Sayın Tifa yazılarınızdan sonra ne kadarım karavancı ne kadarım kampçı diye kendimi sorgular buldum,güzelde oldu.
İnsanların güvenlik kaygılarından dolayı kampinglerde kalmayı istemesinden daha doğal bir düşünce olamaz hakta veririm ,benim hayat görüşüm bunu sınırlı özgürlük olarak değerlendirir.Gittiğim coğrafyada acaba kamping var mı dır diye hiç düşünmem düşünmedim de,eşim yanımda olmazsa hiçbir şekilde kampinge de girmem,çünkü o yerin bana vereceği hizmetlerin hiç birine ihtiyacım yok.Kampingin sunduğu hizmetlere ve koruyuculuğa ihtiyaç duyanlar girebilir.He bende Mustafa ve Ebru gibi iki çocuklu dev gibi karavanla yurtdışına çıkarsam kampinglerin hepsinin yerini ezbere bilirim.
Kısaca hem kampçı hem de karavancıyım,sabahtan akşama kadar Venedik i ve müzelerini gezer ,pub ların da biramı içer ,rio karnavalında birisinin peşine takılıp dansımı eder imkanım varsa da yeşilliklerinde,şehrin göbeğinde ,bulabildiğim her yerde konaklarım.Buna örnek olarak İnsel in Yunanistan gezisini(sokak aralarında ailesi ile birlikte kalması) ve Ferhat&Nermin in(her yerde kalması) İskandinavya gezisini gösterebilirim.Egeli çiftini unutmak olmaz karavancılık yaşamları boyunca hiç kampin e girmediklerini söylemişlerdi.
Sizin sıralamadan biraz daha farklı , ana tema olarak ağırlıklı olarak doğa,kültür ve insan sıralamasını baz alan bir seyyah olarak kendimi görürüm.