eralpserper
Kamp I
Niyetimiz aslında Yedigöller. Ama Abant'a uğramadan da olmuyor.Abant eski bir dost gibi. hani uğramasak haberi olacak da gönül koyacak gibi geliyor insana. Daha önceki Yedigöller Gezilerimiz de hep Ekim ayına rast gelmişti.Rast gelmişti demeyelim, sonbaharın renk cümbüşünü kaynağında görebilmek için taammüden hep Ekim ayını seçmiştik. Cuma akşamı geç vakitte İstanbul'dan yola çıkış. İstanbul trafiğinden üç saatte çıkınca pil çabuk tükeniyor.Direnmeye gerek yok, uyku bastırmadan Berceste'de konaklama. Soğuk bir sabahın sıcak bir çorba ile geçiştirilmesinden sonra Abant'a merhaba.
Abant hep kar ve kış fotoğraflarıyla kazınmıştır belleğimize. Hani şu şimdilerde pek rastlanmayan altı yapraklı duvar takvimlerindeki Sami Güner fotoğraflarıyla. Ama sonbahar da çok güzel Abant'ta. Göldeki yansımalar ,nilüfer çiçekleri, piknikçiler, atlar ve atçılar, sucuk ekmek gibi Abant klasikleri yine sizi mutlu etmeye hazır. Kar altında göremediğimiz çiğdem türü mor çiçekler de Abant'ın bonusu oldu bu sonbaharda.
Güzeldi...çok güzeldi
Abant hep kar ve kış fotoğraflarıyla kazınmıştır belleğimize. Hani şu şimdilerde pek rastlanmayan altı yapraklı duvar takvimlerindeki Sami Güner fotoğraflarıyla. Ama sonbahar da çok güzel Abant'ta. Göldeki yansımalar ,nilüfer çiçekleri, piknikçiler, atlar ve atçılar, sucuk ekmek gibi Abant klasikleri yine sizi mutlu etmeye hazır. Kar altında göremediğimiz çiğdem türü mor çiçekler de Abant'ın bonusu oldu bu sonbaharda.
Güzeldi...çok güzeldi