Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan seyr-ü zafer Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 605
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 165,176

Etiketler
Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

Yolcudur Zafer bağlasan durmaz.

Psikoloji literatüründe “yol bağımlılığı” diye bir kavram var mı araştırmışlığım yok, ancak bendeki durum böyle açıklanabilir. Kesin hedefler koymaktan çok “Hele evden çıkalım da elbet varırız biryerlere.” mantığıyla hareket ediyorum genelde. İkibuçuk ay yollarda yer yer sefalet yaşayarak dolaştıktan sonra İzmir’e dönüşümün daha ayı dolmadan tekrar uykularım kaçmaya başlamıştı. “Yarın ne getirir bilinmez, içimde ukde kalmasın” dedim ve yaz bitmeden kafamdaki ikinci turu da gerçekleştirmeye karar verdim. Bu geziyi aslında daha kapsamlı yapmaya niyetliydim, Hazar Denizi’nin doğusundaki beş Türki cumhuriyete de gidecektim, bazı bürokratik sebeplerden rotadan çıkartmak zorunda kaldım. Türkmenistan ve Özbekistan için davet mektubu gerekiyor, gelmesi zaman alacaktı ve o belgelerin sırayla konsolosluklara verilmesi, beklenmesi gerekiyordu, tüm vizelerin alınması çok uzun sürecekti, gezinin yapılmasını tehlikeye düşürebilirdi. Uzun süreli ve menzilli seyahatler yapmak insana tarifsiz mutluluk veriyor, yine de hırsların kurbanı olmamak, inatlaşmamak gerek, her zaman işlerin ters gitme riski var, nitekim gitmişliği de var. Netice itibariyle ilerki zamanlarda o ülkeler için Rusya üzerinden, Moğolistan’a da uğramalı başka tur yapılabileceğine karar verdim.

Önceden belirlenmiş rotam ve zaman planlamam yok, bazen ülkeler bile eklenip çıkabiliyor derken samimiyim. İzmir’den yola çıkarken Ermenistan’a gitmeyi kesinlikle düşünmüyordum, Gürcistan Tiflis’de Azerbaycan Konsolosluğu’na gidip, vize alamama bozgununu yaşadıktan sonra Ermenistan’ı da dahil ettim, kapıdan vize verdiklerini bildiğimden ek külfet yaşamayacaktım. Bu gezi, çoğu yerleri önceden görmüşlüğüm bulunsa da Türkiye içinde geçen uzunca bir güzergah da barıdırmaktadır, yukarıdaki haritada işaretlemiştim.

Ankara’da ablamlarda bir hafta kaldıktan sonra Amasra’dan denize ulaşmak üzere tura başladım. Arkamdan değer verdiğim insanların el sallaması, beni uğurlaması başlangıcı daha kolay yapmamı sağlıyor, insanın gezip tozup geldiğinde kucaklaşacağı kişiler olduğunu bilmesi güzel, hepimiz az çok gezginiz, diğer yandan da yerleşiğiz, yaptığımız yolculukları memleketteki hayatımızdan aldığımız sabitlerle tarif ediyoruz genellikle. Süreler, mesafeler, hep yuvaya endekslenerek ölçülüyor; kültürler, coğrafyalar hep memlekette bildiklerimizle karşılaştırılarak anlatılmaya çalışılıyor. Ben ise artık standart gezi notu yazamayacağımı iyice anladım, hani şu günlük düzeninde tüm yemek, otel, gittim-geldim oturdum-kalktım ayrıntılarını içeren. Önemsediğim şeyleri kendi perspektifimden aktarmaya devam ediyorum. Takip ve teşvik edenlere de teşekkürlerimi gönderiyorum. Ayrıntılarla ilgili sorulara her zaman açığım, bunu da belirtmek isterim.

Amasra’dan Sinop’a elde avuçta kalan sahil.

