Antakya, Urfa, Mardin, Diyarbakır, Adıyama, Gaziantep; GAP Gezisi (24-31 Ekim 2010)

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan ddilek Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 146
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 25,884
Ynt: Antakya, Urfa, Mardin, Diyarbakır, Adıyama, Gaziantep; GAP Gezisi (24-31 Ekim 2010)

Rızvaniye (Rıdvaniye ) Camii Osmanlı döneminde Rakka valisi Rıdvan Ahmet Paşa tarafında medresesi ile birlikte 1736 da yaptırılmışşdaha sonra restore edilmiş.
[attachment=1]

[attachment=2]

[attachment=3]

[attachment=4]

[attachment=5]









 

Etiketler
Ynt: Antakya, Urfa, Mardin, Diyarbakır, Adıyama, Gaziantep; GAP Gezisi (24-31 Ekim 2010)

[attachment=1]

[attachment=2]

[attachment=3]

[attachment=4]

[attachment=5]









 

Ynt: Antakya, Urfa, Mardin, Diyarbakır, Adıyama, Gaziantep; GAP Gezisi (24-31 Ekim 2010)

Balıklı Göl’ün hikayesi gelince onu da atlamadan anlatalım.
Dönemin Babil hükümdarı -hükümdarlara Nemrut deniliyor- rüyasında çok parlak bir yıldız görür. Rüyadan çok etkilenen Nemrut, rüyasını yardımcılarına yorumlatır. Yardımcıları, o yıl dünyaya gelecek bir erkek çocuğunun Nemrut’un hükümdarlığını elinden alacağını söyler.
Bunun üzerine Nemrut, o yıl doğan bütün erkek çocuklarının öldürülmesi talimatını verir. Hz. İbrahim’in babası Nemrut’un bu talimatından haberdar olduğundan karısını doğum yapması için surların dışında bir mağaraya götürür.
Annesi Hz. İbrahim’i mağarada bırakarak surlara döner, geri geldiğinde dişi bir ceylanı oğlunu emzirirken bulur. Hz. İbrahim 10 yaşında baba evine getirilir.
Daha sonra putları korumakla görevlendirilir ancak Hz. İbrahim putlara karşı mücadele başlatır. Bunun üzerine Nemrut, Hz. İbrahim için ölüm talimatı verir. Hz. İbrahim bugünkü kalenin bulunduğu tepeden mancınıkla ateşe atılır. Ateş suya, odunlar balığa dönüşür.

[attachment=5]

[attachment=1]

[attachment=2]

[attachment=3]

[attachment=4]









 

Ynt: Antakya, Urfa, Mardin, Diyarbakır, Adıyama, Gaziantep; GAP Gezisi (24-31 Ekim 2010)

Balıklı gölün yanındaki Ayn Zeliha gölü

[attachment=1]

[attachment=2]

[attachment=3]

Hz. İbrahim’in doğduğu veyaşadığı mağara.Mağaranın içindeki suyun birçok hastalığı iyileştirdiğine inanılıyor.

[attachment=4]

[attachment=5]









 

Ynt: Antakya, Urfa, Mardin, Diyarbakır, Adıyama, Gaziantep; GAP Gezisi (24-31 Ekim 2010)

Urfa’nın Gümrükhan Çarşısı mutlaka görülmesi gereken yerlerden. Yöresel kıyafetin ayrılmaz parçası puşi,çeyizlik vb bu çarşıdan ucuza alabilirsiniz.Çarşıda ipekli dokuma kumaşlar da bulmak mümkün. Çok güzel pul biber ve isotu da unutmayalım.

[attachment=1]

[attachment=2]

Gümrükhanda yaptığımız alışverişlerden sonra akşamki sıra gecesi için hazırlanmaya otele gittik.Sıra gecesindeki eğlenceye doyamadığımızı söylemeden geçemicem.Mutlaka ve mutlaka gidin diyorum.Çiğ köfte yapımının arkasından davulcuyla karşılıklı oyunları,yöresel oyunlar,türküler herşey çok güzeldi.Biz de kurtlarımızı döktük tabii.Mehmet Bey ve ekibi o kadar sıcak ve samimi bir şekilde ağırladılar ki teşekkürler diyorum...
Ve bu güzel geceden kareler...

[attachment=3]

[attachment=4]

[attachment=5]









 



Ynt: Antakya, Urfa, Mardin, Diyarbakır, Adıyama, Gaziantep; GAP Gezisi (24-31 Ekim 2010)

Of Offff 2. kez afiyet olsun ;D ;D ;D
 


Ynt: Antakya, Urfa, Mardin, Diyarbakır, Adıyama, Gaziantep; GAP Gezisi (24-31 Ekim 2010)

Eğlence tam gaz

[attachment=1]

[attachment=2]

[attachment=3]

[attachment=4]

[attachment=5]









 

Ynt: Antakya, Urfa, Mardin, Diyarbakır, Adıyama, Gaziantep; GAP Gezisi (24-31 Ekim 2010)

Ve kına gecesi ,kınalar yakılıyor...

[attachment=3]

[attachment=2]

[attachment=1]





 

Ynt: Antakya, Urfa, Mardin, Diyarbakır, Adıyama, Gaziantep; GAP Gezisi (24-31 Ekim 2010)

Sıra gecesinin yorgunluğuyla sabah kahvaltısının ardından Harrana doğru yol gözüktü.
Harran, çok önemli bir durak. Projeyle Harran Ovası tarihteki o çok verimli günlerine döndürülmeye çalışılıyor. Ova’nın 1995 yılında Fırat’ın suyuyla buluşmasıyla bölgeye zenginlik geldi.
İbni Sina’dan Farabi’ye birçok önemli ismin öğrenim gördüğü dünyanın ilk üniversitesi de Harran’da kurulmuş. Moğollar döneminde yıkılan üniversiteden geriye kalanlar...

[attachment=1]

[attachment=2]

[attachment=3]

[attachment=4]







 



Ynt: Antakya, Urfa, Mardin, Diyarbakır, Adıyama, Gaziantep; GAP Gezisi (24-31 Ekim 2010)

Harran’ın simgesi ise hiç kuşku yok ki konik kubbeli evler. Halk arasında “kümbet evler” denen bu yapılar; gül yağı, yumurta akı, saman ve pişmiş topraktan yapılıyor. Kümbet evlerde halen yaşayanlar var.

[attachment=1]

[attachment=2]

[attachment=3]

[attachment=4]

[attachment=5]









 

Ynt: Antakya, Urfa, Mardin, Diyarbakır, Adıyama, Gaziantep; GAP Gezisi (24-31 Ekim 2010)

Halil Ağa oraları yaşatmaya çalışan aydın bir Harranlı.Onun evine gittiğinizde yöresel kıyafetleri de giydiriyorlar .

[attachment=1]

[attachment=2]



 

Ynt: Antakya, Urfa, Mardin, Diyarbakır, Adıyama, Gaziantep; GAP Gezisi (24-31 Ekim 2010)

Harranı da gezdikten sonraki durağımız Mardin ve Midyat. Yola devaaamm!!!
 

Ynt: Antakya, Urfa, Mardin, Diyarbakır, Adıyama, Gaziantep; GAP Gezisi (24-31 Ekim 2010)

Valla süper keyif almışsınız çok belli
 

Ynt: Antakya, Urfa, Mardin, Diyarbakır, Adıyama, Gaziantep; GAP Gezisi (24-31 Ekim 2010)

Mardin Tarihi M.Ö. 4500 yıllarına dayanan kentte Hititler, Medler, Persler, Romalılar, Araplar, Türkmenler, Artuklular ve daha nice medeniyet yaşamış.

Mardin eski adıyla Erdoba, geleneksel Mardin evleri, dar sokakları ile adeta bir açık hava müzesi durumunda. Mardin, Venedik’ten sonra mimari dokusu bozulmamış ikinci şehir konumunda bulunuyor. Kent, Mardin Kalesi, tarihi evleri, kiliseleri, camileri ve medreseleri ile turizm açısından bir cazibe merkezi.


Mardin, Hıristiyanlar ile Müslümanların son derece hoşgörü içinde kaynaştığı bir kent olması bakımından da örnek gösteriliyor. Bu nedenle Mardin, inanç turizm açısından önemli bir yere sahip.

Tarihte Hıristiyanlığın yasak olduğu dönemlerde, ibadetler için mağaralar kullanılmış. Şu anda ise bölgede çok sayıda kilise ve manastır bulunuyor. Bunun en önemli örneği de Mardin’in 3 kilometre doğusunda bulunan Deyrulzafaran Manastırı. Deyrulzafaran tarihte bir dönem dünya Süryanilerinin patriklik merkezi olmuş. Deyrulzafaran Manastırı mimarisiyle bölgedeki diğer manastırlara örnek teşkil ediyor.

Deyrulzafaran’dan sonra mimari açıdan ikinci önemli manastır ise Mardin’in Midyat ilçesinde bulunan Deyrul Umar. Morgabriel Manastırı adıyla da bilinen Deyrul Umar M.S. 493’te kurulmuş.

Mardin telkari sanatı ile de ün yapmış. Mardin merkezi ve Midyat’ta telkari sanatının örneklerini bulmak mümkün.
 



Ynt: Antakya, Urfa, Mardin, Diyarbakır, Adıyama, Gaziantep; GAP Gezisi (24-31 Ekim 2010)

dalyan' Alıntı:
Valla süper keyif almışsınız çok belli
Seneler sonra ilk kez gittim.Tekrar daha sindirerek gitmek istiyorum.İlk kez gidilen yerler hele böyle çok farklı bir dokuysa flu kalıyor,tekrarlamak lazım.Bi de mardin civarını çok hızlı geçmek zorunda kaldık.Bazı yerleri göremedim,kısmet bakalım...