Ynt: Kapuzbaşı Şelaleleri, Barazama, Hacer Ormanları Kamp, Trekking ( 3 Gün 2 Gece)
3. Gün: 26 Ağustos 2013 Pazartesi
Dün gece odun ateşinde demlenen çay, pişirilen hazır çorba ve köfte ile kendimize ziyafet çekmiştik. Gecenin sessizliğine birde o bütün heybetiyle karşımızda bulunan Aladağlar’a vuran Ay’ın ışığı geceyi eşsiz yapmıştı.
Sabah 08.00 da uyandık. Buranın doğası, dingin atmosferi insanı adeta büyülüyor. Ormanın içinde dolaşıp çam kokusunu içine çekmek muhteşem bir şey. Ateş yakıp kahvaltı hazırladık. Kahvaltımızı ağır ağır doğayı seyrede seyrede yapıyoruz. Çünkü zaman sıkıntımız yok. Artık dönüş hazırlıklarına başlıyoruz. Amacımız gelirken kullandığımız patikadan değil de orman içi yoldan gitmek. Patika yolu, manzarasını gördük. Farklı bir yoldan dönme niyetindeyiz. Buradan giderken belki bir taşta rastlarız diye de düşünüyoruz. Artık amacımızı gerçekleştirdik.
Çadırımızı söküp, eşyaları toparlayıp çantamızı hazırladıktan sonra da doğayı seyre daldık. Buradan ayrılmak istemiyoruz ancak yola çıkmamız gerek. Saat 10.00 da kestirme kısa bir patika yoldan yola çıktık, geri dönüyoruz. Yoldan bir süre yürüdükten sonra bir pikap ile karşılaştık.
Yanımızda duran pikap şoförü ve yanında bulunan kişi ile konuştuk. Ertesi gün misafirlerinin geleceğini, çevreyi incelediklerini, nereleri gezdirebileceklerini araştırdıklarını belirttiler. 1,5 – 2 saat sonra döneceklerini, dönüşte de bizi alabileceklerini söylediler. Biz yoldan yürümeye devam edeceğimizi, yetiştikleri yerde de arabaya bineceğimizi söyleyip teşekkür ederek ayrıldık. Dönüşü arabayla yapacağımız ortaya çıkınca bizde adımlarımızı yavaşlattık. Manzaranın keyfini çıkararak yürüyüşe devam ettik.
Dedikleri gibi 2 saate yakın bir süre sonra bize yetiştiler. Çantalarımızı araca yerleştirip bindik. Aladağlarda bulunan krom madeninin aracı olduğunu ve misafirlerin İstanbul’dan geleceğini öğrendik. Bizi Kapuzbaşı Şelalesine, arabamızın yanına kadar getirdiler. Teşekkür ederek ayrıldık.
Çantalarımızı kendi arabamıza yerleştirdik. Çevreyi tekrardan bir daha gezdik. Çünkü gelişimiz neredeyse akşama denk geldiği için ayrıntılı gezme ve görme olanağımız olmamıştı.
Güney şelalesine gittik. Orayı da gezip, inceledikten ve fotoğrafladıktan sonra dönüş yolculuğuna başladık.
Ben daha önce Sultan Sazlığını görmüştüm. Savaş’ın da görmesi için Sultan Sazlığına gittik. Zaten yolumuzun üstünde olduğu için fazladan bir yol gitmemize yada zaman ayırmamıza gerek yoktu. Savaş çevreyi gezdi. Kuleye çıkarak çevreyi inceledi. Kuşları görmek ve fotoğraflamak için sazlığın içinde kayıklarla gezilmesi gerektiğini söylediler. Zamanımız olmadığı için bu geziyi başka bir zamana bırakarak Nevşehir’e dönüşe devam ettik.