Ondört yıl önce Karadeniz kıyılarını motorsikletle boydan boya geçtiğimde, gün gelip yüzlerce kilometre sahilin doldurulup, bitki örtüsünün yok edileceğini, tepelerin yıkılıp, ihtiyacın çok üzerine sahil yolunun yapılıp tüm kıyı şehirlerinin, köy ve kasabalarının denizle doğrudan bağlantısının kesileceğini bilseydim, üç beş makara film alır her yerin fotoğrafını çekmeye çalışırdım. Biliyorum ki Green Peace’ciler gibi kendimi asfalta da zincirleseydim sonuç değişmeyecekti, ne de olsa ebediyen iktidarda kalma ihtiraslarıyla beslenen popülist politikalar, karşılarına Ağrı dağı çıksa onu da yıkarlar, Kızılırmak’ın yönünü de değiştirirler, Fırtına Vadisi’ne baraj da yaparlar. Her şey milletimizin refahı için, hizmette sınır yoktur!

O yıllarda doğuya doğru gittikçe bölgenin daha da güzelleştiğini düşünmüştüm, Yüksek dağlık kesimler, yaylalar daha fazlaydı, sanki genel manzara daha güzeldi. Son gidişimde fikrim tersine döndü, bu bendeki değil Karadeniz kıyılarındaki olumsuz değişimden kaynaklanıyor. Sahil otoyolu doğal dokuyu mahvetmiş, yol boyunca giderken ne geçtiğiniz şehirlerden bir şey anlıyorsunuz ne de güzelim Karadeniz’den. Yaylalarda da durum farklı değil. Duble yol rekoru kırmak için Doğu Anadolu’ya çakıllı ziftli bol titreşimli asfalt dökülürken bazı yaylalara gıcır hazır asfalt kaplama yollar yapılmış.

Eğer benim gibi seneler önce görmüşseniz, Sinop’dan Artvin’e kadar kıyının ve Ayder ve Uzungöl gibi yaylaların eski güzel halleriyle karşılaşmayı beklemeyin, sorup soruşturup daha ötelerdeki yolları bozuk ve bakir kalmış yaylalara gitmekte fayda var, Artvin ve çevresini de tavsiye ederim.

Amasra’dan Sinop’a kadar geçtiğim güzergah bence Karadeniz’in en az bozulmuş ve manzarası en güzel sahil şeridi artık. Denize dik inen tepeleriyle, virajlı ormanlı yollarıyla, küçük sevimli kasaba ve köyleriyle, otoyollu diğer kısımda yaşanacak hayalkırıklığını bir parça da olsa gidermeye yardım ediyor.

Amasra, doğal limanı, elden geldiğince korunmaya çalışılan tarihi ve mimari dokusuyla, nispeten temiz cevresiyle, iç turizmin tehditine rağmen halen en görülmeye değer Karadeniz kasabalarından, bunca tarihi ve özelliği varken kendisini ısrarla Barış Akarsu ile tanımlamaya ve varetmeye çalışması ayrıca dikkat çekici. Evet Barış son yıllarda memleketin yetiştirdiği en düzgün ve yetenekli şarkıcılardandı, yine de kim olsalar ne yapsalar fark etmez, insanları efendice anmak yerine böylesine putlaştırarak sahiplenmeye çalışmak, dışarıdan anlaşılması zor, abartılı görüntüler inşa etmek bana pek doğru gelmiyor. Diğer ihtimal, belediyenin ve esnafın bir ölüm üzerinden rant sağlamaya çalışmasını düşünmek istemesem de, kendime mani olamıyorum.

Hayranlık kelimesini pek sık kullanmam, Sinop için rahatlıkla telaffuz edebilirim, memleketimin en güzel en şirin şehirlerinden, Merkezi ve çevresiyle Türkiye’de ömür geçirilebilecek en huzurlu yerlerden. Ellibin civarındaki nüfusu, korunan tarihi ve doğal örtüsüyle Karadeniz kıyılarının incisidir Sinop. Arkeoloji müzesi, tarihi cezaevi, limanı, plajları, temiz denizi, fiyordları, insanları ve yemekleriyle çoğu ziyaretçisine “İyi ki gelmişiz buralara.” dedirtir.
 

Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

Ayder'den Kavron'a giderken. Yıl 1997.

[attachment=1]


Otoyoldan önce Karadeniz sahili. Yıl 1997.

[attachment=2]

Z21


Scan2
 















Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

Allah iyiliğini versin sağlikla yollardan ayırmasın başka ne diyeyim .Paylaşimlar için teşekürler.
 

Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

Zafer bey,
tekrar tekrar yazilarinizi okuyorum,merak ettigim neden Azerbeycan vizesi alamadiniz,ben de gurcistan uzerinden azerbeycana gitmeyi dusunuyorum.
daha onceki geziniz gibi ,bu da cok etkileyici,kotu ornek oluyorsunuz :smiley: :smiley:,yol hastaligi aslinda herkezde bir parca var,fakat is guc,aile birakip uzun sureligini gitmek cesaret isi,maddi tarafini da unutmamak gerekir,
bir de dubai ye gitme dusuncem var,fakat arabistan a aracla girise izin verilmedigini ogrendim,iran uzerinden de gidilebilir herhalde,
ama benim gezi planlarim tek basina degil de yanimda bir arkadasla beraber,daha keyifli olur dusuncesindeyim,cunku kotu -iyi anilari bir zaman sonra hatirlamak,muhabbetini yapmak da ayri bir keyiftir,
tesekurler selamlar iyiki buradasiniz
 



Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

altay41' Alıntı:
Zafer bey,
tekrar tekrar yazilarinizi okuyorum,merak ettigim neden Azerbeycan vizesi alamadiniz,ben de gurcistan uzerinden azerbeycana gitmeyi dusunuyorum.
daha onceki geziniz gibi ,bu da cok etkileyici,kotu ornek oluyorsunuz :smiley: :smiley:,yol hastaligi aslinda herkezde bir parca var,fakat is guc,aile birakip uzun sureligini gitmek cesaret isi,maddi tarafini da unutmamak gerekir,
bir de dubai ye gitme dusuncem var,fakat arabistan a aracla girise izin verilmedigini ogrendim,iran uzerinden de gidilebilir herhalde,
ama benim gezi planlarim tek basina degil de yanimda bir arkadasla beraber,daha keyifli olur dusuncesindeyim,cunku kotu -iyi anilari bir zaman sonra hatirlamak,muhabbetini yapmak da ayri bir keyiftir,
tesekurler selamlar iyiki buradasiniz

Çok teşekkürler, takip ettiğinize ve beğendiğinize sevindim, arada mesaj bırakmaya devam edin lütfen. Bu seyahat işinde asla ben oldum bittim dememek lazım, en dikkat edilmesi ve belirsizliğe bırakılmaması gereken şeyler büroktatik konular, artık daha tedbirli davranacağım kesin. Gerçi tedbirli bir insanımdır, diğer gezide(3 kıta 14 ülke) yanıma aldığım ağrı kesici gibi ilaçların reçetelerini tercüme ettirmiş bir de üzerine kaymakamlıktan uluslararası noter tasdiki anlamına gelen apostil bile bastırmıştım gümrüklerde sorun çıkmasın diye, götürdüğüm araba bakım parçalarının, hatta cep telefonumun bile faturalarını almıştım, gümrükte adamların sağı solu belli olmuyor, nitekim Libya'da "Ne bunlar?" diye sorduklarında Arapça tercüme reçeteyi göstermiş sorunsuz geçmiştim.

