Ertuğrul Fırkateyni Su Yüzüne Çıkarılıyor

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan VitaEsMorte Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 18
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 10,745

VitaEsMorte

Zirve
Mesajlar
2,896
Tepkime Puanı
39
İkinci Abdülhamid tarafından 1890 yılında Japon imparatoruna iyi niyet elçisi olarak gönderilen ve dönüş yolunda Japonya’da batan Ertuğrul Firkateyni’nin batığı su yüzüne çıkarılacak. Oshima Adası açıklarında batan firkateynde 550 denizci şehit olmuştu.

ertugrul%20004s_0.jpg


BODRUM Sualtı Arkeoloji Enstitüsü ve Yapı Kredi Emeklilik, Türkiye Sualtı Arkeoloji Vakfı’nın (TINA) katkılarıyla hazırlanan ve üç yıl sürmesi planlanan "Ertuğrul" projesi çerçevesinde, 550 denizcimizin şehit olduğu Ertuğrul Firkateyni’nin kalıntılarının tespiti ve su üstüne çıkarılması amaçlanıyor.

Bu kapsamda ilk araştırma çalışmaları, Türkiye’den ve dünyadan su altı arkeolojisinin en önemli isimlerinden oluşan bir ekip tarafından 8-27 Ocak arasında Japonya’nın Kushimoto Kenti’nde yapılacak dalışlarla başlatılacak.

Bodrum Sualtı Arkeoloji Enstitüsü Başkanı Tufan Turanlı, basın toplantısında yaptığı konuşmada, projenin amacının memleketlerinden 10 bin kilometre uzakta yatan bu kahraman denizcilerin hatıralarını canlandırmak ve iki ülke arasında bu acı olayla başlayan dostluğun sürmesine aracılık etmek olduğunu ifade etti.

Ertuğrul Firkateyni’nin hüzünlü hikayesini aktaran Turanlı, "Projenin en önemli ayağı bugün faaliyete geçen http://www.ertugrul.jp/ internet sitesidir. Projeyle ilgili her türlü detaya ve Ertuğrul Firkateyni’nin hüzünlü hikáyesine bu adresten ulaşılabilir. Adresin ’jp’ uzantılı olması Ertuğrul’un Japonya’da bir Türk gemisi olduğunu hatırlatmak açısındandır" dedi.

Yapı Kredi Emeklilik Genel Müdür Yardımcısı Dr. Bülent Eriş firkateynin yerinin su altı ekibinin yapacağı dalışlar ve değerlendirmeler sonucu netleşeceğini belirterek, "Tüm bunların yanı sıra bu çalışmayla yıllar önce şehit olmuş 550 denizcinin hatıraları canlandırılacak, belgesel bir film ve kitapla yeni kuşaklara aktarılacaktır" dedi.

Bu arada, Türk Hava Yollarının (THY) ulaşım desteği, uluslararası Reson firmasının ise teknik destek sağladığı projeyle ilgili araştırma çalışmalarının detayları, her gün TRT 2’de saat 17.00 haberlerinde yayınlanacak.

550 denizcimiz şehit olmuştu

Ertuğrul Firkateyni, 1890 yılında II. Abdülhamid tarafından bir iyi niyet elçisi olarak Japonya’ya gönderilmişti. 630 denizcisiyle 11 ay süren seferin ardından Japonya’ya varan Ertuğrul Firkateyni, Japonya’da İmparator Meici karşılanmış, İmparator’un isteği üzerine gemi komutanı Osman Paşa, konuşmasını Türkçe olarak yapmıştı. Zorluklarla tamamladıkları bu önemli görevden sonra denizcilerimiz tayfun mevsimi olduğu halde dönüş yolculuğuna çıkmışlar, Ertuğrul, Japonya’nın güneyinde Oshima Adası açıklarında kayalıklara çarparak parçalanmış, Osman Paşa dahil 550 gemici şehit olmuştu. Oshima köylüleri 69 denizcinin kurtarılması ve şehitlerimizin gömülmesinde çok büyük emek vermişlerdi.

