Uludağ Kış Dağcılığı Temel Eğitimi (30 Ocak-03 Şubat 2007)

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan erthem Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 13
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 7,836

erthem

Moderatör
Mesajlar
2,379
Tepkime Puanı
16
Yer
Ordu


1-5.jpg


2007 ANADOSK-ESDİT ULUDAĞ KIŞ DAĞCILIĞI TEMEL EĞİTİM ETKİNLİĞİ



Tarih : 30.01.2007 - 03.02.2007

Yer : Uludağ / Bursa

Amaçlar : Beş günlük bir faaliyetle temel kış dağcılığı eğitimi

Ekip Lideri : Sedat TELÇEKEN

Katılanlar : -- ANADOSK -- (18)

Sedat TELÇEKEN, Ercan DURAL, Hüseyin DÖNMEZOĞLU, Erdem SOUKSU, Arkın APAK, Bahadır ÇAKAR, İclal YENİLMEZ, Yasemin SCHONGARTH, Kamil ÖZKASAP, Azim Vega İLBAY, Burak AKYOL, Harun ANKAZ, Özgür ÖZYENİCE, Ahmet Siyami GÖKMEN, Rıza ŞİMŞEK, Yeliz ÇINAR, Özge ORTAN, Şükrü GÖRGÜLÜ

-- ES-DİT -- (9)

Mehmet ÖCAL, İsmail ÇETİN, Serkan KESKİN, Sezai ÖZGEN, Emrah BİNİCİ, Ulaş KIZILKUŞ, Rahmi İNCE, Metin SAĞLAM, Seyhan ÖZGÜR

Yazan : Şükrü GÖRGÜLÜ





Hazırlıklar


Aktif olarak beş gün süren Uludağ kış temel eğitim etkinliğinin başlangıç tarihi olarak Eskişehir’den Bursa’ya hareket edilen tarih olan 30.01.2007 Salı günü olsa da bu etkinliğin hazırlık aşaması yaklaşık 3-4 hafta öncesine kadar gitmektedir. Çünkü Anadosk olarak 2006 Güz döneminde kulübe yeni katılmış olanların Uludağ etkinliğine yetkinliklerinin ölçülmesi için yapılan sürpriz bir sınav sonrasında gideceklerin listesi belirlendi. Diğer taraftan bu listeye göre üniversitenin finansal ve ulaşım desteğini sağlamaya yönelik yazışmalar yapıldı ve gereken teknik malzemeler belirlendi. Bu arada elde olan teknik malzemelerden arızalı olanların tamiriyle yönetim kurulundaki sorumlu arkadaşlarımız bizzat ilgilendiler. Ek olarak eksik malzemelerin kulüp bünyesinde satın alım ile teminine çalışıldı.

Sayılamayan birçok hazırlıkla beraber 17.01.2007 Çarşamba günü kulüpte yapılan rutin toplantı sonunda eğitime gidecek çekirgeler dörder kişilik alt ekiplere bölündü. Üç alt ekip oluşmuştu. Hemen ardından her grup kendi grup liderini seçti. Bu grup liderleri/sorumluları grup-içi, gruplararası ve eğitmenlerle olan iletişimden birinci derece sorumlu olacaklar ve kendi gruplarını bilgilendirerek koordine edeceklerdi. Böylece yapılacak işlerin daha organize şekilde yapılması mümkün oldu. Ayrıca her grup gerekli malzemeleri alabilmek için kendi listelerini oluşturdular ve gerektiğinde toplu alışveriş şeklinde, gerektiğinde de görev dağılımı ile yapılması gerekenlerin yapılmasına çalışılacaktı.

24.01.2007 Çarşamba günü yapılan toplantıda eğitmen arkadaşlar tarafından anlatılan; kar mağarası ve igloo yapımı, serbest düşüş, kazma ve krampon kullanımı, ip birliği, karda iz açımı, kaburganın kırılması (yani izin bozulması), vb kış dağcılığına dair temel bilgilerin tekrar edildiği teorik bir eğitimden sonra faaliyete katılacakların edinmeleri gereken kişisel malzemelerin listesi netleştirildi. Faaliyet programı da netleştirilmiş ve yazılı olarak dağıtılmştı.



Faaliyet sırasında bulunması uygun olan malzemelerin bir listesi için kolaylık sağlayan bir form oluşturulmuştu. Ve buna göre de gerekli malzemeler hazırlanmıştı. (FORM YAKINDA BURAYA KONULACAK)



Toplantıda ayrıca üniversite tarafından sağlanan otobüsün hareket saati 09:00 olarak belirtildi. Son duruma göre 26.01.2007 Cuma günü ve haftasonu da dahil olmak üzere kulup tarafından sağlanan malzemelerin kişiye zimmetlenerek dağıtımı yapılacaktı. 29.01.2007 Pazartesi akşamı ise tekrar toplanılarak son bir gözden geçirmeden sonra 30.01.2007 Salı sabahı 07:00 itibariyle kulüpte toplanılacaktı. Otobüsün kalkış yeri olan Cumhuriyet kapısı önündeki otoparkta ES-DİT ekibiyle buluşulacak ve hareket edilecekti.



1. Gün: Yola Çıkılıyor...



Grubun genelinde heyecanlı, uykusuz ve hazırlıkla geçen gecenin ardından Salı gününün kar yağışlı sabahında 07:00’da kulüpte toplanıldı. Ağırlığı ilk defa bu kadar çok hissedilen çantalar nedeniyle herkesin yüzünde hafif bir endişe vardı ama eğitmenlerin sıcak tavırlarıyla endişeler çabucak aşılmıştı. Eğitmen arkadaşlar tarafından çantalar gözden geçirildi. Ağırlıkların çantalara eşit dağıtılmasına dikkat edilmişti, fakat gıda malzemelerinin çokluğu bu dengeyi zorlaştırmıştı. Tüm hazırlıklar tamamlandıktan sonra otobüse doğru hareket edildi. Otobüse binilecek yer olan kampüs girişindeki otoparka ulaşıldığında bir çantada problem oluşmuştu ve hemen gerekli müdahele yapılarak çanta kullanılabilir hale getirildi.


2-4.jpg



Nihayet herkesin vaktinden önce gelmesi ve ekibin tamamının kararlaştırılan saatten önce toplanmış olması erken hareket imkanı sağlamıştı. ES-DİT(9) ve ANADOSK(18)’tan toplam 27 kişilik ekibe ilaveten 2 kişi de otobüs personeli olmak üzere ekibin toparlanması neticesinde 08:53’te Bursa’ya doğru hareket edildi.



3-4.jpg


Artık aktif faaliyet başlamıştı ve herkesin yüzünde heyecan ve sevinçleri belirtileri gözleniyordu. Bozüyük’e varılınca kısa bir su alımı ve ihtiyaç molası verildi. Hava kar yağışlıydı ve her yer beyaza bürünüyordu.

Yolculuğun 60-70. km’sinde İnegöl’e varılmadan önce yoğun kar yağışı nedeniyle kayan ve ilerleyemeyen araçlardan kaynaklanan bir tıkanma olmuştu.

4-2.jpg




Yol durumunun öğrenilmesi için ekipten 2 tecrübeli arkadaş telsizlerle indi. Yaklaşık 25 araçlık bir konvoyun oluştuğu öğrenilmişti. Bu durum yarım saatlik beklemeye neden oldu. Sonunda yardım ve kurtarma için karayolları ekiplerinin traktör ve çekici araçlarının olay yerine gelerek müdahale etmesi neticesinde yol açıldı ve otobüs tekrar yola koyuldu.



Saat 11:30 gibi İnegöl’e ulaşıldı ve Özdilek tesislerinde tam 19 dk‘lık bir yemek ve ihtiyaç molası verildi. Bursa şehir merkezine 13:00 civarında ulaşılmıştı. Uludağ Milli Parkına ve Oteller Bölgesine doğru giden yolda Stadyum önünde daha önceden sözleşildiği gibi Bursa’da ikamet eden Anadosk’tan Ayşe ile buluşuldu. Ayşe ekip için temin ettiği teknik ekipmanları vermek için bekliyordu. Ayşe’nin bu yardımı sayesinde ekipte eksik olan yardımcı ip ve pursik sorunu da çözülmüştü. Ayrıca nefis börekler için de Ayşe’ye teşekkür ederiz. Bu kısa duruştan sonra otobüs Uludağ Milli Parkına giden yoldaydı. Yol ilerledikçe eğimi artarak kıvrılmaya ve beyazlaşmaya başlamıştı. İlk kontrol noktasındaki jandarmalardan kaza riskinin yüksek olması nedeniyle zincir takılması gerektiği uyarısı gelmişti. Herhangi bir sorun yaşamadan Park girişine kadar ulaşıldı. Ancak girişteki görevliler zincir takmayan araçlara geçiş izni vermediklerini belirterek araçları zincir takmaya zorluyordu. Böylece burada otobüsün arka tekerlerine zincir takımı için duruldu. Bu arada herkes yürüyüşe başlamak için gerekli giysileri hazırlamaya başlamıştı. 14:00 civarında oteller bölgesine ulaşılmıştı. Alışık olmadığımız bir manzara vardı ve kardan bir örtü gözün gördüğü herşeyi beyaza çalıyordu. Jandarma karakoluna ekibi temsilen dört kişi (Sedat, Mehmet, İsmail, Şükrü) gidildi ve izin belgeleriyle birlikte jandarma görevlileri faaliyet hakkında bilgilendirildi. Ayrıca acil durumlar için telefon numaraları karşılıklı olarak alınmıştı. Buradan sonra kayak pistinin ve telesiyejin başladığı alandaki güvenlik birimi de durumdan haberdar edildi.

