Kapıdan kapıya 4270 KM. toplam 42 saatlik dört feribot yolculuğu ve 14 gün süren Yunanistan-İtalya gezimiz tek kelimeyle harikaydı. 7 Eylül saat 13:00 de Bigadiç’ten start alan gezimiz, 23 Eylül saat 18:00 sularında yine Bigadiç’te son buldu.
1.Gün:
Bigadiç’te biraz zor olan vedalaşma faslının ardından, keyifli bir sürüşle saat 17:00 gibi Ayvalığa vardık. Gemimiz Jale Tur Midilli feribotu saat 18:00’de kalkacaktı. Hemen biletlerimizi aldık ve gümrüğe geçtik.(motor+sürücü 70 euro) Ayvalığa çok güzel bir gümrük binası yapılmış. Yaklaşık yarım saat süren bir beklemenin ardından gemideyiz. Heyecanlar doruk noktasında tabi. Ben hadi biraz kaşarlıyım da kardeşim Mustafa’nın ilk yurtdışı seyehati olacak. Bu yüzden o ayrı bir heyecanlı. Gün batımı ve deniz manzaralı yaklaşık iki saat süren bir yolculukla saat 20:00 sularında Midillideyiz. Şahsen ben yanaşırken manzara olarak Ayvalık’tan bir farkını göremedim. Tamamen aynı kültürün insanlarıyız, bir tek konuştuğumuz dil farklı. Gemiden inince pasaport ve gümrük kontrolüne girdik. Pasaport neyse de gümrük kontrolü biraz stresli oldu. Musti’nin motorun ön camındaki Osmanlı Sancağı’nı gören polisler kendi aralarında bir şeyler konuştu ve ardından K-9 uyuşturucu köpeğini getirdiler. Benim motora hiç bakmadılar ama Musti’nin motorun çevresinde üç tur döndüler. Bir şey çıkmadı tabi, devam edip gittik. Kontrolden sonra hemen biletlerimizi almaya gittik. Pire feribotu saat 22:00 kalkıyordu. Hellenlik Seaways’den biletlerimizi aldık ve artık rahat bir Midilli turu yapabilirdik.(motor+sürücü 85 euro) Midilli’de acayip bir motorsiklet kullanımı var. Neredeyse kelle başına bir motor düşüyor. İlerleyen günlerde bunun sadece Midilli’ye has bir durum değil, tüm Yunanistan ve İtalya’nın da böyle olduğunu görüyoruz. Adamlarda gerçekten motor kullanma kültürü yerleşmiş. Kullanma kültürü diyorum, çünkü kılık-kıyafet ve kurallara gelince şehir içlerinde hiç biri yok.
Biraz Midilli’yi turladıktan sonra bir cafeye oturduk. Ortam ve manzara süperdi…Gemi saatimiz gelmişti ve biz o güzel ortamı bırakmak zorundaydık. Motorları yerleştirdikten sonra kendimize güzel bir köşe bulduk ve hemen yayıldık. Kamara değil de deck bilet alırsanız geminin her yeri sizin. Nereyi beğenirseniz oraya yerleşebiliyorsunuz. Acemilik ya dış güverteye konuşlandık önce. Gece yarısına doğru bir de baktık ki güverte sırılsıklam ve uyku tulumları ıslanmış. Apar topar iç güverteye taşınmaca ve uykuya kaldığımız yerden devam.
Ayrılmaya en çok zorlandığım an…
İsmail abim bizi uğurlarkene
Ayvalık Jale Turun önünde biletlerimizi alıyoruz
Gümrüğü geçtik ve feribota binmeyi bekliyoruz
Veee gemideyiz, Ayvalık’tan manzaralar
Midilli’den manzaralar
Gümrük kontrolünden sonra Musti orucunu açarkene
Hani o Midilli’de güzel ortam vardı ya…
Pire feribotuna binişimiz ve yatak odamıza yerleşmemiz
2.Gün:
Sabah saat 08:00 gibi Pire limanına varıyoruz. Gemiden çıkıp ilk hedefimiz olan Atina Akropolis’e varıyoruz. Gezmeye başlamadan önce BMW Cafe’de bir güzel kahvaltı yapıyoruz, ve başlıyoruz gezmeye. Öğleye kadar geziyoruz Akropolisi ve ardından Atina turu. İstanbul’dan bir farkı yok Atina’nın. Trafik ve gürültü berbat. Yunan meclisini ve meşhur askerlerini de görüp basıyoruz otobana. Akşam üstü Yunanlı motorcu arkadaşlarım Michalis ve Dimitris’in yaşadığı Aspra Spitia’ya varmayı düşünüyoruz. Ancak evdeki hesap çarşıya uymuyor. Musti’nin motor su koyuveriyor. Debriyaj bitti. Arka merkezdeki bilya dağılmış ve pistona da zarar vermiş. Gerçi 50 km. yolumuz kalmıştı. Arkadaşı arıyorum, bize kendi gittiği servisi tarif ediyor kendisi de yola çıkıp, hemen hemen aynı anda servise varıyoruz.
Suzuki bayisi ve aynı zaman da servisi olan Yannis kardeş başlıyor motoru sökmeye. Arka teker, amortisör, eksoz ne varsa sökülüyor. Parçaya ulaşıyoruz ve tamirinin mümkün olmadığını, yenisinin takılması gerektiğini öğreniyoruz. Bir de usta demez mi varsa sadece Atina’da vardır, yoksa Almanya’dan istenecek diye.. Musti’nin surat düşüyor. Dakika bir gol bir. Daha ilk günden gezi bitecek mi acaba diye düşünüyor. Saat de geç olduğu için Atina’da açık bir yer yok ve soramıyoruz parçayı. Mecbur motor serviste kalacak ve yarını bekleyeceğiz. Eşyaları arkadaşın arabasına atıp doğruca eve gidiyoruz. Gün batımında bir deniz keyfi yapıyoruz. Güzel bir yemek ardından uyku. Ama sanırsam Musti uyuyamadı düşünürken sabahı etti.
Sabahın ilk ışıkları ve Pire limanından manzaralar
Akropolis öncesi kahvaltı ettiğimiz BMW Cafe.
Ve Akropolis-Atina Manzaraları
Yunan meclisinin önünden manzaralar
İşte Musti’nin debriyajının bittiği yer ve motorun sökülmesi
1.Gün:
Bigadiç’te biraz zor olan vedalaşma faslının ardından, keyifli bir sürüşle saat 17:00 gibi Ayvalığa vardık. Gemimiz Jale Tur Midilli feribotu saat 18:00’de kalkacaktı. Hemen biletlerimizi aldık ve gümrüğe geçtik.(motor+sürücü 70 euro) Ayvalığa çok güzel bir gümrük binası yapılmış. Yaklaşık yarım saat süren bir beklemenin ardından gemideyiz. Heyecanlar doruk noktasında tabi. Ben hadi biraz kaşarlıyım da kardeşim Mustafa’nın ilk yurtdışı seyehati olacak. Bu yüzden o ayrı bir heyecanlı. Gün batımı ve deniz manzaralı yaklaşık iki saat süren bir yolculukla saat 20:00 sularında Midillideyiz. Şahsen ben yanaşırken manzara olarak Ayvalık’tan bir farkını göremedim. Tamamen aynı kültürün insanlarıyız, bir tek konuştuğumuz dil farklı. Gemiden inince pasaport ve gümrük kontrolüne girdik. Pasaport neyse de gümrük kontrolü biraz stresli oldu. Musti’nin motorun ön camındaki Osmanlı Sancağı’nı gören polisler kendi aralarında bir şeyler konuştu ve ardından K-9 uyuşturucu köpeğini getirdiler. Benim motora hiç bakmadılar ama Musti’nin motorun çevresinde üç tur döndüler. Bir şey çıkmadı tabi, devam edip gittik. Kontrolden sonra hemen biletlerimizi almaya gittik. Pire feribotu saat 22:00 kalkıyordu. Hellenlik Seaways’den biletlerimizi aldık ve artık rahat bir Midilli turu yapabilirdik.(motor+sürücü 85 euro) Midilli’de acayip bir motorsiklet kullanımı var. Neredeyse kelle başına bir motor düşüyor. İlerleyen günlerde bunun sadece Midilli’ye has bir durum değil, tüm Yunanistan ve İtalya’nın da böyle olduğunu görüyoruz. Adamlarda gerçekten motor kullanma kültürü yerleşmiş. Kullanma kültürü diyorum, çünkü kılık-kıyafet ve kurallara gelince şehir içlerinde hiç biri yok.
Biraz Midilli’yi turladıktan sonra bir cafeye oturduk. Ortam ve manzara süperdi…Gemi saatimiz gelmişti ve biz o güzel ortamı bırakmak zorundaydık. Motorları yerleştirdikten sonra kendimize güzel bir köşe bulduk ve hemen yayıldık. Kamara değil de deck bilet alırsanız geminin her yeri sizin. Nereyi beğenirseniz oraya yerleşebiliyorsunuz. Acemilik ya dış güverteye konuşlandık önce. Gece yarısına doğru bir de baktık ki güverte sırılsıklam ve uyku tulumları ıslanmış. Apar topar iç güverteye taşınmaca ve uykuya kaldığımız yerden devam.
Ayrılmaya en çok zorlandığım an…
İsmail abim bizi uğurlarkene
Ayvalık Jale Turun önünde biletlerimizi alıyoruz
Gümrüğü geçtik ve feribota binmeyi bekliyoruz
Veee gemideyiz, Ayvalık’tan manzaralar
Midilli’den manzaralar
Gümrük kontrolünden sonra Musti orucunu açarkene
Hani o Midilli’de güzel ortam vardı ya…
Pire feribotuna binişimiz ve yatak odamıza yerleşmemiz
2.Gün:
Sabah saat 08:00 gibi Pire limanına varıyoruz. Gemiden çıkıp ilk hedefimiz olan Atina Akropolis’e varıyoruz. Gezmeye başlamadan önce BMW Cafe’de bir güzel kahvaltı yapıyoruz, ve başlıyoruz gezmeye. Öğleye kadar geziyoruz Akropolisi ve ardından Atina turu. İstanbul’dan bir farkı yok Atina’nın. Trafik ve gürültü berbat. Yunan meclisini ve meşhur askerlerini de görüp basıyoruz otobana. Akşam üstü Yunanlı motorcu arkadaşlarım Michalis ve Dimitris’in yaşadığı Aspra Spitia’ya varmayı düşünüyoruz. Ancak evdeki hesap çarşıya uymuyor. Musti’nin motor su koyuveriyor. Debriyaj bitti. Arka merkezdeki bilya dağılmış ve pistona da zarar vermiş. Gerçi 50 km. yolumuz kalmıştı. Arkadaşı arıyorum, bize kendi gittiği servisi tarif ediyor kendisi de yola çıkıp, hemen hemen aynı anda servise varıyoruz.
Suzuki bayisi ve aynı zaman da servisi olan Yannis kardeş başlıyor motoru sökmeye. Arka teker, amortisör, eksoz ne varsa sökülüyor. Parçaya ulaşıyoruz ve tamirinin mümkün olmadığını, yenisinin takılması gerektiğini öğreniyoruz. Bir de usta demez mi varsa sadece Atina’da vardır, yoksa Almanya’dan istenecek diye.. Musti’nin surat düşüyor. Dakika bir gol bir. Daha ilk günden gezi bitecek mi acaba diye düşünüyor. Saat de geç olduğu için Atina’da açık bir yer yok ve soramıyoruz parçayı. Mecbur motor serviste kalacak ve yarını bekleyeceğiz. Eşyaları arkadaşın arabasına atıp doğruca eve gidiyoruz. Gün batımında bir deniz keyfi yapıyoruz. Güzel bir yemek ardından uyku. Ama sanırsam Musti uyuyamadı düşünürken sabahı etti.
Sabahın ilk ışıkları ve Pire limanından manzaralar
Akropolis öncesi kahvaltı ettiğimiz BMW Cafe.
Ve Akropolis-Atina Manzaraları
Yunan meclisinin önünden manzaralar
İşte Musti’nin debriyajının bittiği yer ve motorun sökülmesi