DHA
 

Etiketler
Ynt: Ertuğrul Fırkateyni Su Yüzüne Çıkarılıyor

ertugrul(1).jpg


Ertuğrul Fırkateyni 1854 yılında, Kırım Savaşı sırasında Taşkızak Tersanesi'ne sipariş edilmiş, 1855 yılında omurgası kızağa konmuş ve 1863'te seyir tecrübeleri yapılmıştır. 1864 yılında hizmete giren gemi, aynı yıl makine ve kazan montajıyla toplarının çeşitlendirilmesi ve modernizasyonu için İngiltere' ye gönderilmiştir.

18 Şubat 1865'te Portsmouth'tan İstanbul'a hareket etmiş, dönüş seyrinde de bazı Fransız ve İspanyol limanlarını ziyaret etmiştir. İstanbul'a gelişinden sonra da Girit harekâtına katılmış ancak Abdülhamid dönemiyle beraber onun da kaderi Haliç'e hapsedilmek olmuştur.

Sefere hazırlandığı sırada 25 yaşında bulunan Ertuğrul, Japonya gezisi için seçilmesinden takriben bir yıl evvel onarım ve havuz görmüştü. Özellikle ahşap kısımları yenilenmiş fakat makine ve kazanlarının altına isabet eden kısımlara dokunulmamıştı...

1890 yılı Bahriye kayıtlarına göre Ertuğrul'un özellikleri şöyleydi:

Boyu : 250 kadem
Eni : 49,10 kadem
Derinliği : 25 kadem
Çektiği su : 23 kadem
Deplasman tonajı : 2 344 ton
Yapım yeri : Tersanei Amire Taşkızak Tersanesi
Tekne : Ahşap
Makinesi : 600 BG, adî kondansörlü, ufkî çift silindirli tek şaftlı
Kazan sayısı : 2
Sürat : 10 mil (tecrübe sürati)
Kömürlükleri : 350 ton kömür kapasiteli
Aydınlatma : elektrikle

Silahları
1864’te : 30-60 pdr., 10-30 pdr.
1876’da : 1-203mm.BL.(K), 30-60 pdr.10-30 pdr.
1888’de : 8-150mm.BK(Krupp), 5-150 mm.BL (Armstrong) 4-60mm (Krupp), 2-24,5mmRV (Hotchkiss), 9,2 ve 24,5mm (Nordenfelt), 1 TT 455mm (White Head torpido kovanı 2 torpido)
 

Kaza Nasıl Oldu?

Ertuğrul’la ilgili olarak bugüne gelmiş en değerli kaynak, Ertuğrul’un bütün seyri boyunca, ondan haberleri Osmanlı basınına ve kamuoyuna duyuran Ceride-i Havadis dergisinin de yazı kurulunda bulunan Binbaşı Süleyman Nutki Bey’in 1911 yılında yazdığı Musavver Ertuğrul Faciası - Vesaiki Resmiye ve Hususiyeye Müstenittir isimli eseridir. Eski harflerle yazılmış bu kitapta, Ertuğrul’un son anları, sadeleştirilmiş şekliyle bakın nasıl derlenmiş ve anlatılmış:

“... Firkateynin üzücü durumu ve uzun seyrine ait olarak komutan, merhum Osman Paşa’nın bana yazdığı ve bu facianın hazin bir yadigârı ve uzun bir kardeşliğin kıymetli bir hatırası olan bir mektup, derdimi tazelemek ister gibi geminin batmasından ve onun ölümünden bir ay sonra elime geçti.

Özel heyetin, Japonya’da üstlendikleri özel görevleri yerine getirmelerinin ardından, Ertuğrul’un Yokohama’dan, çok uzaktaki anavatanına doğru ve özlem yüklü birçok kalbi taşıyarak, kalkış tarihi olan 15 Eylül 1890 pazartesi günü öğleden itibaren, kazanın meydana geldiği perşembe günü öğleden sonra dokuza kadar geçen 87 saat, bu eski teknenin denizdeki can çekişme süresidir. Bu 87 saatin nasıl geçtiği pek çok yönleriyle bilinmemekle beraber, o feci toplu ölümden kurtulabilenlerin arasında bulunan gemi imamı Ali Efendi’nin ve kurtulanlardan bazılarının ifadelerinden yaptığımız derlemeye göre; bu fedakâr ve talihsiz subay ve mürettebatın trajik durumunu, kanlı bir hatıra olarak buraya aktarıyoruz:

... Yokohama’da birkaç gün için subaylar ve mürettebat gezmek için kente çıkarılmıştı. Herkesin sağlığı ve neşesi yerindeydi. Ancak hediyelerin takdim töreninden son ra gemide kolera hastalığı baş göstermiş, tıbbî önlemlerin alınması ve temizlik için Nagoya korunma yerine gidilip on yedi gün karantina altında kalınmıştı...

Hastalık savuşturulduktan sonra da Eylül’ün on beşinci günü öğle saatlerinde buradan İstanbul’a hareket edildi. Hava gayet güzeldi. Salı günü öğleüstü ters bir rüzgâr esmeye başlamış ve akşama doğru da şiddetlenmişti.

Önce yan yelkenler açılarak, fırtınanın yarattığı büyük dalgalar üzerinde, geminin yalpaları, baş ve kıç vurmaları mümkün olduğu kadar önlenebilmişse de, gece, rüzgâr tam pruvadan esmeye başladığından, artık yelkenlerin kullanılmasına imkân kalmamış, sarılmaları zorunlu hale gelmişti.

Yelkenler sarıldığı sırada, gemi baştan gelen denizlerle şiddetle dövülmeye başlamıştı. Biçare Ertuğrul bu kudurmuş denizde sanki inleyerek, sürünerek yoluna devama uğraşı yordu. Bir felaketin yaklaştığı ve bu teknenin bu derece büyük dalgalara dayanamayacağı anlaşılıyordu. Tam bu sırada geminin mizana direğinin dibinde vardiya nöbetinde bulunan bir teğmenin, rüzgârın uğultusuna karışan korkunç feryadı duyuldu.
– Mizana direği çöküyor!

Osman Paşa, gemi süvarisi, süvari muavini ve seyir subayı köprü üstündeydiler. Fırtınaya karşı gereken tedbirleri alabilmek için durumu tetkik ediyorlardı. Ama bu feryat hepsine soğuk terler döktürdü.

Mizana direğinin dibine geldiler. Evet, gerçekten de mizana direği oturduğu zıvanayı parçalamış bir kadem kadar aşağıya çökmüştü. Şimdi Ertuğrul yalpa ettikçe 40 metre yüksekliğinde ve bir metre çapındaki bu koca direk, üzerindeki serenler ve yelkenlerle birlikte sağa sola çarpıyor, teknede korkunç bir sarsıntı yapıyor ve sadmelere neden oluyordu. Direğin aşağıya çökmesi, onu yandan tutan bütün çarmıhları, ventoları ve bağlantıları gevşetmişti. Gemi inşaiye subayı ve ustalar, boşalan gergi halatlarını ve iplerini germeye, direğin güverteden geçtiği deliğin etrafına da çuvallar sıkıştırılarak oynamasını önlenmeye çalışıyorlardı. Bu önlemle, direğin sakatlığı baki kalmakla birlikte tehlikesi kısmen de olsa bertaraf edilmiş oluyordu.

Fırtına şiddetini artırmakta devam ediyor, felaketli haberler ve raporlar art arda geliyordu. Baştan gelen dalgalar güverte tahtalarını baş bodoslamadan ayırmıştı... Kazan dairesindeki kömürlüklerden de su geliyordu...

Bunun anlamı, geminin borda kaplamalarında da çatlamalar ve kırılmalar olmasıydı. Birbiri sıra ve kısa aralıklarla ortaya çıkan bu arızalar, en yılmaz denizcilerin bile selamet ümitlerini söndürmeye yeterliydi.

Bu ne yapacağı bilinmeyen ve çıldırmış okyanusun içinde ve gecenin koyu karanlığında, teknenin hemen hemen dağılma noktasına geldiğini bildikleri halde büyük bir disiplin ve intizam içinde, morallerini zerre kadar bozmadan görevlerini yapmaya çalışan Ertuğrul’un yiğit denizcileri, yalnız kendi vatandaşları için değil, hangi millete mensup olurlarsa olsunlar tüm dünya denizcileri için bir iftihar kaynağı ve örnek olmuşlardır.