Aşağıdaki kısımı diğer konuya, vize almak üzere Kars'a döndüğümde yazmıştım, kopyala yapıştır yapıyorum:


"Gürcistan'dan Azerbaycan'a geçemedim, Ankara'da basiretim bağlanmıştı vizeyi nasıl olsa sınırdan veya Tiflis'den alırım diye düşünmüştüm. Tiflis'de konsolosluğa gittiğimde vize etiketi kalmadığı gerekçesiyle oradaki 20 kişiyle beraber geri çevrildik. Topluca Türk Konsolosluğu'na gittik. Görevli bunun 4-5 aydır devam eden bir sorun olduğunu hatta 200 civarı tır şoförünün mağdur kaldığını söyledi. Zaman kaybetmemek için kestirme ama çok kötü bir yoldan Vale-Posof sınırına geldim. Burası dağ başında bir kapı ve gece çalışmıyor. Bir otobüs dolusu İran Azerisi ile birlikte çadır kurup yiyip içip yattıık. İran için gerekli kritik bilgileri almaya çalıştım. Sınırı hızlıca geçip Çıldır Gölü üzeri Kars'a geldim. Buradaki konsolosluktan vize alacağım aksilik çıkmazsa."

Diğer konuda yazmıştım, kitaplara ve dolaylı internet bilgilerine güvenilmemesi gerektiğini, bir örneği de budur. Azerbaycan Türklere Nahçıvan Kapısı'nda ve Baku Havalimanı'nda bekletmeden vize veriyor, düz mantıkla tüm kapılardan Türklere vize verildiği sonucunu çıkartmıştım, meğer öyle değilmiş, sadece saydığım kapılarda bu geçerliymiş. Neyse, sonuçta Kars Konsolusluğu'ndan vizeyi kolayca ve bedavaya aldım. Doğrudan Azerbaycan ile alakalı değilse de bu olaydan sonra Ermenistan'a gitme isteği gelmişti ve gittim.

Seyahat etme fırsatı ve maddi imkanı bulma konusunda çok haklısınız, benim koşullarım farklı, birgün detaylarını burada yazarım belki, ama inanın şartlarımı zorluyor ve ihtiyaç akçelerimi yiyorum gidebilmek için, zengin değilim. Maliyetleri düşürmek üzere çoğu insanın dayanamayacağı sefaleti göze alıyorum, örneğin İtalya ve Yunanistan'da otel fiyatlarını görünce tek gün parasına kıyıp yatamadım, ormanlarda yol kenarlarında çadırda uyudum, dağ çeşmelerinde yıkandım, benzin ocağım sağolsun, çayımı kahvemi, yemeğimi kendim yaptım. Sefalet dediğime bakmayın, aslında diğer yanıyla çok eğlenceli. Ben hayatımda ilk kez İtalya-Toscana'da kamp yaptığım ormanda gördüm ateşböceklerini, çok ciddiyim, daha önce sayısız kamp yapmama rağmen hiç ateşböceği görmemiştim. Binlerce ışık noktasının uçuşmasını izlerken heyecan ve mutluluktan ağladığımı söylersem kimse içinden dalga geçmesin.

Benim de öncelikli olmayan bir Suudi Arabistan, Umman, Yemen ve Birleşik Arap Emirlikleri planım vardı, yine arabayla, kesin araştırmayı yapmadım, şimdilik başka bir bölgeye niyetlendiğimden.
Suudi Arabistan'a acenta organizasyonuyla ve rehber eşliğinde gidilebiliyor bildiğim kadarıyla, ama on güne kadar karayoluyla transit geçiş vizesi alınabildiğini okumuştum, konsolosluktan araştırmak gerek. İran'dan denizyoluyla Dubai'ye yolcu nakli var mı, bilmiyorum, oralara kadar giderseniz Umman ve Yemen'i de zorlamanızı öneririm, görmeye değer yerleri varmış.
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,471
Mesajlar
1,518,397
Kayıtlı Üye Sayımız
172,123
Kaydolan Son Üyemiz
hitough

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst