Boydan Boya Karadeniz 2009

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan the venturer Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 73
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 32,527
Ynt: Boydan Boya Karadeniz 2009

Benzin ışığım yanıyor ve etraf çok sakin. Ekilebilecek yer yok, dolayısıyla nüfus da az. Benzinci bulmak mesele. En yakın yerleşim Doğanyurt. Orada benzinci var diyor GPS ama yaklaşık 40 km uzakta. Yedek yeter mi bilmiyorum??? sürekli iniş ve çıkış. Virajlar da yakıtı artırıyor.
Yapacak birşey yok. Yola devam.Doğanyurt'a varıyorum.


Benzinci demeye bin şahit gerek. Korka korka 10 liralık alıyorum. Yerel taşımacılık yapan minibüslerin de mecburen buradan yakıt alması beni biraz rahatlatıyor.
Yolum Sinop' a doğru. Yolda depoyu dolduracağım. Sizlere tavsiyem, eğer yakan bir motosikletiniz var ise, muhakkak yanınızda yedek yakıt taşıyın.
Doğanyurt ve Kurucaşile'den itibaren yol biraz düzeliyor.

Ama hala böyle. Yine de fazla viraj yok ve insan etrafına daha çok bakabiliyor.


Ne kadar yük almışım Ama hepsi de lazım oldu.

Yolda aniden buna rastladım Bir fren yaptım hemen plaja saptım.

Ortalama 20-30 lt mazot yakan bu eski Mercedes bir harika.

Mümkün olduğunca elektronikten uzak bir araç.

Fransız karı koca bir de küçük erkek çocuk. İngilizce konuştuk bayağı. Karavanı gezdim. Fransa'dan yola çıkmışlar ve daha önce de Afrika çöllerini keşfetmişler. Eğitimci, okul müdürü. Uzun bir tatili var benim gibi. Ne kadar şanslıyız
Harika ahşap işçilikleri sizi aniden durduruyor. Durup uzun uzun bakıyor insan.

Yollar zaman zaman daralıyor

Bazen de böyle denize sıfır.

Bir yağmur da Sinop'a yaklaşırken...

Yollar güzelleşiyor ve gaza basıyorum. Resim filan çektiğim yok. Hız yapmayı özlemişim.
Diogenes'in memleketine varış.

Sinop'a yaklaşık 10 km kala solda deniz tarafında ''Martı Plaj Kamping'' diye sarı tabela var. Oradan yolu geçenlere ve kalmak isteyenlere duyurulur.
Internet hizmeti,yemek-kahvaltı,şahane bir kumsal...Ne ararsanız var. Turistik bir yer.
Birkaç tane Alman,İngiliz ve İtalyan karavan bile var.
Bir de....

3 yıldır dünyayı gezen Alman karı koca ile tanışıyorum. Beraber yemek ve motosikletler üzerine konuşuyoruz. Lastik siparilerini İstanbul'a veriyoruz. Ve onların güzergahı üzerindeki kamp ve konaklama alanlarını haritaları üzerinde işaretliyorum. Çadırlarımız ve motorlarımız yanyana. Onlarınki R1100GS, biri 95, diğeri 96 model. 200.000 km’ye yaklaşmıştı km saatleri.
 

Etiketler
Ynt: Boydan Boya Karadeniz 2009

Akşamüstü motorun topcase ini bile söktüm ve Sinop'u dolaşmaya çıktım.

Sanırm bu kadar bilgi yeterli kale hakkında. Resimlerde sıra...




Kale gayet iyi durumda. İyi muhafaza edilmiş.






Biraz da şehirden görüntüler


Şehitlerimize atfen yapılmış bir Osmanlı Çeşmesi

Sinop'ta bir de bunlar çok meşhur.
Yapmak büyük sabır gerektirir bence...


Bizi de unutmamışlar...

Akşam kamp alanına dönüş ve yemekten sonra yattım. Sabah erken kalıp, denize girdim. Kahvaltı ve turist motorcularla çay muhabbetinden sonra birbirimize irtibat bilgilerini veriyoruz. Sınırda buluşma sözüyle ayrılıyorum. Eşyalarımı toplayıp yola devam ediyorum.
İstikamet Samsun. Yol güzelleşti ve gaza basıyorum. Samsun'u beğenmedim ya da uzun zaman şehirden kalabalıktan ayrı kaldığım için, hemen çıkıp kaçmak istedim ve öyle de yaptım. Yolda benzin ve yemek molasından başka durmadım hiç.
Sinop-Samsun arası


Burası bana meşhur Soğanlı Geçidi'ni hatırlattı, sadece biraz daha yeşil.

Çok güzel bir mısır ambarı

Hem gidiyorum hem de gördüğüm ilginç şeyleri çekiyorum.
Burası da Ordu. Ne kadar yol aldım!!! Duble yolu görünce şehir merkezlerinden kaça kaça nerelere geldim.

Gezi amacım, yayla, orman ve yeşil doğa olduğu için; yola devam dedim duble yollarda. Ordulular, Giresunlular ve diğer sahil şeridimizin güzel şehirlerinin güzel insanları sakın kızmasın. Çektiğim her şeyi burada paylaşıyorum.
Kamp atacak yer yoktu. binaların arasına da kamp atılmazdı ya! Terme-Ünye-Fatsa-Ordu diye diye, Bolaman'a geldim. Duyuru:Burada yol ikiye ayrılır,biri sahilden soldan denizden devam eder, diğeri sağdan ücretsiz otobandır. Sahili tercih ettim. Hava karardı. Eynesil,Yalıköy diye tırmanmaya başladım. Kamp yeri yok. Etrafta çeşme yok. Köylerde nerede kalınır ki? Aşağısı uçurum ve deniz, öteki taraf dağlık... Arada bir tek yol. Çok viraj. Denizcilik ve Kabotaj Bayramı'na denk geldik. Etraf kalabalık. Taze siyasetçilerden biri de köylüleri ziyarete gelmiş. Ortalık ana-baba günü. Donanmamızdan bir gemi de ziyarete açık. Erken geçseydim, kaçırılmaz bir fırsattı.
 

Ynt: Boydan Boya Karadeniz 2009

Derken; Yason Kilise tabelası'na denk geldim. Yanında da çay bahesi-restaurant türü bir yer. Hemen sapıp, bahçesinde konaklayayım dedim. Adam ''olmazzzz'' dedi. Birşey denilemez tabiki ama takdir sizin. Kimsenin etini yemek istemem. Bir müddet sonra, birkaç km, ''Saklıbahçe'' diye bir yerleşim yeri. Hemen şansımı tekrar deniyorum. ''Elbette'' diyor iki kardeş. Çok güzel bir bahçeleri var. Işıklandırılan yere kampı atıp, koyu bir muhabbete başlıyoruz. Internet var. TV var, gazete var. Güzel bir restaurant ve çay bahçesi. Yolu geçenler kesinlikle uğrasın ve selamımı söylesin. Daha dün sizlere yazarken, MSN'de görüştük. Sel dolayısıyla iki vefat varmış köylerinde.


Bu da sabah çektiğim...


Çadırın kapısından bu manzara...Çadır kurmaya değer değil mi?

Sabah Kolbastı ile beni uyandırdılar

Burnun ucunda Yason Kilisesi'ni görebilirsiniz...

Şanlı Bayrağımız ne kadar da yakışmış!!!

Söylemeyi unuttum. Çok vahşi bir köpekleri var. Dobermen ve Rotweiler kırması. Akşam bağlıyorlar. Gece açıyorlar. O gece kamp var diye çok geç salmışlar. Hayvanın motor ve çadırın yanında bağırmasını çadırın içinde duyup, hemen zıpladım. Ama motordan korktu sanırım, bir müddet sonra çekip gitti. Ertesi sabah erken kalkmıştım. Hatta en erken ben. Etrafı fotoğraflamak için ve el-yüz yıkamaya giderken, çimde uyuduğunu gördüm. Terlikleri çıkarmak istedim, uyanır dedim kendi kendime. İyisi mi yanına gidip korkmadığımı belli edeyim. Hayvan beni görünce zıpladı ve bacağıma burnunu dayayıp, dişlerini bana gösterdi. Tamam! tamam! diye diye sakinleştirdim. İşime devam ettim. Sesime uyandılar ve şaşırdılar. Ne de olsa endurocuyuz. Doğada ne hayvanlarla karşılaşıyoruz
Herşey bir yana, bu iki kardeş sabah harika bir kahvaltı ve dualarla beni yolcu ettiler. Bunları hiç unutamam. Hiçbir ücret de taleb etmeden. Bunları sizlerle paylaşmak istedim. Yurdumuz insanları, harika insanlar. herkese teşekkür ederim.
Dün katettiğim yol...

Herşeyi toparlayıp, akşam önünden geçtiğim kiliseyi görmek istiyorum.
Yason Burnu ve Kilisesi




Bu resime bayılıyorum.

Ve Kilise...



Harika bir yapı. Gerçekten çok güzel!





Kilisenin sahili...
 

Ynt: Boydan Boya Karadeniz 2009

Yason Kilisesini görüp yola devam ediyorum. Denizde çok büyük balık çiftlikleri var.

Yalnız bu ilçeye gelmeden önce Yoroz Tepesi ve Kurul Kayalıkları var. Eğer vaktiniz var ve buralarda konaklamak isterseniz; dağ tarafına yönelip dediğim yerleri görebilirsiniz. Ben gitmedim çünkü çok yukarıdaydı ve her tabela peşinden gitmemem gerektiğini çok önceden öğrenmiştim. Dersimi almıştım. Lokal gezilerde görülmesi gereken yerler kesinlikle.
Ordu il sınırından çıkıp Giresun il sınırındaki Piraziz ilçesi beni karşılıyor.


Daha sonra Bulancak ilçesi geliyor. Giresun'u çok beğendim. Buradan itibaren yavaş yavaş hava değişiyor. Giresun'da iki tane meşhur yayla var. Bunlar Bektaş ve Kümbet. Arzu edenler burayı da görebilir.

Giresundayım...

Giresun Adası

Tirebolu...


Görele'de mola verip, bir tanıdığımı görmek için telefon ediyorum. Ve dağ tarafına yöneliyorum. Aşağısı 30 derece civarı fakat tırmanmaya başladıkça hava kapıyor ve sıcaklık düşüyor.
Yoldan...


Yeşilin ve suyun sonu yok. Her taraf tek kelimeyle muhteşem.


Yaklaşık 20 km kadar yukarı çıkınca, bitki örtüsü değişiyor.
Karşısı meşhur Sis Dağları'nın bittiği yerler veya başladığı yerler. Doğu. Arkam Şebinkarahisar, Bayburt tarafı. Rakım 1200 civarı. GPS'im yanımda yoktu. Eve bırakmıştım motoru.
Tanıdığın amcasının eski evi. Tarihi bir ev. Ama harabe.


Bu kadar silah sesini ilk defa duyuyorum. Herkes atıyor. Tüfek,tabanca...
Hava çok güzeldi o gün. Hafif de bir yağmur serpiştiriyordu.
Bahçelerini gezdik.


Çay ve fındık içiçe...Kestane ağaçları gökyüzünü kapatıyor...

Bu araçlar arazide çok yaygın. Bu köydeki kadar engebeyi Ayder'de Huser'de görmedim. O yaylalar şehir olmuş çıkmış. Ama buralar daha sakin ve bâkir.

4-5 saatimi burada harcıyorum ama değiyor doğrusu. Tabiat, yemek ve sonrası çay...
Daha ne olsun. Elini öpüp vedalaşıp; aşağı iniyorum.


DEVAMI GELECEK...
 

Ynt: Boydan Boya Karadeniz 2009

Selamlar.
Çıkmış olduğunuz bu yolculukta başarılar diliyorum. 14 temmuzda silivriden başlayıp sarp sınır kapısına kadar devam ettirdiğim yolculuğu yeniden yaşıyorum sayenizde. Tekerleriniz yere hep düz bassın. Hayırlı yolculuklar.
 



Ynt: Boydan Boya Karadeniz 2009

çok güzel gezioluyor devamını bekliyoruz
aynı rotayı bende kullandım çok güzel bir gezi olmuştu
bende sinopta martı kampingte konakladım
ama ben tek gece konaklayıp trabzon sakaryayı yol aldım
imdiki aklım olsa günlük en fazla 250 km yaparak dahada gezerek gitmek isterdim
paylaşım için sağolun
ben trabzondayım bu taraftan geçerseniz bir çayımızı içip hoş sohbet yapmak isteriz
0544 574 40 98 abdüssamed şengör
 

Ynt: Boydan Boya Karadeniz 2009

Paylasima cok cok tskler.Karadeniz sahilleri avrupanin isvicresi.1984 de dolastim ama böyle asfalt yollar yoktu.
 

Ynt: Boydan Boya Karadeniz 2009

hocam çok güzel bir gezi olmuş. paylaşım için çok tesekkürler, ama insan Yalıköy-Perşembe arasında uzun saçlının yerinde bir cay içmeden gecer miydi...
 

Ynt: Boydan Boya Karadeniz 2009

Hepinize tekrardan merhaba. Güncellemeyeli uzun zaman oldu. Uzun zaman teknolojiden uzak kaldım. Kusura bakmayın.

Kaldığım yerden devam ediyorum.
 

Ynt: Boydan Boya Karadeniz 2009

İlginiz ve iyi dilek temennileriniz için teşekkür ediyorum.
 



Ynt: Boydan Boya Karadeniz 2009

İlgi ve alakanız için teşekkürler.
 

Ynt: Boydan Boya Karadeniz 2009

veteran ati' Alıntı:
Paylasima cok cok tskler.Karadeniz sahilleri avrupanin isvicresi.1984 de dolastim ama böyle asfalt yollar yoktu.
Şimdi de pek yok. Yol zaten dar. Heyelan ve toprak kayması sonucu çoğu yerde ya bakım çalışması var ya da yol kapatılmış ve tek şeride düşmüş kısmen. Sanırım hep öyle de kalır. Bir bakıma iyi. Doğa korunmuş olur.
 

Ynt: Boydan Boya Karadeniz 2009

aykutturhan' Alıntı:
hocam çok güzel bir gezi olmuş. paylaşım için çok tesekkürler, ama insan Yalıköy-Perşembe arasında uzun saçlının yerinde bir cay içmeden gecer miydi...
Orasını bilmiyorum. Burada tarif ederseniz, gitmeyi düşünenler uğramak ister mutlaka.
 

Ynt: Boydan Boya Karadeniz 2009

:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::EVAM::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
Çömlekçi Görele'ye bağlı. Ziyaretimi bitirip aşağı iniyorum. Sahile inip, Görele'den çıkıp, yola koyuluyorum. Trabzon tabelası da gözükmeye başlıyor yavaş yavaş. Yol çok güzel. Radar hiç yoktu. Hız da yapmadım zaten. 90-100 km hız aralığında sürüp bol bol fotoğraf çektim.
Sırasıyla Beşikdüzü, Vakfıkebir, Akçaabat'ı geçiyorum. Beşikdüzü beğendiğim yerlerden biri.
Akçaabat'ın en meşhur köftecisinde köfteyi yedikten sonra, Trabzon'a giriyorum.
Resim filan koymadım. Asfalt görmekten bıkmayın diye. Havanın kararmasına az kalmıştı. Maçka tarafına geçip bir yerlere kamp atma vakti yaklaşıyordu. Maçka çıkışı birkaç km sonra Sümela Restaurant-Kamping tabelasını görüp, içeri girdim. Coşan bir dere kenarında güzel bir yer. Gideceklere tavsiye ederim. Turistik bir tesis. Cuma sabahı kalkıp, Manastırı görmeye gidiyorum.
Kamp alanım.


Hemen çadırın kapısının önünden akan su.
 

Ynt: Boydan Boya Karadeniz 2009

Dünkü güzergâh:

Sümela yolunda pekçok dinlenme ve alabalık tesisi var. Yol boyunca çağlayan bir dere sizi Sümela'da karşılıyor.


Tipik kütük evler

Yoldan...


Daha çok varmış. Yola devam...

Bu coçan dere Sümela'ya kadar bana eşlik ediyor.

Ne kadar güzel yerler!!! bir kere gidesi geliyor insanın.

Bu 15 km'lik yol ve dere yanyana çıkıyor Sümela'ya doğru...


Suyun kaynağı burası. Müthiş bir gürültü ve güç...Yerinde görünce insan ürperiyor.
 



Ynt: Boydan Boya Karadeniz 2009

Bu resim çok hoşuma gitti.

Yükseklik bu ama biraz daha çıktım.

Manastır otoparkı tıklım tıklım, otobüsler ziyaretçi getiriyor yerli yabancı. Onların arasından geçip, manastıra çıkan patikanın başlabgıcına kadar sokabiliyorum motoru. Mısırcıdan bir mısır alarak otopark ücretini ödüyorum adeta ve onlara emanet ediyorum motorumu.
Birkaç yüz metrelik yürüyüş ama insan hep yürümek istiyor. Hertaraf yemyeşil. Gürül gürül su sesleri. Mutluluk ve tazelik hissi veren bir hava.



Kimbilir kimler geçti buralardan, yıllara meydan okuyan ve can veren kökler.

Karadeniz'e gitmemin tek nedeni Sümela ve Uzungöl'ü görmekti desem yalan olmaz. Sümelaya varınca manastır kısmının restorasyon çalışması dolayısıyla kapalı olduğunu söylediler. Yapmak gereken tek şey onu uzaktan resimlemekti.
Ana manastırın alt kısmındaki küçük çember ve odalar ziyarete açıktı.

To those who knows no word of Turkish but English:

Tüm binalara su taşıyan su kemerleri






İçeriden dışarısı böyle gözüküyor

Manzara şahane!



Sanırım mutfak olarak kullanılmış

Birbirine bağlanan dış çemberler ve avlu


Türk mimarisi de unutulmamış