Güvenlik için yapılan muhabere işlemlerinden sonra otobüse dönüldü. Otellerin uzandığı en son noktada otobüsten inilip yürüyüşe başlanacaktı. Bütün ekip çantalarıyla indiğinde otobüs, 5 gün sonra yani Cumartesi günü saat 14:00’te geri gelip ekibi almak üzere Eskişehir’e dönüş yoluna düşüyordu.




5.jpg


Yürüyüş Başlıyor...



Hareket başlamadan önce ihtiyaçlar giderildi, tozluklar giyildi, gözlükler, eldivenler, bereler ve kasklar takıldı, batonlar ve kazmalar çıkarıldı ve çantalar yüklenerek yürüyüş için tek sıra düzenine geçildi. Kamp alanına olan yürüyüş 14:30 gibi başlamıştı. Lider Hüseyin, Artçı ise İsmail Çetin’di. Yürüyüş başladığında gökyüzü parçalı güneşli ve hafif rüzgarlıydı. Yaklaşık 4,5 km sürecek olan yürüyüş tempolu başlamıştı; haliyle efor sarfedildiğinden dolayı ekipte ısınma vardı. Diğer taraftan, enerji kaybını azaltmak için terden uzak kalmak gerekiyordu. Neticede ilk 20 dk sonunda, rota telesiyej hattıyla kesiştiğinde incelme molası verildi. Eğim arttıkça kar yumuşamaya başlamıştı ve basılan yer diz boyunu geçecek şekilde batıyordu. Yol almak güçleşmişti. Bu şartlarda iz açmanın zorluğundan dolayı kısa aralıklarla eğitmenler lider değişimi yaparak iz açıyorlar ve ekip bu izden kaburgayı kırmadan (aynı iz üstünden) ilerlemeye çalışıyordu. Bu yol boyunca iz açılırken şunlara dikkat edilmişti.

1. Karda iz açmak sporcular arasında sıra ile yapılır. (ekip liderleri bu görevi üstlendi)

2. Yorulan en arkaya geçer.

3. Adım araları kısa atılmalıdır. ( İnişin tırmanışı da düşünülmelidir)

4. Çığ tehlikesi olmayan yerlerde yarım topuk kuralı uygulanmalı

(Bir kaç yürüyüşcüden sonra arkada gelenler için iz açılmış olur ve iz açıp grubun sonuna gelenler dinlenme imkanı bulur)

5. İz açma karın ve arazinin durumuna göre ayarlanmalıdır.



6.jpg



Yürüyüşün yenilere zorluğu hakkında gönderilen raporlardan yapılan alıntılar bilgilendirme olarak aşağıdadır:



Yasemin Schongarth:

“Daha birinci km'de yorulmuştum, yüküm ağırdı ve onu olması gerektiği gibi belimde taşımıyordum, tüm yük omuzlarımdaydı. Haliyle dayanamadım. Yardıma Arkın, Sedat Hoca ve İsmail Hoca koştu. İsmail Hoca çantamı benim boyuma göre ayarladı ve rahatladım. Sırada en önlere geçip yürümeye devam ettim. Nerede yorulduğumu da keşfetmiştim, tepe çıkmada zorlanıyordum hep. Yürüdüğümüz yerlerde bazen kar dizimi aşıyordu ve bata çıka yol almaksa epey zordu. Hele batonlar kolaylık sağlamak yerine beni hepten zorladılar. Batonlarla iyi yol alamıyordum. Her zorlandığımda Hüseyin ve Sedat Hoca bana çok yardımcı oldu. Hele Sedat hocanın sayı sayma metodu beni baya oyaladı ve işe yaradı. İkisi de bana bu yolu tamamlarsam süper şeylerin beni beklediğini söyleyerek devam etmemi sağladılar.”

Vega İlbay:

“Önceleri beni çok fazla yoracağını ummadığım bir tırmanış olacağını düşünüyordum. İlk çıktığımız rota ekibin geçmesi için uygun değildi ve 10 dakika kadar çıktığımız yükseklikten aşağı inmek zorunda kaldık. Ve başka bir rotaya yöneldik. Zaman geçmeye başladı ki herkesin yorulmaya başladığını hissettim. Benim de omzuma binen kamp yükü nedeniyle yürümek gittikçe zorlaşıyordu. Gideceğimiz yeri tanımadığım için wolfram tesislerinden önce gördüğümüz bir yeri orası zannetim ve gerçekten çok sevindim. Bu dakikadan sonra her durduğumuz saniyeyi değerlendirir oldum. Önce kazmayı yere saplıyordum ve tüm yükümü ona veriyordum. Bu, omuzlarıma binen yükü azaltıyordu.”



Şükrü Görgülü:

“Böyle beyaz bir mekanda ve bu soğukta daha önce yürümediğim için incelme molasında üşüme endişesiyle incelmemiştim. Bu da yürüyüş boyunca harcadığım eforu arttırmıştı. Kısa aralıklarla molalar veriliyor ve yeniden yola yola koyuluyorduk. Soğuktan dolayı burnum akmaya başlamıştı ve kar maskemi burnuma kadar kapatmıştım. Bu durum güneş gözlüklerimin buğulanmasına neden oluyordu. İyi göremediğim için buğuyu silmek istediğimde donmuş olduğunu farketmiştim. Artık gözlüklerle iyi göremiyordum. Gözlükleri çıkararak yola devam etmek istediğimde kardan yansıyan yoğun ışıktan dolayı gözlerim yanmaya başlamıştı. Ayrıca ekipteki eğitmenlerin de uyarısıyla buğulu da olsa gözlükleri takarak yola devam ettim. Yol boyunca sıvı alımını yapmaya çalıştım fakat yürüyüşün ikinci saatinden sonra oldukça zorlanıyordum, enerjim tükenmeye ve dizlerim de titremeye başlamıştı. Aşırı terlemiş olduğumdan dolayı da enerji kaybı hat safhadaydı. Patlama sınırına doğru gittiğimi farketmiştim. Durumu sesli olarak arkamdakilere bildirdim. Bu sırada kısa bir mola verilmişti. Mehmet abi ve arkadaki arkadaşın müdahelesiyle çikolatalı bir parça yiyecek aldım. Tatlı yemek iyi gelmişti fakat yol bitene kadar daha iyi olamadım. Yürüyüş boyunca volfram tesislerinin binalarını görebilmeyi umut ederek kendimi motive etmeye çalıştım, ayrıca omuzlarımdaki ağrı da yürüyüşün sonuna doğru gittikçe artmıştı.”
 

Etiketler
Ayrıca yürüyüşle ilgili Mehmet Öcal’ın GPS cıhazıyla elde edilen veriler aşağıda sunulmuştur.



Çıkış Rotası İstatistikleri

16.jpg





Bu veriler çeşitli yazılımlarla harita görüntüleriyle de eşleştirildi. Elde edilen görüntüler aşağıda sunulmuştur.



Eş-yükselti eğrileri ile çıkış ve iniş rotası

7.jpg






Çıkış rotası için yükselti-mesafe grafiği


8.jpg


Çıkış Rotası için GPS Harita Ayrıntısı

9.jpg


GPS Verilerinin Google Earth yazılımında işaretlenmesiyle oluşturulan 3-boyutlu rota


10.jpg



Eski Volfram tesislerine yerleşim...



17:30 gibi terkedilmiş volfram tesislerine ulaşıldığında yürüyüşün bitmesi nedeniyle herkeste yorgun bir sevinç gözleniyordu. Artık kafa fenerleri takılmıştı ve öncü ekibin kısa bir araştırmasından sonra üç katlı (bodrum + giriş katı ve üst kat) binaya girildi. Bu harabe bina bölgede çıkarılan volfram madeninin işlenmesi için Uludağ’da kurulan ve 1977’de faaliyete açılmış devasa büyüklükte tesisin bir parçasıydı. 1980’li yıllarda meydana gelen bir kaza neticesinde büyük çaplı bir patlama olmuş ve tesisin büyük bir kısmı hasar görmüştü. Zaten zarar etmekte olan işletme, bu kazadan sonra tekrar faaliyete geçmemiş ve binalar terkedilmiş. Zamanla harabe haline gelen bu tesisler, buraya gelen kampçıların soğuktan ve rüzgardan korunmak için sığındığı yapılar olmuşlardı. Girilen binada bu yılki yenilik olarak – muhtemelen Uludağ Üniv. Dağcılık Kulübü tarafından – bazı odalarının (giriş katında 4 oda üst katta ise 2 oda) pencereleri tahta parçalarıyla kapatılmıştı. O anki koşullara göre bu büyük bir lükstü. Hemen çadır gruplarının odalara dağılımı kararlaştırılarak 21:00’da durum değerlendirmesi ve ertesi günün programı için toplanılmak üzere karar alındıktan sonra gruplar odalara dağıldı. Anadosk eğitim grupları giriş katındaki kapalı odalara, iki Es-dit grubu üst kattaki ilk kapalı odaya, eğitmen grupları da en uçtaki kapalı odaya yerleşti. Çadırlar odalara kurulduktan sonra yemek ve sıcak sıvı alımı için hazırlıklara başlandı. Fakat Anadosk gruplarından birinin ocağı arızalanmıştı. Ocağın arızası giderilemiyince, bu soruna gruplardan birinin ocaklarını bu grupla ortak kullanmasına karar verilerek çözüm getirildi. Bir diğer sorun da Özge’nin durumunun soğuk ve yorgunluktan dolayı kötüleşmesiydi. Hüseyin tarafından gerekli müdahalenin hemen yapılmasının ardından Özge kendini toparladı. Özge’nin kişisel raporundan alıntı aşağıdadır:



Özge:

“Yürüyüş beni başından sonuna kadar ciddi anlamda zorladı. Bunun sebebi çantamın çok ağır olması olabilir. Dengemi sağlamakta zorlanıyordum. Yürüyüşün sonlarına doğru artık ayaklarımı hissetmemeye ve üşümeye başlamıştım ki bu da wolfram tesislerine gelidiğimizde kendini gösterdi. Tesise girip çadır kurulacak odaları öğrenmemizle birlikte titremeye başladım. Çadırı kurmakta arkadaşlarıma yardım ettim sonra benim kötüleştiğimi anladılar ve bana iş yaptırmadılar. Çantaları yerleştirdik, tulumları çıkardık odanın düzenini yapıp yemek yedik. Daha sonrada koridorda genel toplantıya katıldık ama ben hala titriyordum ve çadırıma girdim, ardımdan Hüseyin gelip beni bakıma aldı. Sıcak sıvı alımı yaptım. Yavaş yavaş titremem geçiyordu. Bu sırada herkesin yanıma gelip durumumu sorması çok mutlu etmişti beni.”



Saat 21:00 civarında bina giriş holünde yapılan ilk toplantıya kadar bütün gruplar yemeklerini yemiş ve sıcak sıvılarını almışlardı. Kısa süren toplantının hemen ardından gruplar dinlenmeye çekildi, ertesi günkü toplanış saati bildirilmişti; tüm gruplar sabah saat 08:00’da kahvaltılarını yapmış olarak toplantı yerinde hazır olacaktı. Dışarıda hava sıcaklığı -10 derecenin altındaydı. Odalardaki sıcaklık ise -6 ile -4 derece arasında değişiyordu.



Telsizler


Her gruba bir telsiz verilmiş ve Erdem tarafından kısa bir telsiz eğitimi ile telsizlerin kullanımı anlatılmıştı. Artık gerekli iletişim telsizlerle yapılacaktı. Tüm telsizlerin frekansları aynı banda ayarlanmış ve her telsiz ekibine bir kod adı (anadosk1, anadosk2, ...) verilmişti. (telsizlerin frekansları, oluşan parazitler ve çakışmalar nedeniyle faaliyet boyunca bir kaç defa değiştirilerek yeniden ayarlandı). Bu telsizler faaliyet boyunca iletişim bakımından çok yararlı oldu. Telsizlerin pilleri ortalama 3 gün içinde bittiği için yedek pilleri de çok önemliydi. (Bir dipnot: Motorola marka telsizler ve Aselsan Kobra marka telsizler arasında frekans uyumsuzluğu vardı)



Ocakların sağlıklı çalışması ve su ihtiyacı

Faaliyet boyunca ocakların sağlıklı çalışması önemliydi çünkü sıvı ihtiyacı kar suyu ile giderilecekti. Temiz olduğundan emin olunan bögelerden kar toplanarak, getirilen battal boy poşetlerde çadırın yanında tutulacak ve ocakta eritilen bu kar, saf su olarak değil özellikle başka tatlandırıcılarla (çay, tang, şeker, kahve, (kahve içmek: su kaybına neden olur)) karıştırılarak tüketilmeliydi. Çünkü saf su tüketimi vücuda yararlı olmuyor hatta mineral kaybına neden oluyordu. Günde en az 2 lt özellikle sıcak sıvı tüketmek gerekliydi.



Çiçek toplama ve temizlik

Dikkat edilecek bir diğer önemli husus da hijyen ve temizlikti. Çünkü faaliyet boyunca vücut zorlanma ve soğuktan yıpranacağı için bağışıklık sistemi zayıflayacaktı. Dolayısıyla hijyen ve temizliğe ayrı bir önem verilmeliydi. Gerek kişisel temizlik gerekse mutfak malzemelerinin temizliğine özen gösterilmesi gerekliydi. Binada çiçek toplama için belli odalar belirlendi ve bu odalar haricinde çiçek toplanmayacaktı. İhtiyaç giderildikten sonra üzerine kar serpilmesi önerildi. El temizliğine de dikkat edilmeliydi.





2. Gün (31.01.2007 Çarşamba)





Kar Barınakları yapılacak



31.01.2007 Çarşamba sabahı sıcaklık, odalarda -5 derece civarında, dışarıda ise -10 derecenin altındaydı. kahvaltılar yapılarak termoslar sıcak sıvıyla doldurulmuş ve belirlenen saatte toplanılmıştı. Çarşamba gününün programında kar mağarası ve igloo yapımı vardı. Bu kar barınaklarında iç sıcaklık değerleri çadırların aksine, dışarısı çok soğuk olsa da, artı değerlere çıkabilmekteydi, çünkü soğuğun bir ürünü olan kar örtüsü, doğal izolasyon malzemesi olarak kullanılıyordu ve bu da konfor demekti. Bu yüzden bir an önce mağara yapımına başlanarak gece kalmak üzere hazır hale getirilecekti. Hava koşulları tahmin edilenden kötüydü; soğuk ve fırtınalı bir havada mağara yapımına başlanacaktı. Mekan olarak binanın hemen 20 m önündeki yoğun karla kaplı alan seçildi. Burada İsmail Abi tarafından kar mağaraları ve igloo’nun nasıl yapılacağı şekillerle anlatıldı. Hemen ardından bir igloo ve beş kar mağarasının yapımına grupların ayrılmasıyla başlandı. Kullanılan malzemeler daha çok kürekler ve plakalardı.

İgloo yapımı: İgloo yapılacak alan belirlendi ve kar seviyesinin altında kalacak şekilde 3 m x 3 m olarak kazıldı. Es-dit ekibinin de yardımlarıyla yapım hızlı başlamıştı. Burada ustalar (Hüseyin ve Kamil) kesilen kar bloklarıyla igloo duvarını örüyordu ve tuğlacılar da (Arkın, Erdem) ustaların istediği biçimde kar bloklarını kesip çıkarıyor ve diğerleri de (Ercan, Yeliz ve Rıza) blokları ustalara taşıyordu. Daha bir çok kişinin de birlikte çalışmasıyla igloo’nun yapımı, iç ve dış duvarlarının da sıvanarak düzleştirilmesiyle tamamlandı. İgloo bittiğinde 1.90 boyundaki bir kişi içeride ayakta durabiliyordu.

11-1.jpg


12.jpg
 

Kar mağarası yapımı: her kar mağarasının yapımında dört kişi ikişerli dönüşümle çalışıyordu. İki kişiden biri mağara için karı kürek, kazma ve plakalarla oyarak kazıyor ve diğeri ise çıkan karı mağara çıkışının kenarlarına yığıyordu. Bu ikisi yorulduğunda diğer iki kişi işi devralıyordu. Mağarların yapımında aşama aşama eğitmenlerin yönlendirmesi ve kontrolüyle hareket ediliyordu. Fakat iki mağaranın yapımında zorluk çıkmıştı. Bu iki mağaranın kazılmaya çalışıldığı kar yığını sıkı ve sertti. Bu yüzden kazılması bir hayli güçleşmişti ve kondisyon isteyen bir aktiviteydi. Eğitmenlerin özellikle İsmail Abinin devreye girmesiyle tavanları yüksek olmasa da bu mağaralar da yapılabildi. Öğle yemeği molası da verilerek devam edilen mağaraların yapımı hava kararıncaya kadar sürmüştü.


13.jpg


14.jpg


2-5.jpg


3-5.jpg





Kar mağarası yapımında öncelikle dikkat edilen şunlardı:

Öncelikle yatayda 1 m kadar ilerleyerek bir tünel açılır. Bu tünelin genişliği ve yüksekliği tünelin ucunda kazı yapan kişinin rahat çalışabileceği kadar ve emekleyerek geçilecek kadar olur. 1 m girildikten sonra yukarı doğru kazılmaya başlanır. Amaç mağaranın giriş tüneline bir basamak oluşturarak şekilde mağara tabanının tünel tavanından yüksek olmasını sağlamaktır. Böylece dışarıdan gelen rüzgarın etkisi kırılmış olur. oluşturulan bu basamaktan sonra mağara alanı kazılmaya başlanır. (şekil) Mağaranın kazımı bittikten sonra tavan yüzeyi düzensiz su damlamalarını önlemek için düzleştirilir. Son olarak da ayrıntı olarak kenarlara cepler ve yüzeyi düzleştirilmiş eliptik tavandan kayan suyun birikmesi için oluk yapılabilir. Mağara girişi, kesilen kar bloklarıyla ve çantalarla kapatılabilir. Çok önemli olan havalandırma için ise tavana batonlarla delikler açılabilir. Yüzeye serilen matların kaymaması için matların altına çadır tentesi de serilebilir.