Rüzgârın şiddetinden ve dalgaların hücumundan her an sönen, kırılan geminin, kalafat, burgucu ve marangoz sanatkârları ellerinde fenerler öteye beriye koşuyorlar, arızaları gidermeye çalışıyorlar, subaylar erlerle birlikte yelkenleri düzeltmeye, çarmıhları germeye uğraşıyordu. Bir kısım mürettebat da en büyük tehlikeyi teşkil eden ve kömürlüklerden giren oldukça fazla miktardaki suyu, tulumbaların kapasitesi yetişmediği için bakraçlar ve gerdellerle boşaltmaya uğraşıyorlardı.

hashikui_rocks__kushimoto__honshu__japan__2002_-1.jpg


Oşima adası kayalıkları
Her yerde, her çalışan bölüğün başında bulunan komutanın, personeline bu suyun yenilmesinin şart olduğunu anlattığı ve onları inançla ve coşkuyla teşci ettiği görülü yordu Hareketin üçüncü ve dördüncü günleri böyle müthiş bir durum içinde geçti. Her an geminin dağılıp suya gömülmesi mümkündü. Mürettebat bir lokma ekmeğe, bir bardak suya hasret durmadan dinlenmeden gemiye giren suyu boşaltmaya çalışı yordu. Bu müthiş durum karşısında emin ve yakın bir limana sığınmaktan başka seçenek görünmüyordu.

Sığınılabilecek iki liman vardı. Birisi arkada bıraktıkları Yokohama, diğeri de ileride ve uğramayı planladıkları Kobe idi. Her ikisine de olan mesafe de hemen he men aynıydı. Tercih edilen liman Kobe oldu ve bu liman rotasında ilerlemeye devam kararı verildi. Bulunulan mevkiin biraz ilerisindeki Oşima fenerinin bulunduğu burun dönüldüğü takdirde Ertuğrul’un fırtınanın dehşetinden kurtulması ve Kobe’ye gitmesi mümkün olabilecekti.

Lakin perşembe günü üç gündür uyku yüzü görmemiş yorgun gözler, bitkinlikten solmuş çehreler bu müthiş fırtınanın sakinleşmesini beklerken, şiddetini daha da artırdığına şahit oldular. Buna karşın yaşlı Ertuğrul’un mukavemeti o derece azalmıştı ki, artık gemiye giren suyu boşaltmaya bile imkân olmuyordu. Cansiperane gayretlere rağmen akşama doğru gemiye giren su seviyesinin yüksele yüksele kazan dairesinde kül han seviyesine çıktığı ve makine dairesini de kapladığı haber verildi. Bu uğursuz haber esasen yorgunluktan bitap düşmüş, ölüm raddesine yaklaşmış subay ve erlerin üzün tüsünü ümitsizliğe çevirdi. İşte bu sırada sancak baş omuzlukta, ufkun karanlığı için den Oşima Adası Kaşinozaki burnunun bir ejderha gibi kıvrılarak uzandığı görüldü. Bu burun dönülünce Kobe Körfezi’ne girilecekti.

Kobe rotasına dönülünce de rüzgâr ve deniz geminin arkasından alınacak ve tehlikeden uzaklaşılmış olunacaktı. Fakat on mil kadar bir mesafede bulunan bu burna varmak bir türlü mümkün olmuyordu. Burnun önünde kıyıdan yarım mil mesafeye kadar uzayan keskin kayalıklar, su seviyesinde tehlikeli banklar vardı. Onlardan uzak geçmek zorunluluğu da vardı. Ama nasıl? Kazan dairesinde yükselen su ocakları sön dürmüş, makine dairesine giren su da makineyi kullanılamaz hale getirmişti. Bu müthiş fırtınada elde kalmış birkaç parça yelkenin kullanılabilmesi ne kadar mümkün olabilirdi?

