ozgsglm
Ana Kamp
- Mesajlar
- 60
- Tepkime Puanı
- 30
Tam olarak ne zamandı hatırlamıyorum. Özge indirimli uçak bileti bulduğunu söyledi. Mardin'e. Tarih çok uzaktı. Uzak tarihler için plan yapmak pek hoşuma gitmediği için duraksadığımı hatırlıyorum sonra da böyle zamanlar için verdiğim cevabı "Sen bilirsin."
Doğu bana hep bir derinlik hissi vermiştir. Sanki insanlık ile ilgili her şey ve her şeyin cevabı basitçe bu topraklarda yatıyormuş gibi. Doğu deyince akla ilk gelen şeyden tutun da akla hiç gelmeyen şeyler buradadır. Mardin bütün bunların orta yerde durduğu bir şehir.
İstanbul Esenler... Gecenin bir vakti. Tek seçenek taksi. E5 kapalı dedi. Ben uyku sersemi. Özge bir şeyler söyledi. Beni taksicinin yanından çekti. Fazla para istiyor otogarın dışına gidelim dedi. Dedim eyi. Biz yolu almış giderken başka bir taksici geldi. Siz kaça gitmek istiyorsunuz dedi. Biz de söyledik daha önceden öğrendiğimiz ücreti. Diyarbakırlıymış taksici. Mardin'e gittiğimiz için bize teşekkür etti...
Sabah erken saatte Mardin'e indik. Daha önceden irtibat kurduğumuz kiralık araç sahibi arkadaş gelip bizi hava alanından aldı. Mardin'de gerekli işlemleri yaptıktan sonra arabayı aldık ve Mor Gabriel Manastırı'na doğru gaza bastık. Önce en uzak noktaya gidip dönüşü gezerek yapacaktık.
Yolculuk boyunca etrafa baktım. Özge yan tarafta uyurken geçtiğimiz yerleri acaba haberlerde duymuş muyumdur diye düşünüyordum. Mardin kırsalında diye başlayan haberler. Bir şeyin korkusu ile onu yaşamak arasındaki farkı düşündüm. Siirt'te çalıştığım zamanlarda daha önceden olan olayları anlattıklarında nasıl aynı yerde olduğuma inanamıyorsam şimdi de öyle hissediyordum. Sanki hiç bir tehlike yoktu ama anlatılan ve yaşanılan her şey de buralarda olmuştu işte. Bütün bunlar Özge yanımda olduğu için daha yoğun bir hal alıyordu. Karmaşıktı. Yol bildiğin yol. Toprak bildiğin toprak. Birileri çıkıp başka şeyler yapıyorlar ve her şey değişiyor.
Manastıra vardığımızda bir grup turistle aynı anda giriş yaptığımızı fark ettik. Kalabalık bir gruptu biz de onların rehberlerini dinleyebiliriz diye düşünmüştük. Gerçekten de öyle oldu ancak dinlediğimiz turun rehberi değil manastırın rehberiymiş. Farklı bir anlatım tarzı ve aksanı olan rehberi dinlemek güzeldi. Bilmediğimiz bir sürü şey öğrendik. Aslında şunu diyebilirim, ben hiç bir şey bilmiyordum.
Süryaniler, manastır, oradaki insanlar... Bu konularla ilgili öğrendiklerimi yazmama gerek yok isteyen kolayca benim yazacaklarımdan çok daha fazlasını öğrenebilir. Benim gördüğüm şey ise Doğu'nun gizemlerinin ve derinliğinin sanılandan çok daha fazla olduğuydu.
Manastırdan Midyat'a doğru tekrar yola çıktık. Gelirken gördüğümüz bir müze tabelası vardı. Dedik ki neden bakmıyoruz. Önce internetten biraz araştırdık ama bulamadık. Geriye sadece girip bakmak kaldı. Tabelanın olduğu köy yoluna girdik.
Yola girer girmez gördüğümüz ilk aracı durdurduk. Kamyonet, içinde iki kişi var. Müze dedik. Biz o köyü bilmiyoruz başka yerden geliyoruz dediler. Ama yolda iki kişi var öğretmenle hemşire herhalde, onlara sorun dediler. Teşekkür edip devam ettik gerçekten de yolda iki kişi yürüyordu. Yanlarına vardığımızda durduk. Kadın, köyde yürüyüş yapmak için iddialı bir kıyafet giymişti. Yani instagramda spor yaparken çekilen ve popüler olan paylaşımlardaki görünümden bir eksiği yoktu. Yanındaki adamda sarışın renkli gözlü ve benzer kıyafetlerleydi. Ben bu duruma şaşırmış olsam da önyargım için kendimi suçlar vaziyette müzeyi sordum. Bana "kırmançi" gibi bir şeyler söylediler. Ben de kırmançi zane? diye cevap verdim. Sonra no! no! dediler. Kendi aralarında ingilizce konuştular. Özge de ben de tutulduk kaldık. Sadece şaşırıyor bir türlü ne konuşacağımızı çözemiyorduk. Yani Türkçe konuştuk Kürtçe'den bahsettiler sonra İngilizce konuştular. Sonra dedik bari İngilizce parçalayalım ama neden yani? Bu insanlar kim ki biz Mardin kırsalında İngilizce konuşuyoruz... Meğer yurt dışından gelmişler, Süryani'lermiş ve yürüyüş yapıyorlarmış. Müzeyi bilmiyorlarmış ama köyde bize yardımcı olabileceklerini söylediler. Sonunda durumu anlamıştık ama şaşkınlığımız ve kafamızdaki sorular bitmemişti. Yine de vedalaştık ve köye doğru devam ettik. Köyün dışarıdan görünümü etkileyiciydi. Taştan yapılmış evler bizi kendilerine doğru çekti.
Doğu bana hep bir derinlik hissi vermiştir. Sanki insanlık ile ilgili her şey ve her şeyin cevabı basitçe bu topraklarda yatıyormuş gibi. Doğu deyince akla ilk gelen şeyden tutun da akla hiç gelmeyen şeyler buradadır. Mardin bütün bunların orta yerde durduğu bir şehir.
İstanbul Esenler... Gecenin bir vakti. Tek seçenek taksi. E5 kapalı dedi. Ben uyku sersemi. Özge bir şeyler söyledi. Beni taksicinin yanından çekti. Fazla para istiyor otogarın dışına gidelim dedi. Dedim eyi. Biz yolu almış giderken başka bir taksici geldi. Siz kaça gitmek istiyorsunuz dedi. Biz de söyledik daha önceden öğrendiğimiz ücreti. Diyarbakırlıymış taksici. Mardin'e gittiğimiz için bize teşekkür etti...
Sabah erken saatte Mardin'e indik. Daha önceden irtibat kurduğumuz kiralık araç sahibi arkadaş gelip bizi hava alanından aldı. Mardin'de gerekli işlemleri yaptıktan sonra arabayı aldık ve Mor Gabriel Manastırı'na doğru gaza bastık. Önce en uzak noktaya gidip dönüşü gezerek yapacaktık.
Yolculuk boyunca etrafa baktım. Özge yan tarafta uyurken geçtiğimiz yerleri acaba haberlerde duymuş muyumdur diye düşünüyordum. Mardin kırsalında diye başlayan haberler. Bir şeyin korkusu ile onu yaşamak arasındaki farkı düşündüm. Siirt'te çalıştığım zamanlarda daha önceden olan olayları anlattıklarında nasıl aynı yerde olduğuma inanamıyorsam şimdi de öyle hissediyordum. Sanki hiç bir tehlike yoktu ama anlatılan ve yaşanılan her şey de buralarda olmuştu işte. Bütün bunlar Özge yanımda olduğu için daha yoğun bir hal alıyordu. Karmaşıktı. Yol bildiğin yol. Toprak bildiğin toprak. Birileri çıkıp başka şeyler yapıyorlar ve her şey değişiyor.
Manastıra vardığımızda bir grup turistle aynı anda giriş yaptığımızı fark ettik. Kalabalık bir gruptu biz de onların rehberlerini dinleyebiliriz diye düşünmüştük. Gerçekten de öyle oldu ancak dinlediğimiz turun rehberi değil manastırın rehberiymiş. Farklı bir anlatım tarzı ve aksanı olan rehberi dinlemek güzeldi. Bilmediğimiz bir sürü şey öğrendik. Aslında şunu diyebilirim, ben hiç bir şey bilmiyordum.
Süryaniler, manastır, oradaki insanlar... Bu konularla ilgili öğrendiklerimi yazmama gerek yok isteyen kolayca benim yazacaklarımdan çok daha fazlasını öğrenebilir. Benim gördüğüm şey ise Doğu'nun gizemlerinin ve derinliğinin sanılandan çok daha fazla olduğuydu.
Manastırdan Midyat'a doğru tekrar yola çıktık. Gelirken gördüğümüz bir müze tabelası vardı. Dedik ki neden bakmıyoruz. Önce internetten biraz araştırdık ama bulamadık. Geriye sadece girip bakmak kaldı. Tabelanın olduğu köy yoluna girdik.
Yola girer girmez gördüğümüz ilk aracı durdurduk. Kamyonet, içinde iki kişi var. Müze dedik. Biz o köyü bilmiyoruz başka yerden geliyoruz dediler. Ama yolda iki kişi var öğretmenle hemşire herhalde, onlara sorun dediler. Teşekkür edip devam ettik gerçekten de yolda iki kişi yürüyordu. Yanlarına vardığımızda durduk. Kadın, köyde yürüyüş yapmak için iddialı bir kıyafet giymişti. Yani instagramda spor yaparken çekilen ve popüler olan paylaşımlardaki görünümden bir eksiği yoktu. Yanındaki adamda sarışın renkli gözlü ve benzer kıyafetlerleydi. Ben bu duruma şaşırmış olsam da önyargım için kendimi suçlar vaziyette müzeyi sordum. Bana "kırmançi" gibi bir şeyler söylediler. Ben de kırmançi zane? diye cevap verdim. Sonra no! no! dediler. Kendi aralarında ingilizce konuştular. Özge de ben de tutulduk kaldık. Sadece şaşırıyor bir türlü ne konuşacağımızı çözemiyorduk. Yani Türkçe konuştuk Kürtçe'den bahsettiler sonra İngilizce konuştular. Sonra dedik bari İngilizce parçalayalım ama neden yani? Bu insanlar kim ki biz Mardin kırsalında İngilizce konuşuyoruz... Meğer yurt dışından gelmişler, Süryani'lermiş ve yürüyüş yapıyorlarmış. Müzeyi bilmiyorlarmış ama köyde bize yardımcı olabileceklerini söylediler. Sonunda durumu anlamıştık ama şaşkınlığımız ve kafamızdaki sorular bitmemişti. Yine de vedalaştık ve köye doğru devam ettik. Köyün dışarıdan görünümü etkileyiciydi. Taştan yapılmış evler bizi kendilerine doğru çekti.