15.jpg



Mağaralar yapılırken yukarıdaki şekilde giriş tünelinden sonraki basamak birtakım zorluklar nedeniyle yapılamamıştı. Gerçekleştirilen inşa çalışmalarından çıkarılabilecek tecrübelerden birkaçı şöyle olabilir (Kürek sıkıntısı çekilmiştir):

İyi bir kürek edinmeden kar mağarasını hızlı kazmak zordur. Küresel ayalı kürekler (bunların ayası küre kesitini andırır) kar küreme işlemi için en ideal olanlarıdır. Ancak bu modeller düzgün blok kesmez, parçalarlar. Blok kesmek için düz ayalı kürekler tercih edilmelidir.

Küreğin malzemesi ömrünü belirler; Alüminyum yada plastik esaslı kürekler hafiftir ama mağara işine sürülürse ömürleri kısalır. Çelik ayalılar daha dayanıklı olsa da taşınacak fazladan 200-400 gr ağırlık anlamına gelir.. İki kişinin en verimli şekilde mağara kazabilmesi için her iki tip kürek de taşınmalı (düzlemsel ve küresel ayalı.) Ancak ufak ve hafif ekipler tek kürek taşıyacaklarsa düzlemsel olanı seçmeli.

Katlanabilir kürek avantajlı, ancak ucu çıkabilen küreği iki elinizle kavradığınızda dar alanda çalışmak daha da kolay olur. Dolayısı ile teleskobik kürekler en kullanışlıları. Kar mümkün olduğunca blok halinde kesilmeli, çünkü karı küremek daha yorucu ve uzun bir işlemdir. Kar mağarası kazarken kullandığnıız eldivenlerin ısıyı iyi yalıtan ve su geçirmez malzemeden olması çok önemlidir. Hafif olacağım diye küreğin sapını ve yedek eldivenleri evde bırakmak yapılabilecek iki büyük yanlıştır.

Küreklere ek olarak daha önceden yaptırılmış sertleştirilmiş alüminyumdan 30x40 cm’lik plakalar da işe yaradı. Bu plakalar blok kesimi için de kullanıldılar. Kar mağaralarını hızlı kazabilmek için karın bloklar halinde çıkarılması daha uygundu. Böylece karın dışarıya taşınması da kolay oluyordu.



Gruplar kar barınaklarına taşınıyor...



Çarşamba gecesi, yeni inşa edilen bu barınaklarda kalınacaktı. Dağılım aşağıdaki gibi oldu. Mağaraların yapımı da çoğunlukla bu dağılıma göre üstelinmişti.

İgloo: Rıza, Kamil, Yeliz, Şükrü

1. mağara: Metin, Seyhan

2. mağara: Hüseyin, İclal, Burak, Harun

3. mağara: Arkın, Yasemin, Özge

4. mağara: Bahadır, Özgür, Vega, Ahmet

5. mağara: Sezai, Emrah, Ulaş, Rahmi (Bu mağara otel-tadında bir büyüklükte kazılmıştı ve Base-Camp olarak adlandırıldı.)



Tercihe bağlı olarak akşam yemekleri binadaki odalarda yenilip termoslar sıcak sıvılarla doldurulduktan sonra veya doğrudan ocaklarla mağaralara gidilecekti. Fakat İclal’in yorgunluktan ve üşümekten kötüleştiği haberi telsizlere yansımıştı. Hüseyin ve diğer arkadaşlar tarafından yapılan müdahaleden sonra İclal kendini toparladı. Gruplar mağaralara taşınmıştı. Fakat Sapdosk (Bu isim, grubun sadece erkeklerden oluşması nedeniyle Sedat hoca tarafından verilmişti :smiley: ) grubu gece mağaralarını değiştirmek zorunda kaldı: Taşınmaya sebep olan tavan çökmesinin nedeni olarak İsmail Abi’nin tavan hakkındaki yorumu “tavanın düze yakın yapılması” şeklinde oldu.



Vega (Sapdosk):

“Bizim mağaranın yapımı diğerlerine göre çok çabuk bitmişti. Bunun sebebi bizim çalıştığımız bölgede karın yumuşak olmasıydı. Kendi mağaramızı yaparken boş kaldığımız anlarda diğer mağaralara ve iglonun yapımına da yardım etmiştik. Akşam 17:00 gibi tüm mağaralar bitmişti ve ekipler toplanmak için tesislere geri döndüler. Yine yemekler yendi sıcak sıvılar alındı toplantı yapıldı ve herkes kar mağarasına girdi. Kar mağarasında yatmak gerçekten muhteşem bir deneyim. İçeride mumları yaktığımızda oluşan görüntü her şeye değer belki de. Gece benim bulunduğum ekibin bulunduğu mağara yavaş yavaş alçalmaya başlamıştı. Biz de hemen ekip liderlerine telsizle haber verdik. Sağolsun 5 dakika içinde Sedat hoca geldi ve benim bulunduğum ekibin EsDit’in bulunduğu mağaraya (5.mağara, nam-ı diğer base-camp) tahliyesine karar verdi. Biz mağarayı çok çabuk yapmıştık ama çok da çabuk yıkılacaktı. Base-Camp kodlu mağaraya girdiğimizde Esdit’te bulunan dört kişi bizi karşıladı. Çok geçmeden biz de her şeyimizi geri buraya kurduk ve yattık.”



Çarşamba akşamı yapılan toplantıda Sedat hoca, Perşembe sabaha doğru havanın uygun olması durumunda zirve denemesi yapacağını açıklamıştı. Bu zirve çıkışına katılmak isteyenler, tecrübeli arkadaşlar arasından belirlendi. Gidecek olanlar 4 kişiydi ve sabah 03:00’da kalkılarak zirve tırmanışı yapmak üzere anlaşılmıştı.
 

3. Gün (01.02.2007 Perşembe)


Zirve Denemesi

Gece yatılmadan önce planlandığı gibi Perşembe sabaha doğru 03:00’da tırmanışa çıkan zirve ekibi havanın patlamak üzere olduğunu farkederek kısa sürede geri dönmüştü. Nitekim hava 03:30 civarında da patlamıştı. (Zirve tırmanışları belirli nedenlerle genellikle gecenin sabaha yakın saatlerinde başlar). Zirve ekibi tırmanışı yaparak zirveye çıkabilseydi, aşağıdaki rotadan çıkmaları muhtemeldi.



Daha önce çıkılmış bir zirve rotası

4-3.jpg

Hava koşulları sabah da bir hayli zorluydu. Sıcaklık dışarıda -20 derecenin altındaydı ve bina içinde ise -6 derece civarındaydı. Havada tipi ve sis hakimdi ve görüş mesafesi bir hayli düşüktü ve dışarıda barınaklara giderken bile kaybolmak içten değildi. Bugün için planlanan düşüş teknikleri eğitimi gerçekleşmeyecek gibi gözüküyordu fakat bir süre beklemeye karar verildi. Kamp eğitim sorumlusu Hüseyin, gruplara kahvaltılarını etmeleri ve sıcak sıvı alımını eksiksiz devam ettirmeleri yönünde bilgi verdi. Kahvaltıların yapılması ve sıcak sıvı alımı ile birlikte tüm gruplar binadaki kapalı odalardan birinde toplanarak özellikle ısınmak için hoplandı, zıplandı ve halay çekildi. Soğuğu ve üşümeyi kırmak için yapılan sohbetler, tezahüratlar ve folklorel oyun denemeleri işe yaramıştı ve çare horonda, şarkılarda, türkülerde bulunmuştu :smiley:. Öğle sularında eğitmenler tarafından, düşüş eğitiminin bir gün sonra ertelenerek, kramponla ve diğer tekniklerle yürüyüş eğitiminin öne alınmasına karar verilmişti. Bina içindeki merdivenler yapay pist olarak kullanılarak eğitim verilecekti.



Kramponlar takılıyor...



Kramponlar takılarak merdivenlerin yığma kar ile doldurulmasından oluşturulan eğimli yapay pistte basış teknikleri gösterildi ve uygulandı. Kramponların ilk defa takılıyor olması biraz zorlanmaya neden olmuştu. Ekipte çoğunlukla bağlamalı çelik kramponlar mevcuttu. Kullanılan bir adet otomatik krampon, bağlamalı krampona nazaran otomatik kramponun ne kadar avantajlı olduğunu da göstermişti. Çünkü bağlamalı kramponların ayakkabılara takılması ve çıkarılması hele eldivenlerle daha zor oluyor ve zaman alıyordu. Kramponlar takıldıktan sonra yürürken ayakların hafif açık tutulması ve kramponların sivri dişlerinin paçalara ve ayaklara takılıp da yırtılmalara ve yaralanmalara neden olmaması için daha dikkatli olunmalıydı. Ayrıca paçalardan ve ayakkabılardan herhangi bir perlon veya ip ucu sarkması da risk faktörü olmaktaydı.



Kramponla Yürüyüş Eğitiminden Görüntüler

5-1.jpg

Gösterilen yürüyüş teknikleri şöyle sıralanabilir:

1. Vak vak veya Ördek: Özelikle 35 - 45 derecelik eğimler arasında ayaklar hafif yana açılarak yürünür . Ayak burunları dışarıya bakar .

2. Fransız tekniği (french veya çapraz): 45- 55 derecelik eğimler arasında vak vak için geç, front point için erken olduğundan fransız tekniği kullanılır. Bu tip teknik yürüyüşlerde sağ ve sol ayak tırmanış önceliği arasıra değiştirilerek çalışan kas gruplarının dinlendirilmesi sağlanır. Adım atarken krampon uçlarının giysilere takılmamasına özen gösterilmelidir.

3. Ayak burnu (front poınt ): 55 derece ve üzerindeki eğimlerde sadece ayak burnu kullanılarak yürünür. Çok yorucu olduğundan tırmanıştan önce özel antrenman yapılarak ayak bilekleri güçlendirilmelidir. Anılan dereceler kişiden kişiye değişebilmektedir.

Yukarıda anlatılan yürüyüş teknikleriyle çıkışlar yapılırken, inişlerde de ayak tabanları zemine paralel ve dizler hafif kırık olacak şekilde zemine basılan bir teknikle gerçekleştirildi. İnişler geri geri front point tekniğiyle de yapılabilir.

6-2.jpg

Yukarıda anlatılan ve sert karda veya buzulda kramponlarla yapılan basış tekniklerinin her biri herkes tarafından en az birkaç defa yapıldı. Bu şekilde kramponla basış eğitimi mevcut koşullar değerlendirilerek tamamlanmış oldu. Bunun yanında iç mekanda oluşturulan bir kar babası üzerinde buz burgusu kullanımı ve kar babasına oluşturulan ip sistemiyle inişler hakkında bilgiler verildi. Ve bu inişlerde kullanılan teknik aletler olan buz vidası tanıtıldı.

Kar babası eğtiminde...

7-2.jpg

Karda emniyet alımı teknikleri de yine bina içinde gösterildi. Bu arada havanın şiddetinden bina içine de kar yağmaya başlamıştı.

- Kazma ile emniyet noktası alımı çeşitleri

- Kar plakası (deadman) ile emniyet noktası alımı

Bu eğitimler çabuk bitmişti. Günün geri kalanı atıştırma ve sıcak sıvı alımıyla geçirildi.

Akşam yapılan değerlendirme ve sonraki günün programına dair toplantıdan sonra gruplar mağaralara dinlenmeye çekildi.
 

Gece Patlayan Hava



Perşembe-Cuma arası gece, havanın patlamasıyla mağara girişlerinin kapandığını ilk farkeden Base-camp’te kalan Sapdosk grubu olmuştu.



Bahadır (Sapdosk):

“Gece 1 gibi uyandığımda Base Camp’in kapısının tipi ile neredeyse ağzına kadar karla kaplı olduğunu farkettim. Mağarada beraber kaldığımız arkadaşları uyandırdım ve onların da yardımıyla öncelikle kendi mağaramızın önünü açarak diğer mağaralarda ve igloo’da kalan diğer arkadaşlarımızı uyandırarak mağaraların önünü açtık. O gece nöbetleşe kalkarak mağaraların önünü kontrol ettik ve bu şekilde uykusuz kalarak sabahı bulduk.”



Vega (Sapdosk):

“Perşembe günü bizim için çok erken başlamıştı. 00:50 gibi mağaranın içinde oksijenin azalmaya başladığını fark ettik. Ekip arkadaşım Bahadır mağaranın kapısına daha yakın olduğu için kalktı ve dışarıyı gözetledi. Dışarıda tipi vardı ve bizim kapı kapanmak üzereydi. Öyleyse diğer mağaraların da kapısı kapanmış olmalıydı. Benim ekip, yani nam-ı diğer (SAPDOSK), hemen toparlanarak diğer kapıların önünü açıp ekip arkadaşlarımızın da kapılarını açma yönünde karar aldık. Bu sırada her gruba telsizle ulaşılıyor ve mağaralarda bir sorun olup olmadığı kontrol ediliyodu. Fakat iglooda kalan arkadaşlar herhangi bir cevap vermeyince bir an igloonun yıkılması konuşuldu. Bahadır ve Özgür, igloonun ağzını açtılar ve içeridekilerin yaşayıp yaşamadıklarını kontrol ettiler. Aslında telsizleri kapanmıştı. Bu olaydan, küçük bir kopmanın bile nelere sebep olabileceğini görmüş olduk. Zorlu anlardan sonra 2 saatte bir nöbet değişimi karar alındı. Benim bir dahaki nöbetim saat 5:00’teydi. Kalktığımda herhangi bir sorun yoktu ve tipi durmuştu.”



Rıza (igloo):

“Perşembe gecesi telsizim otomatik kapanmış ve Yeliz’in beni bağırarak uyandırmasıyla yerimden sıçradım. Özgür igloonun kapısından bize bağırıyordu. Gece Bahadır kalkıp tipi olduğunu fark etmiş ve bize dışarıdan sürekli bağırmışlar. Telsiz de cevap vermeyince paniğe kapılmışlar. Orada özellikle Özgür beni çok duygulandırmıştı. Çıkıp kapımızı iyice temizledim. 02:15’te de Şükrü igloonun girişini temizlemek için nöbete kalkmıştı. Gece 03:00 nöbetinde de ben, Kamil ve Yeliz kalkarak mağaraların ve binanın önünü temizledik ve sıvı alımı yapıp tekrardan uyumaya çekildik.”



Yeliz (igloo):

“Gece herkes mağarasına çadırına çekildi ve bizde igloomuza gittik. Fakat bir terslik vardı; igloo önceki geceden daha soğuktu ve tavan açılmıştı. O gece hava patlamış ve kar yağışı çok olmuş. Bize verilen telsiz, 2 saat kullanılmaması durumunda otomatik kapanma özelliği nedeniyle kapanmış. Sonuçta arkadaşlar bize ulaşamamışlar ve çok telaşlanmışlar. Duyduğum seslerle uyandım, hemen Rıza’yı uyandırdım ve hep birlikte kalktık. Özgür arkadaşımıza çok teşekkür borçluyuz. Aslında bütün Sapdosk’a. Sapdosk; Özgür, Vega, Ahmet ve Bahadır arkadaşlarımızdan oluşan iyi bi ekipti. Biz 03:00’te ve Sapdosk 05:00’te olmak üzere o gece kalkıldı ve kapıların önü temizlendi. Binanın girişini de açtık. Sonra Base-camp’ten sıcak sıvı desteği istedik. Çünkü ocağımız yoktu. Bize sıvı ve biraz yiyecek verdiler. Sonra iglooya döndük ve yattık.”




Yukarıdaki alıntılarda belirtildiği gibi o gece bütün ekipler uyanmış ve gece boyunca mağaraların girişlerinin açık tutulması için nöbetleşe çalışılmıştı. Her grup öncelikle kendi barınağının önünü açık tutacak sonrasında da diğer mağara girişlerini ve bina girişini kontrol edecekti. O geceki koşullar apayrı bir eğitim deneyimi sağlamıştı ve kötü hava koşullarında yapılabilecekler öğrenilmişti.



Selahattin :smiley:



Perşembe sabahı bina içinde kurt izleri görüldü. Anlaşılan o ki gece kamp alanı ziyaret edilmişti.

8-1.jpg

Daha önce yapılan kurt şakasının üstüne tuz biber olmuştu bu görüntüler...



Kaymaya gidiliyor...



Geceki aktif kamp hayatının uykulu sabahında doğal olarak kahvaltı gecikmişti. Fakat havanın durumu düzelmiyordu. Yapılan tahminlere göre öğlene kadar kazmayla düşüş eğitim yapılabileceğine karar verildi. Öncü ekip olarak İsmail Abi ve Hüseyin kazmayla düşüş yapılacak bölgeyi tespit ederek pist açmaya gittiler. Grupların geç kalkmaları nedeniyle eğitim alanına intikali biraz uzun sürmüştü. Saat 9:00 gibi kazma ve serbest düşüş eğitimi yapılacak bölgeye hareket edildi. Yaklaşık 20dk’lık bir yürüyüş sonunda kamp alanından 50 m daha yüksekte olan bir alana ulaşılmıştı. Buradan aşağıya doğru yaklaşık 60 derece eğimli bir kayış rampası oluşturulmuştu.

Kazmaların düşerken tutuluş biçimiyle ilgili uygulamalı bir eğitimle başladı o günkü ders. Herkes kazmaları ellerinde, gösterilen düşüş tekniklerini öncelikle oldukları yerde kar üstünde yapıyordu. Hazır olanlar birer ikişer kayış rampasına yönlendirildi. Kayılacak olan rampanın başında iki veya üç eğitmen, aşağıya kayacak olan sporcunun uygun şekilde kayışa başlaması için yardımcı oluyorlardı. İlk olarak kazmasız, sırt üstü ve yüz üstü düz kayışlar gerçekleşti. Bu kayışlar çok eğlenceliydi. Daha sonra kazmalarla sırt üstü ve yüz üstü düşüşlerle durmaya çalışıldı.

9-1.jpg

Buzulda veya karda eğimli bir arazide düşerken kazma yardımıyla durulabilecek 4 temel düşüş sayılabilir.

1) Baş yukarıda yüz üstü düşüş,

2) baş yukarıda sırt üstü düşüş,

3) Baş aşağıda yüz üstü düşüş, ve

4) baş aşağıda sırt üstü düşüş.

Hiç bir düşüş şeklinde ayakların zemine değmemesi dikkat edilmesi gereken bir konuydu. Çünkü kramponların ayaklarda olduğu kabul edilirse, (havanın riskli oluşu nedeniyle bu eğitimde kramponlar takılmadı) belli bir hızla yüksek eğimde kayılırken ayakların kar veya buz zeminle teması (ya da zemine takılması) takla atılmasına neden olur ki takla atılarak düşülmeye başlandığında kontrolsüz düşülmeye başlanmış olur. Bu da yaralanmalara neden olabilir ve durmayı zorlaştırır.



Düşerken Kazmayla Duruş



Yukarıdaki dört temel düşüş şeklinin ilkinde; iki elle teknik olarak tutulan kazmanın gagası gösterilen tekniğe uygun bir şekilde kara saplanarak fren vazifesi gördürülür ve bu şekilde durmaya çalışılır.

İkinci düşüş şeklinde düşerken kazma gagasının olduğu tarafa doğru dönülerek ilk düşüş olan yüz üstü düşüş şekline gelinir. Duruş için ilk düşüş şeklindeki teknikler uygulanır.

Üçüncü düşüş şeklinde kazmanın gagası ilk düşüş şeklindeki gibi kara saplanır ve ayaklar aşağıya gelecek şekilde ilk düşüş şekline gelinir ve aynı teknik uygulanır.

Dördüncü temel düşüş şeklinde de ikinci düşüş şekline benzer şekilde kazma gagası tarafına doğru yüz üstü dönülerek, kazma saplanır ve ilk düşüş şekline gelinmeye çalışılarak durulur. Anlaşıldığı üzere herhangi bir şekilde düşüldüğünde yukarıda anlatılan tekniklerden en uygunu uygulanarak en kısa zamanda ve mesafede durulmaya çalışılacaktı.

Durduktan sonra yapılacaklar: Eğer ip birliğinde iken böyle bir düşüş gerçekleşmiş ise gerekli emniyet noktası alındıktan sonra ipe binen yük bu emniyet noktasına pursik yardımıyla aktarılır ve ipten çıkır ve önce ayaklar kara saplanır. Ardından dizler üstünde doğrularak kazma sapından kara saplanır ve kazmadan destekten alınarak ayaklar daha sağlam biçimde kara veya buza saplanarak kalkılır.

Teorik eğitimlerle de birleştirilerek yapılan bu düşüş uygulamalarında bozulan rampanın düşüşü zorlaştırması nedeniyle rampa değiştirildi. Bu eğitimde herkes en az 10-15 kez duruşlu düşüş yaparak deneyim kazanmış oldu.



Yeliz:

“ 4.gün sabah ben ve Rıza biraz kötüydük. Tulumdan çok zor çıktık. Kapıyı ben ve Kamil kapattktan sonra binaya geçtik ve kahvaltı inanılmaz bir şekilde uzadı. Eğitim alanına çok geç kaldık. İsmail ve Hüseyin hocalarımız bizi 1,5 saat beklediklerini söylediler ve biz de yani şahsım adma ben bayağı utandım. Çünkü sabahki durumumdan dolayı ben de geç kalma sebebiydim. Hocalarımız düşüş eğitimi için bize pist hazırlamışlar. İlk önce sadece kazmayı nasıl kullanacağımız öğretildi daha sonra hangi düşüş şekilerinde nasıl kullanacağımız gösterildi. Piste doğru birer ikişer gittik. Tek tek tüm düşüş şekillerini denedik. Zeminden dolayı bir defa pist değiştirdik. O gün yine havann patlaması bekleniyodu. Bu yüzden eğitim biraz hızlı gelişmek zorundaydı. Ben en çok kayan kişiydim; çabuk durduğumdam dolayı sıraya aradan girip tekrar tekrar kayma imkanı buldum. Ancak ufak bir kaza da geçirdim. Anlayamadığım bir şekilde takla attm ve kazma yüzümü sıyırdı. O anda korkmuştum, çünkü yüzüm donmuş durumdaydı ve hiçbir şey hissetmiyordum. Önemli birşey olmadığını öğrenince kaymaya devam ettim. Benim için belki de en zevkli eğitimdi.”



Bu düşüşler sırasında edinilen tecrübelerden birkaçı şöyle sıralanabilir:

Kazma, dikkatli kullanılmadığı zaman tehlikeli olabilecek bir teknik malzemeydi ve kayarken kullanımına dikkat etmek gerekiyordu.

Özellikle kayma sırasında giysilerin içine (boyundan, kol uçlarından, bel altından ve paçalardan) kar girmemesi çok önemliydi. Su geçirmez, dayanıklı giysilerin önemi burada ortaya çıkmıştı. Düşüş eğitimleri sonunda birçok kişi elbiseleri ıslandığı veya su geçirdiği için sıkıntı yaşamıştı. Çünkü o hava koşullarında ıslanan giysiler donuyordu ve kurumaları için tek ısı kaynağı vücudun kendisiydi. Dolayısıyla yoğun enerji kaybı ve üşüme sonucunda büyük sıkıntıya düşülüyordu.

Öğle yemeği vakti yaklaşırken herkes düşmekten değil fakat tekrar düşmek için 20-30 m çıkmaktan yorulmuştu. Hava da iyice kötüleşmeye başladığından kamp alanına dönüşe geçildi. Binada yemekler yenilip sıcak sıvılar alındıktan sonra çığ kestirimi eğitimi için tekrar dışarı çıkıldı ve yeterince kalın bir kar zemini üzerinde duruldu. Hava iyice kötüleşmiş olmasına rağmen bu eğitim de yapılmalıydı.
 



Çığ Bilgisi Eğitimi



Çığ kestirimi için kar tabakasından bir kesit alınmalıydı. Böylece farklı zamanlarda yağmış olan kar tabakaları gözlenecekti. Alınan kesitin derinliği 1,5 m civarında olmuştu. Ve üç farklı kar tabakası tespit edilmişti. En üstteki yenice kar tabakası yumuşak ve toz halindeydi. Yaklaşık 20 cm’den sonra daha sert bir kar tabakası kendini belli ediyordu (bu sertlik batonlarla, kazma sapıyla ve küreklerle anlaşılabilir). Yaklaşık 1 m derinlikte ise daha sert bir tabaka gözlendi. Çığ eğitimi yaklaşık bir saat kadar sürmüştü. Hava da tipi nedeniyle kapalı ve rüzgarlıydı. Bu eğitim sırasında sabahki kazmayla düşüş eğitimi nedeniyle ıslanmış olan arkadaşlar oldukça üşümüşlerdi.





Çığ Bilgisi Eğitiminden Görüntüler

10-1.jpg


11-2.jpg

Çığ eğitiminde öğrenilenlerden birkaçı aşağıdaki gibi sıralanabilir:



Bol kar yağışı olduğunda, taze kar tabakasının alttaki eski tabakayla iyi kaynaşmaması sonucu, rüzgárın kaldırdığı büyük bir kar kitlesinin aşağı inerek alttaki kar tabakası üzerinde kayması sonucu bir hayvan veya kayakçının oynak kar tabakasını çiğneyerek harekete geçirmesi sonucu çığ oluşabilir. Taze kar tabakasının hareket etmesine neden olan herşey çığa neden olabilir. Çığın oluşumuna etki eden faktörler temelde dörde veya beşe ayrılabilir.

1)Arazi: Eğim ne kadar fazlaysa, tehlike o kadar büyüktür. Yüzde 30'luk bir eğim çığ oluşumu için yeterlidir. Gölgede kalar sırtlarda çığ tehlikesi (güneş görenlere nazaran) fazladır. (BAKI)

2) Taze Kar: Taze kar tabakası ne kadar kalınsa, çığ tehlikesi o kadar büyüktür. Kötü hava şartlarından sonra güneşin açtığı ilk gün çok risklidir.

3) Fırtına: Kar fırtınası olduğunda, kar tanecikleri döne döne uçuşur ve rüzgársız sırtlarda birikir. Tepe üstlerinde dalga şeklinde birikmiş kar, alttaki sırtta çığ tehlikesini gösterir.

4) Kar tabakası: Karın tabaka halinde kaydığı yerlerden uzak durmak gerekir. Dipten gelen boğuk sesler de tehlike işaretidir.

5) Isı: Kar yağışından sonra ısı birden düşerse, yeni kar tabakası alttakine iyi işleyemez. Hava ısındığında da kar gevşer ve tehlike artar. Bu nedenle baharda daha çok çığ olur.

Birkaç tip çığ vardır. Bunlar şöyle sıralanabilir.

1) Toz Çığ: En çok rastlanan çığ tipi. Toz kardan oluşan bu tip çığlar, saatte 400 km hıza erişebilir ve yarattığı hava basıncı ile büyük zarar verir.

2) Tabaka Çığ: Sert ve ezilmiş kardan oluşur. Önceden tahmin edilmesi çok zordur ve en ufak titreşimde ortaya çıkabilir.

3) Ağır Kar Çığı: Nemli ve eski kardan oluşur, çok ağır kitleleri harekete geçirir ve genellikle kış mevsimi sonunda görülür.


Çığ eğitimini de bittikten sonra 16:00 civarında binaya dönüldü ve kısa bir durum değerlendirme ve bilgi paylaşım toplantısı yapıldı. Herkesin faaliyet hakkındaki fikrini sırayla paylaştığı ve eğitmenlerin özellikle zaman kullanımı ve kararlaştırılan zamanlara uyulması konusunda öneriler verdiği bu toplantının ardından kar barınaklarınına dönüldü. Bu arada Base-camp mağarası da tavanı alçalmaya başladığı için boşaltıldı ve bu mağarada kalan gruplar (esdit2, sapdosk) binaya dönerek çadırlarını tekrar kurdular.



Gıda ve sıcak sıvı alımına dikkat...



Gün boyunca yapılmış olan kazmayla duruş ve çığ bilgisi eğitiminde yorgun düşülmüştü. Haliyle çoğu kişi gıda alımını atlayarak hemen dinlenmeye çekilmişti. Bu büyük yanlışlığın neticesi kendini hemen gösterdi. Mağaralara çekildikten bir kaç saat sonra telsizlerden anonslar gelmeye başladı. Arkadaşlarımız teker teker kötüleşiyordu, bakıma alındılar ve durumları iyileştirildi. Özellikle igloo’daki Rıza’nın durumu kritikti:



Şükrü:

“Akşam yemeğini kamp ortağım olan Mehmet Abi’yle yedikten ve termosu sıcak sıvıyla doldurduktann sonra ben de son gece için igloo’ya çekilecektim. Kamil, Rıza ve Yeliz zaten igloo’daydılar. Kamil akşam yemeği için çıkacaktı ve ben de o çıkarken girecek şekilde haberleştik böylece igloo girişini tekrar açmak zorunda kalmayacaktık. 08:00 gibi bizim telsizin pili bittiği için telefonla haberleştik ve igloo’ya gittim. Kamil de çıkıyordu. Girdiğimde Rıza ve Yeliz tulumlarında büzülmüş yatıyorlardu. Bir gariplik vardı ve durumlarını sordum. Yeliz’in çok üşüdüğünü ve Rıza’nın da hafif kendinden geçmiş olduğunu öğrendim. Hemen Yeliz’e sıcak sıvı takviyesi yaptık ve igloo’ya geldiğimi haber vermek için Mehmet abiyi aradım. Rıza’nın da rahatsız olduğunu ve hipotermiye girmiş olduğunu sandığımı belirttim. Derhal harekete geçmişlerdi. Tekrar haberleştiğimizde Sedat hoca yardım ekibi olarak birazdan igloo’da olacaklarını söylemişti. 2 dk sonra da gelmişlerdi. Sedat hoca, Hüseyin, Erdem, Rahmi, Sapdosk, Rıza’ya müdahele yapıldı. İgloo’nun tavanından içeri kar yağıyordu ve gece için uygun olmadığı farkedildi. Sonuçta igloo’nun tahliyesine karar verilmişti ve girişi genişletildi. Önce Yeliz toparlanarak igloo’dan çıktı, mağaralardan birinde kalacaktı ve o da bakıma alındı. Kalan eşyalar da yardım ekibi tarafından binaya götürülüyordu. Herşey çok kısa zamanda götürülmüştü. Ben de toparlandım ve eşyalarla tulumu çantaya doldurduktan sonra Erdem’le igloodan çıktık. Son geceyi binada çadırlarda geçirecektik. Binaya geçtim ve ilk gün de kaldığım Mehmet Abinin çadırına yerleştim. Rıza da Sedat hoca ile Ercan Abinin çadırına alınmıştı. Çadırda ocak yakılmış ve Rıza ısıtılmaya çalışılıyordu. Herkes seferber olmuştu ve Rıza için sıcak sıvı ve gıda hazırlamakla uğraşılıyordu. Kamil de gelmişti ve tulumların kurutulduğunu söyleyerek benimkini de istedi. Aşağıda Rıza’ların çadırı kurulmuş ve içeride birkaç ocak yakılarak igloo’dan gelmiş olan ıslak tulumlar kurutulmaya çalışılyordu. Sapdosk grubu hummalı bir şekilde çalışıyordu ve yardım konusunda diğer grupların çok önüne geçmişti. Sonunda tulumlar kurutulmuştu. Bu sırada Rıza’nın durumu da düzelmişti ve kendi çadırına geçti. O akşam da bitmiş ve yat saati gelmişti. Uludağ’dan ayrılma gününe uyanmak üzere tuluma girdim. Mehmet Abinin önerisiyle tulumun içine sıcak su dolu bir şişe de atmıştım ve gerçekten iyi oldu.”



Vega (Sapdosk):

“Akşam saat 21:00’e doğru iglooda Rıza arkadaşımızın aşırı üşüdüğü, iglonun soğumaya başladığı ve tahliye kararı alındığı bildirildi. Hemen bir tahliye ekibi oluşturuldu ve iglooyu bir an önce tahliye ettik.”



Rıza:

“İgloo da dinlenirken aşırı soğuk yüzünden biraz kendimden geçmişim igloo’ya gelen Şükrü tedirgin olup telefonla aradığı eğitmenlerimi çağırmış ve Sedat hoca beni kendi çadırına alarak igloonun boşaltılmasını istemişti. O durumda gerçekten bana yardım için seferber olan herkese yürekten teşekkür ederim. Eğitmenlerimin yoğun ilgi ve yardımlarıyla kendime geldim ve alt kata indiğimde çadırımın kurulduğunu ve sıcacık olduğunu gördüm. Bu olayda Erdem’e çok teşekkür etmek istiyorum. Gece tekrar sıvı alımlarını yapıp uykuya geçtik.”



Yeliz:

“Akşam iglooya geçtik ve igloo çok soğuktu. Rıza ayaklarından şikayet ediyordu. Ben de üşüyordum ve dışarıda tipi vardı. Diğer ekiple saat 8’de binada buluşmak için sözleşilmişti, ama telsizden “çıkmayın” anonsu yapılınca kaldık. Sadece Kamil arkadaşımız binaya geçip bize yemek getirecekti, ama işler böyle gelişmedi. Şükrü iglooya gelince Rıza’nın durumundan dolayı hocayı aradı ve hemen müdahaleye geldiler. O arada ben de çok üşüdüm. Çünkü tulumda olduğum şekilde dışarı çıkmıştım. Hüseyin igloonun içinde dolaşan soğuk havayı farketti ve igluoyu hemen boşaltma kararı aldılar ve bizi dağıttılar. Kamil binadaydı, Rıza’yı hocaların yanına aldılar, benim için de Hüseyin’in mağarasından Burak arkadaşımızı binaya yolladılar. Ben, İclal, Hüseyin, Harun olmak üzere kar mağarasında kaldım. O gece kampta geçirdiğim en konforlu geceydi.”
 

5. Gün (03.02.2007 Cumartesi)





Dönüş Hazırlıkları

Artık Uludağ’dan ayrılma günüydü. Sabah 11’de bütün gruplar toplanacak ve yola çıkılacaktı. Gruplar genel olarak 08:00 gibi kahvaltılarını yapmak için uyanmışlardı. Çadırlar boşaltılarak eşyalar çantalara yerleştirilmeye başlandı, daha sonra ise çadırlar toplandı. Bu arada ekibi oteller bölgesinden alacak olan otobüsle de haberleşilmişti, otobüs daha önceden planlandığ gibi Eskişehir’den yola çıkmış ve Bursa’ya geliyordu. Özellikle zamanında gelmesi çok önemliydi, çünkü yürüyüş sonunda terli olan sporucuların üşümemesi için otobüsün hazır bekliyor olması gerekliydi.

Temizlik operasyonu

Malzemelrin çantalara yerleştirilmesinin ardından kalınan yerlerdeki çöpler de toplanarak gruplar arasında paylaşıldı ve sıkıştırılarak çantalara yerleştirildi. Saat 11:00’da tüm ekipler toplanarak yola çıkılacaktı. İlerleyen günlerde başka ekipler de faaliyete geleceklerdi ve kalınan yerlerin temiz bırakılması gerekiyordu. Genel bir temizlik operasyonu yapıldı. Bu sırada alt katta kalan ekip toparlanıp dışarı çıkmış ve yola düşmek üzereydi ki eğitmenler tarafından alt kattaki odalarda birtakım malzemelerin bırakıldığı ve odaların temizlenmediği farkedildi. Dışarı çıkmış olan ekip hemen telsizle geri çağırıldı. Odalarda kalanlardan malzemeleri almaları ve temizliği bitirmeleri istendi. Bu durum yeniler açısından zor bir durumdu çünkü faaliyet sonrası temizlik yarım bırakılmıştı. Halbuki faaliyet yapılan yerin faaliyetten önceki halinden daha temiz bırakılması çok önemliydi.

Sonunda 11:30 gibi dönüş için yürüyüşe başlandı. Hava yürüyüş için müsait sayılırdı, tipi yoktu ama etkisi hissedilir sert bir rüzgar vardı. Çıkış zamanına kıyasla epey kısa bir sürede, yaklaşık 1,5 - 2 saatte oteller bölgesinde iniş tamamlanmıştı. İlk olarak telesiyej hattına ulaşıldı bu hatta paralel olarak inişe devam edildi. Yükseklik azaldıkça hava da açılıyordu. Bu arada dönüş sırasında kayakçılarla karşılaşılıyordu ve çıkış yolunda olan 3 farklı sporcu ekibiyle karşılaşıldı. O gün Uludağ’a çıkan ekiplerde toplamda neredeyse 100 kişi vardı.

İniş rotası istatistikleri

12-1.jpg




İniş rotası uzaklık-yükselti grafiği

13-1.jpg



GPS verileriyle oluşturulan iniş rotası haritası

14-1.jpg

Oteller bölgesine ulaşıldığında her taraf kayakçı kaynıyordu. Çıkış yürüyüşüne başlanılan otelin önüne ulaşılınca otobüs beklediği yerden telefonla çağırıldı. Bu arada toplu fotoğraf çekimi yapıldı.

15-1.jpg

Herkeste sevinçle beraber kış eğitimini sorunsuz almış olmanın verdiği bir tebessüm vardı. Otobüs de gelince çantalar bagaja yüklendi ve herkes bindikten sonra yola çıkıldı. Eğitmenler herkesi bu başarılı faaliyet için tebrik ettiler ve sporcular da eğitmenlere teşekkürlerini sundular.

16-1.jpg


17.jpg

Köfte yiyoruz...

İlk durak olan olan İnegöl’e doğru hareket edilmişti. Bursa’da Özgür ve Ahmet İstanbul’a geçeceklerini belirterek indiler. İnegöl’e ulaşıldığında köfte ziyafeti vardı. Yolda bu uygun bir lokantada duruldu ve iki kişi önceden giderek pazarlık yapıldı. Daha sonra bütün ekip restorana girildi. Herkes yediği yemeklerin doya doya tadını çıkartıyordu.

Yasemin:

“Yürüyüş rahattı ama otobüse bindiğimizde yorulmuş olduğumu hissettim. Her tarafım ağrıyordu.Yorgun olduğumdan uyuyamıyordum da ama bu vesileyle etrafı seyretme imkanı buldum. 15.00-16.00 civarında inegölde köfte yemek için durduk. Tek kelimeyle nefisti yemekler. Uzun bir aradan sonra karnım tam anlamıyla doymuştu, ayaklarımda ısınmıştı, bol bol el yıkamaya da fırsatım oldu, daha ne isteyeyim ben :smiley:.”


18.jpg

Yol boyunca sohbetle karışık eğitmenlerin önerileri devam etti. Faaliyet boyunca temizlik ve hijeyene gösterilen ekstra özene faaliyet sonrası vücudun kendini toparlama süresi olan 3-4 gün hatta 1 hafta boyunca dikkat edilmesi de önerildi.

Yaklaşık 17:30-18:00 gibi Eskişehir’e ulaşılmıştı. Öncelikle anadosk kulüp binasında sporcular indirildi ve otobüs, son durak olan rektörlük önünde kalan sporcuları da indirmek için yola devam etti. Kulüpte YK’dan Arno, ekibi karşılamıştı. Anadosk sporcuları kendilerine zimmetli malzemeleri kulüpte yapılan bir sayımla teslim ettiler. Malzemeler kontrol edilerek alındı ve tulumlarla çadırlar açılarak kurumaları için asıldı. Daha sonra bir değerlendirme toplantısı yapıldı. Toplantıda herkes söz alarak eksik yönler, iyi yönler, özeleştiriler ve tavsiyeler yapıldı. Özellikle zaman yönetimi, işlerin ortaklaşa paylaşımı ve faaliyet sonrası eksik yapılan temizlik konularında eğitmenler önemli yorumlarda ve önerilerde bulundular. Saat 20:30 gibi sporcular evlerine dağılıyordu. Herkes yarıyıl tatili için evlerine gidecekti...
 

---- FAALİYET RAPORU SONU ----



14 Şubat 2007, Genel Değerlendirme Toplantısı ve Fotoğraf Gösterimi

Şubat tatili dönüşündeki kayıt haftasında yapılan Bahar döneminin ilk toplantısı, Çarşamba günü 18:00’de yapıldı. Toplantıda Anadosk ve Esdit eğitmenleri ve faaliyete katılmış olan sporcuların yanısıra başka katılımcılar da vardı. Yukarıda yapılan faaliyette çekilmiş olan resim ve videoların gösterisi yapıldı ve faaliyetin özeleştirisi yapıldı. Herkesin fikir ve yorumları alındı.



Üzerinde özellikle durulan bazı konular şöyleydi:


- Ekipteki herkesin; kondisyon, hava tahmini, yön bulma, çığ bilgisi, teknik malzeme bilgisi, vb gibi konularda kendilerini geliştirerek daha sonraki faaliyetlere hazır bulunmaları istendi.

- Kararlaştırılan saatlere ve zamanlara riayet edilmesi çok önemliydi

- Kar eritme yontemi: kar eritirken bir miktar suyla birlikte eritilirse tencere dibi yanmayacaktır.

- Makarna yapımı konusunda sıkıntılar (su azlığı, makarna yapımının bilinmemesi!)

- Tulumların tepkisi: Kaz tüyü tulumların ıslanınca ısı yalıtımı özelliklerinin azaldığı gözlenmişti.

- Tulumun içine atılan sıcak su dolu kabın oldukça iyi konfor sağladığı da belirtildi.

- Giysi yedeklerinin gerekliliği de bizzat herkes tarafından farkedilmişti.

- Yarım lt boş pet şişe, çok işe yaramıştı !!!

- Faaliyet sonrası önlemler

- Hijyen konusunda titizlik onemli. Mehmet Abinin bu konudaki bir önerisi: mutfak malzemelerinin zeminle temasının kesilmesi için 80x50cm aluminyum folyo çok faydalı olacaktır.







TEŞEKKÜR



Gösterdikleri özveri ve çabalardan dolayı bütün eğitmenlerimize:

(Sedat Telçeken, Mehmet Öcal, İsmail Çetin, Hüseyin Dönmezoğlu, Arkın Apak, Erdem Souksu)



Yardımları için ES-DİT’e ve tecrübeli arkadaşlarımıza,



Faaliyet boyunca gösterdikleri performans için bütün sporculara,



Gps verileri, grafikler ve haritalar için Mehmet Öcal’a,



Kişisel faaliyet raporları için (Yasemin Schongarth, Yeliz Çınar, Bahadır Çakar, A. Vega İlbay, Rıza Şimşek, Ahmet S. Gökmen, Burak Akyol, Kamil Özkasap, Özge Ortan) arkadaşlarımıza,



Fotoğraf paylaşımları için (Mehmet Öcal, Sedat Telçeken, Metin Sağlam, Ahmet S. Gökmen) arkadaşlarımıza,



Ekibi kazasız bir şekilde taşıdıkları için otobüs şöförlerimize,



Ve sağladığı maddi ve kulüp desteği için Anadolu Üniversitemize



Teşekkür ederiz.



Yazan: ŞÜKRÜ GÖRGÜLÜ​
 

Ohh Sonunda Ekleme İşi Bitti.
Faaliyet Raporunu Yazan Kulübümüz Web İşleri Sorumlusu Araş. Görv. Şükrü GÖRGÜLÜ' ye Teşekkür Ederim
 

Erthem, yeni kaydoldum. Buraya da aktarmissin raporu :smiley: Sagolasin.
yaw linki verseydin bu kadar ugrasmazdin ama burada da bir kopya olmasi iyi olmus:

http://www.anadosk.anadolu.edu.tr/rapor/uludagkistemel2007.htm

Gorusmek uzere
 



Aman Tanrımmmmmmmm .

Erdemmmm Çok çok SAĞOLLLLLLL.

Günlerce okuyacak malzeme var burada , daha tam okuyamadan hemen mesaj yazayım dedim.

Resimleri çekenlerin GPS verilerini kaydedenlerin raporları hazırlayanların da ellerine sağlık.

Çok Çok Teşekkürler.
Kapsamlı Bilgi dediğin bu olmalı ve de diğer Dostlar ile paylaşmalı.

Sevgilerle,

ÖZ Murat ,

İzmir
 

Eyvallah Murat Abi

Asıl teşekkürü Bize Boylesıne Detaylı Raporu Hazırlayan
Sitemizen yenı uyesı '' gorgulus'' Şükrü Görgülü arkadaşım Hakedıyor
 

Murat Bey'in dediği gibi günlerce okuyacak malzeme var... Ben iki bölümde okudum ama daha yarısı duruyor :smiley: Erdem hocam sağolun bu güzel ve faydalı bilgileri bizlere ulaştırdığınız için...Emeğinize ve Yüreğinize sağlık...
 

Alıntı : 1)Arazi: Eğim ne kadar fazlaysa, tehlike o kadar büyüktür. Yüzde 30'luk bir eğim çığ oluşumu için yeterlidir. Gölgede kalar sırtlarda çığ tehlikesi (güneş görenlere nazaran) fazladır. (BAKI)

---> 60 derecelik eğimden sonra Çığ Tehlikesi azalır. Çünkü bu dereceden sonra yağan karın yüzeyde tutunması zorlaşacağını düşünüyorum.
Çığ ile ilgili bir çok kaynakta Çığ Oluşumunun 25-60 derecelik eğimlerde görüldüğü yazıyor.
Daha fazla bilgisi ve yaşanmış tecrübesi olan arkadaşların yorumlarını ve görüşlerini bekliyoruz.
Hadi güzel eller klavyeye arkadaşlar.

Öz Murat ,

İzmir
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
104,843
Mesajlar
1,531,455
Kayıtlı Üye Sayımız
166,944
Kaydolan Son Üyemiz
Bir öğretmen

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.


Geri
Üst