Bu meşum gecede, artık kendi kendine dalgaların sevkine tabi olarak meçhul ve merhametsiz uçurumlara doğru yuvarlanıp giden bu gacırtılı seyyar tabut içinde her kesin son dakikanın yaklaştığını hissettiği, şaşkın bir hal aldığı görülüyordu. Bazıları dişleri kısılmış donmuş duruyor, bazıları sinir krizleri geçiriyor, bazıları da son anda bir şeyler yapabilmek ümidiyle oraya buraya koşuşuyordu. Makine dairesinin kaportasından aşağıya sarkarak “Fayrap !.. Fayrap !..” diye bağıranlar bile oluyordu. Gemi komutanı, süvarisi ve önde gelen subaylar köprü üstünde toplanmış büyük bir vakar ve sukûnet içinde görevlerini yapmaya çalışıyorlardı. Ama dakikalar ilerledikçe su seviyesinin yükseldiğine dair raporlar da alıyorlardı.

Ertuğrul’a giren su yalpayı daha da çoğaltmış, gemide oluşan serbest su sathı yalpaları daha da tehlikeli hale sokmuştu. Gemi üzerine sanki alabora olacakmış gibi yatıyor, sonra tekrar gıcırdaya gıcırdaya, titreye titreye doğrulmaya çalışırken, diğer bir vuruşla öteki tarafa yuvarlanıyordu. Makine ve kazan dairesindeki mürettebat yarı bellerine kadar su içinde bulundukları halde islim kaldırmaya gayret ediyorlardı.

Her taraf karanlık içindeydi. Gece yarısına bir saat kalmıştı. Kurtuluş ümidi olan mevkiye, Oşima Adası, Kaşinozaki feneri hizalarına gelinmişti. Ama şimdi gemide bir büyük sarsıntı daha duyulmuştu. Kazan dairesine giren suların bir numaralı kazan yatağını çökerterek, kazanın bir tarafa yatmasına ve yalpalarda gemi alabandalarını korkunç surette dövmesine neden olduğu rapor ediliyordu. Osman Paşa, gemi inşaiye subayı ve tamirci parti bu yeni arızaya süratle bir çare bulmak için hemen kazan dairesine koştular. Zira kazan arızasından sonra Ertuğrul tamamen hareketten sakıt kalmıştı. Deniz ve dalgalara tabi olarak müthiş bir şekilde kayalıklara doğru sürükleniyordu. Köprü üstünde yalnız kalan Süvari Ali Bey, hiç olmazsa demirleyerek gemiyi kayaların üzerine gitmekten kurtarmayı düşünmüş ve:
– Alesta fero ! (Demir atmaya hazır ol!)
– Bismillah fundo ! .. (Besmeleyle demir at ! ..) demişti.
Komutaları arka arkaya vermişti. Fakat daha demir atmaya henüz başlamamıştı ki, müthiş bir gürültü işitildi. Bu gürültüyü uzun ve can alıcı feryatlar izledi.
Ertuğrul Oşima Adası’nın doğu ucundaki kayalıklara çarpmış ve daha ilk darbede dağılmıştı.”

Ertugrul.jp sitesinden derlenmiştir.
 

Ynt: Ertuğrul Fırkateyni Su Yüzüne Çıkarılıyor

:( çok üzücü.
eline sağlık güzel bir derleme olmuş...sitedeki "Ali Bey'den Ayşe Hanım'a Mektuplar" bölümü çok ilgimi çekti:
"İsmetli, Hakikatli, Feragatli, Sadakatli Kadınım, Sultanım, Efendim Hazretleri"
 

Ynt: Ertuğrul Fırkateyni Su Yüzüne Çıkarılıyor

Evet uzun yıllar önce yaşanmış acısı hala yürekleri sızlatan Türk Deniz Tarihinin en hatırlı olaylarından biridir Ertuğrul Fırkateyn'i. Yakın bir arkadaşım geçtiğimiz sene Konu ile ilgili çok kapsamlı bir araştırma için Japonya'ya gitmişti. Deniz Kuvvetleri Deniz Tarih arşivinden de yaralanarak daha hiç günyüzüne çıkmamış, batığın yakınlarında bulunan köy halkının evlerinde sakladıkları belgelere ulaşmıştı. Kendisini buradan tekrar tekrar kutluyorum. İzlerin peşinde Japonya'ya kadar uzanan bu yolculukta herşeye rağmen tek başına hakikatlerin peşinden koşmak herkesin yapabileceği bir iş değil doğrusu.
 



Ynt: Ertuğrul Fırkateyni Su Yüzüne Çıkarılıyor

Ertuğrul kazısının ekibindeyim. Görevim kazıyı filme almak. Bu sene muhteşem eserler çıkarıldı yüzeye. Japon imparatorundan hediye olarak verildiğini tahmin ettiğimiz işlemeli tabaklar, sanat eserleri, Türk denizcilere ait Winchester tüfekler, düğmeler, özel eşyalar, mermiler... Beni en çok etkileyen ise, yine bir Türk denizciye ait olduğunu düşündüğümüz kafatası parçası idi. Kazının ardından o da Oshima Adası'ndaki diğer Türk denizcilerinin yattığı Ertuğrul Anıtı'nın oraya defnedildi. Önümüzdeki dönem (2009 Ocak ve Şubat) kazı devam edecek.
 

Ynt: Ertuğrul Fırkateyni Su Yüzüne Çıkarılıyor

Gelişmelerden bizi haberdar eder ve sakıncası yoksa bir kaç fotoğraf eklerseniz çok seviniriz.
 

Ynt: Ertuğrul Fırkateyni Su Yüzüne Çıkarılıyor

Ayın 3'ünde tekrar INA ekibim ile buluşmaya Bodrum'a gidiyorum. Ayın 5'inde de Japonya uçağımız kalkıyor. Kazılar bu sene Tufan Turanlı başkanlığındaki ekibe giren yeni arkadaşlarla daha da bir verimli geçecek gibi :smiley:

Kazı henüz bitmemiş olduğundan ayrıntılı fotoğrafları göndermem yasak. Ancak benim kendi kameram ile çektiğim kişisel görüntülerimden birkaç tanesi bunlar:


Kazı alanına gittiğimiz tekneler..
DSC00026.jpg

100_4790.jpg

IMG_1722.jpg

IMG_1787.jpg


Kazı alanına doğru giderken..
100_4791.jpg

100_4794.jpg


Oshima Adası üzerinde, Ertuğrul Şehitliği yanındaki Kashino Feneri..
100_4821.jpg


Ekip günlük sualtı kazısına başlamak üzereyken..
DSC00016.jpg

DSC00018.jpg

DSC00022.jpg

DSC00023.jpg


Sualtından birkaç kare..
DSC00151.jpg

DSC00190.jpg

DSC00165.jpg
 


Ynt: Ertuğrul Fırkateyni Su Yüzüne Çıkarılıyor

Ne kadar teşekkür etsek azdır, fotoğrafları görünce insan daha çok heyecanlanıyor. Tarihimizden bir parça yatıyor orada, duygularla ifade edilemeyecek birşey bu. Batığın ucundan kıyısından da olsa birkaç fotoğraf görmemiz mümkün mü acaba?
 



Ynt: Ertuğrul Fırkateyni Su Yüzüne Çıkarılıyor

Sedat Paşam ben niye fotoğrafları göremiyorum? Profil fotoğrafımı da göremiyorum.
 

Ynt: Ertuğrul Fırkateyni Su Yüzüne Çıkarılıyor

Batığın ve eserlerin doğrudan fotoğraflarını malesef anlaşmam gereği kazı bitene kadar paylaşmam yasak. Ancak www.ertugrul.jp adresinden bazılarını görebilirsiniz. Daha fazla gönderemediğim için kusura bakmayın, ancak yakın zamanda Kushimoto'dan ve orada yaptığımız basın toplantılarından, şehitlikten vs. fotoğrafları da koyacağım.
 

Ynt: Ertuğrul Fırkateyni Su Yüzüne Çıkarılıyor

Üç Türk 8 Japon arkeolog, 118 yıl önce batan Ertuğrul fırkateyninin mutfağına ulaştı

Padişah İkinci Abdülhamid tarafından 1890 yılında Japon İmparatoru Meici’ye iyi niyet elçisi olarak gönderilen ve dönüş yolunda Japonya’nın Oshima adası açıklarında batan Ertuğrul Fırkateyni’nin su yüzüne çıkarılması için üç yıl önce başlatılan çalışmaların bu seneki bölümüne geçtiğimiz pazartesi günü başlandı.

