Iğdır'dan iki kez geçtim, Ağrı Dağı'nın iki halini görmek nasip oldu, bulutlu havada ve açık havada günbatımında. Yukarıdaki fotoğrafı çektiğim yerde kamp yapacaktım, ertesi gün de çobanların tarif ettiği yerden araçla çıkılabilen daha yüksek rakımlı yolu bulacaktım, galiba askeriyenin de kullandığı standart yaya tırmanış rotasının ana kampına yaklaşan bir yol varmış, siz daha iyi bilirsiniz, sonradan karar değiştirip, ertesi sabah İran gümrüğüne erken girebilmek için Doğubeyazıt'a devam ettim. Dağı buradan seyredebilmek de güzeldi. Iğdır'ın merkezine gittim, pantolonum yolculuklara dayanamayıp yırtılmıştı, yenisini aldım. Tekrar oralara uzanırsam misafir olmak isterim. Bu yolculukta çok dağlık bölgeden geçtiğimden, bende yüksek rakıma çıkma hevesi peydahlandı, Hakkariye giderken arabayı 2644 metrelik Tendürek Geçidi'nin üzerindeki tepelere vurup 3000 metreyi göreyim derken askeri bölgeye girmişim tam techizatlı gözcü kuleleriyle burun buruna geldim, başım belaya girecekti neredeyse, 2700 küsurdan dönmek zorunda kaldım.
Gezenbilir forumunda gerçekten yardımsever, misafirperver ve bilgili insanlar var: Artvin merkezde dolaşırken üzerinde Gezenbilir stickeri bulunan had safhada yakışıklı, modifiyeli bir siyah Suzuki Jimny'e rastladım. Sağına soluna hayran hayran bakarken sahibi Suat geldi, tanıştık sohbet ettik. Kendisine Gürcistan ile ilgili bilgi sorduğumda "Orayı iyi bilen bir büyüğümüz var, seni ona götüreyim." dedi. Arabasıyla yayla yoluna gittik. Ekrem Bey ile buluştuk ve aklımdaki tüm soruların cevabını aldım. Artvin'e yolunuz düşerse bilin ki yalnız kalmazsınız.