camouflage
Tulpar
Madem ülkeleri tamamlamaya çalışıyoruz Macaristan dan devam edelim 
Ulusalararası litaritürde Hungary olarak geçmelerine rağmen gençler Hun olduklarını düşünmüyor.
Tarih kitaplarında atalarının ortaasyadan geldiği aynı bizdeki şekiller gibi şekiller mevcut olmasına rağmen bunu kabul etmiyorlar ısrar etmeyin. Yaşı biraz geçkin olanlarla görüştüğünüzde ortaasyada birlikte yaşadığımızı ama ayrı kavimler olduğumuzu yola beraber çıkıldığını ama bizlerin güzel olan alanı alıp onlara kötü yerleri bıraktığımız idaasındalar ve onlara göre 150 yılık istilayı unutmayacaklarını söylüyorlar. Tüm bunlara rağmen merkezde olmasada çevre iller ve köylerde tam bir Türk hayranlığı mevcut.
Yunis İMRE (Yunus EMRE), Attila (Atilla), Mevlana gibi şahsiyetlerin aslında kendilerinden olduklarında ısrarlılar.
Tabii bunlar benim görüştüğüm kişilerin fikti geneli bağlamaz.
Dilimizle bir çok benzer kelime var mesela ''Cebimde üç küçük elma var'' bu cümlenin tamamı aynı. Anneye Ana, şapkaya şapka diyorlar.
Hafta sonları şehir yöneticileri ve halkın görüşme yaptığı cityhall. Bu adeti Osmanlıdan almışlar zamanın yöneticileri bunu yaparmış.
Anlatıldığına göre, gelir seviyesi düşük halkın konakladığı sosyal konutlar.
Gelir seviyesi yüksek halkın evleri.
Hansel ve Gratel masalını anımsatan sanat müzesi binası.
Kapıdaki kitabesinde Osmanlı İmparatorluğu tarafından yaptırıldığı yazan kilise.
Şehir içi otobüs durağı.
Kilisede günah çıkartma alanı.
Kendilerine göre Osmanlı İmparatorluğu işgalinde, yönetimdeki kral ve tün ailesinin kesildiğini idaa ettikleri kilise.
Ve kilisenin yanındaki donmuş Tuna Nehri.
Nehir şehri ikiye bölüyor. Bir taraf Buda, diğeri Paşte. Son Osmanlı Buda valisinin mezarı. Üzerindeki yazıyı ben çok sevdim paylaşmak istadim.
Ulusalararası litaritürde Hungary olarak geçmelerine rağmen gençler Hun olduklarını düşünmüyor.
Tarih kitaplarında atalarının ortaasyadan geldiği aynı bizdeki şekiller gibi şekiller mevcut olmasına rağmen bunu kabul etmiyorlar ısrar etmeyin. Yaşı biraz geçkin olanlarla görüştüğünüzde ortaasyada birlikte yaşadığımızı ama ayrı kavimler olduğumuzu yola beraber çıkıldığını ama bizlerin güzel olan alanı alıp onlara kötü yerleri bıraktığımız idaasındalar ve onlara göre 150 yılık istilayı unutmayacaklarını söylüyorlar. Tüm bunlara rağmen merkezde olmasada çevre iller ve köylerde tam bir Türk hayranlığı mevcut.
Yunis İMRE (Yunus EMRE), Attila (Atilla), Mevlana gibi şahsiyetlerin aslında kendilerinden olduklarında ısrarlılar.
Tabii bunlar benim görüştüğüm kişilerin fikti geneli bağlamaz.
Dilimizle bir çok benzer kelime var mesela ''Cebimde üç küçük elma var'' bu cümlenin tamamı aynı. Anneye Ana, şapkaya şapka diyorlar.
Hafta sonları şehir yöneticileri ve halkın görüşme yaptığı cityhall. Bu adeti Osmanlıdan almışlar zamanın yöneticileri bunu yaparmış.
Anlatıldığına göre, gelir seviyesi düşük halkın konakladığı sosyal konutlar.
Gelir seviyesi yüksek halkın evleri.
Hansel ve Gratel masalını anımsatan sanat müzesi binası.
Kapıdaki kitabesinde Osmanlı İmparatorluğu tarafından yaptırıldığı yazan kilise.
Şehir içi otobüs durağı.
Kilisede günah çıkartma alanı.
Kendilerine göre Osmanlı İmparatorluğu işgalinde, yönetimdeki kral ve tün ailesinin kesildiğini idaa ettikleri kilise.
Ve kilisenin yanındaki donmuş Tuna Nehri.
Nehir şehri ikiye bölüyor. Bir taraf Buda, diğeri Paşte. Son Osmanlı Buda valisinin mezarı. Üzerindeki yazıyı ben çok sevdim paylaşmak istadim.

