detayları daha iyi bildiği için mantıklı bir açıklama getirmiş olaya. Yanlış veya eksik anlaşılan noktalar var sanırım.

Birincisi; kurum yazıda da çoğu bölümde altı çizildiği gibi, sadece kömür ( veya fosil yakıt ) kullanımını teşvik etmeye çalışmamış, "Ülkemizin ihtiyacı olan enerjinin, yerli kaynaklarımızdan karşılanması öncelikli hedef olmalıdır" demiştir. Ve bu sadece fosil yakıtlar değildir. Elbette rüzgar, su, dalga vb. tüm kaynaklar sonuna kadar kullanılmalıdır. Bizim bir Danimarka veya Almanya dan farkımız olmamalı.

İkincisi; eğer kamunun ve özel iştiraklerin gerçekleştirceği fosil yakıt enerji santrallerinin çevresel etkilerinin benzerleri, eğer bu denetimsizlik ve sorumsuzluk devam ederse kurulması sözkonusu HES veya RES santrallerinde de görülecektir. Üretim Kapasitesi/Kapladığı Alan/Çevresel Etkiler/Maliyet bunları bir araya getirip düşünürseniz ne dediğimi anlarsınız.

Üçüncüsü; bunların sadece devlet tarafından yapılmasını değil devlet tarafından da yapılabilmesinin önünün açılmasını savunmuştur. Özel iştirakler bu işin içine girince de bilmemkimin eniştesi işi kapar, toprak kanunu cumhurbaşkanından döner, şu olur bu olur.

Herneyse, demem o ki; Maden Mühendisleri Odasının yenilenebilir enerjinin karşısında olduğunu sanmıyorum. Sadece yenilenebilir enerjiden önce elimizdeki enerji kaynaklarının yenilenmesi gerektiğini savunmuş. Çevresel etkilerinin azaltılmasını savunmuş.

Selamlar.
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,947
Mesajlar
1,526,335
Kayıtlı Üye Sayımız
166,714
Kaydolan Son Üyemiz
rsl54

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst