Ynt: Antakya, Urfa, Mardin, Diyarbakır, Adıyama, Gaziantep; GAP Gezisi (24-31 Ekim 2010)
Mardin Tarihi M.Ö. 4500 yıllarına dayanan kentte Hititler, Medler, Persler, Romalılar, Araplar, Türkmenler, Artuklular ve daha nice medeniyet yaşamış.
Mardin eski adıyla Erdoba, geleneksel Mardin evleri, dar sokakları ile adeta bir açık hava müzesi durumunda. Mardin, Venedik’ten sonra mimari dokusu bozulmamış ikinci şehir konumunda bulunuyor. Kent, Mardin Kalesi, tarihi evleri, kiliseleri, camileri ve medreseleri ile turizm açısından bir cazibe merkezi.
Mardin, Hıristiyanlar ile Müslümanların son derece hoşgörü içinde kaynaştığı bir kent olması bakımından da örnek gösteriliyor. Bu nedenle Mardin, inanç turizm açısından önemli bir yere sahip.
Tarihte Hıristiyanlığın yasak olduğu dönemlerde, ibadetler için mağaralar kullanılmış. Şu anda ise bölgede çok sayıda kilise ve manastır bulunuyor. Bunun en önemli örneği de Mardin’in 3 kilometre doğusunda bulunan Deyrulzafaran Manastırı. Deyrulzafaran tarihte bir dönem dünya Süryanilerinin patriklik merkezi olmuş. Deyrulzafaran Manastırı mimarisiyle bölgedeki diğer manastırlara örnek teşkil ediyor.
Deyrulzafaran’dan sonra mimari açıdan ikinci önemli manastır ise Mardin’in Midyat ilçesinde bulunan Deyrul Umar. Morgabriel Manastırı adıyla da bilinen Deyrul Umar M.S. 493’te kurulmuş.
Mardin telkari sanatı ile de ün yapmış. Mardin merkezi ve Midyat’ta telkari sanatının örneklerini bulmak mümkün.