Bodrum Sualtı Arkeolojisi Enstitüsü (Institute of Nautical Archeology - INA) ve Yapı Kredi Emeklilik ortaklığında başlatılan kazı çalışmaları buhar kazanı ve mutfak bölümünde yoğunlaştırıldı. Buhar kazanına ait birçok metal parça ile mutfakta bulunan yemek kazanlarının su üstüne çıkarıldığı belirtildi. Kıyıdan 60 metre açıkta ve 30-45 metre derinlikte sürdürülen çalışmalara üç Türk, bir İspanyol ve 8 Japon arkeolog katılıyor. INA Başkanı Tufan Turanlı, bugüne kadar yapılan yaklaşık 800 dalışta bin 171 eseri su üstüne çıkardıklarını belirtti.

Subaylara ait

Turanlı, “Dün bulduğumuz fırkateyne ait yemek kazanı ve subaylara ait olduğunu bildiğimiz ancak ne olduğunu anlayamadığımız işlemeli bir ahşap parça bizi çok heyecanlandırdı. Zaman içinde unutulan ve deniz dibine gömülen Ertuğrul ve denizcilerinin anılarını 118 yıl sonra yeniden gün ışığına çıkarmaya başladık” dedi.

550 Asker Sulara Gömülmüştü

Japon Denizi açıklarında batan Ertuğrul gemisindeki 550 subaydan kurtulan olmamıştı. Gemi için Japonlarla ortak dalışa başlayan Türk arkelologlar, 118 yıl sonra forkateyndeki aşyları gün ışığına çıkarıyor.

Hürriyet Internet
 

Ynt: Ertuğrul Fırkateyni Su Yüzüne Çıkarılıyor

Haber doğru, kazan dairesine yoğunlaştık ancak ekibimizde 8 değil 3 Japon arkadaşımız (Nakamura, Shimano ve Enomoto) var. Bir de Japon basını ile iletişimimizi sağlayan Yoshiko Hanım var. Türkiye'ye gönderdiğimiz bazı haber metinleri değişime (!) uğrayabiliyor nedense.. İleriki günlerde yeni resimler yüklemeye çalışacağım..

Bu arada bugün Ertuğrul Fırkateyni'nin yemek kazanını çıkardık. Herhalde Türkiye'de ilk bu siteye ulaşıyordur bu haber çünkü daha ajanslara geçmedim. Gerçekten muazzam güzellikte tarihi bir Osmanlı işlemeli yemek kazanı :smiley: Belki ileriki günlerde haberlere çıkar. Videoyu hazırlıyorum.

Not: Bu arada gemide toplam 650 kişi vardı ve 69 kişi kurtuldu sadece. 550 değil. Ve bunların hepsinin "subay" olmasının imkanı yok, birkaç subay haricinde geriye kalanları II. Abdülhamit döneminde yaşamış bahriye mektbi (denizcilik okulu) öğrencileriydi. Burada halktan yaşlı insanlarla da konuşuyoruz. 109 yaşında bir kadın var mesela, babası Ertuğrul kazasını 1890'da görmüş ve hayatta kalan denizcilere yardım etmiş. Bize hikayesini anlattı.

Daha sonra elimden geldiğince yazacağım..
 

Ynt: Ertuğrul Fırkateyni Su Yüzüne Çıkarılıyor

Cancım, Japonya'dan bu değerli bilgileri ilk olarak bizim sitemizle paylaştığın için çok teşekkürler ediyorum, hikayeni bekliyoruz, elbette fotoğraf ve videolarıda...

Sana oralarda kolaylıklar diliyorum, görüşmek üzere, sevgiler...

Zerrin Yiğiter
 




Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
104,839
Mesajlar
1,531,414
Kayıtlı Üye Sayımız
166,940
Kaydolan Son Üyemiz
acelyakaratas

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst