Ynt: Boydan Boya Karadeniz 2009
Sümela'dan iner inmez daha ilk girişte güzel bir cami görüyorum ve cuma namazını kılıp, Maçka'daki kamp alanına varıyorum. Kampı toparlayıp, Rize'ye doğru yola çıkıyorum.
Dün katedilen yol
Bugün düne göre daha yoğun geçiyor. Siz gözünüzün önünde canlandırın.
Saat 13.30 gibi Maçka'dan hareket ve sırasıyla Yomra, Araklı,Sürmene ve Rize'ye varış. Yol çok güzel, radar yok ve ben daha hiç ceza yemedim.
Mutlu bir şekilde kurallara uyarak, etrafa bakınarak gidiyorum. Bir sıkıntı yok. Amaç menzile varmak ve bol bol fotoğraf çekmek. Geriye anılar ve fotoğraflar kalıyor ne de olsa.
Sürmene'de kısa bir mola verip, siparişi verilen meşhur çakılarından bir tane alıyorum.
Eklemeyi unutmuşum. Sümela'da bu iki ağabey kemençenin hakkını veriyordu gerçekten. Ne söylediklerini anlamasam da, çaldıkları bayağı tempolu ve hoştu. Turistler bayılmıştı. Hatta resimde çalan, orada görevli. Hakkını helâl etsin. İzinsiz koydum resmini.
Uzungöl yolundan
Uzungöl'e tırmanmak çok zevkliydi. Bol virajlı fakat yolu da güzel.
Bana tanıdık gelen sadece bu cami maalesef. Hani görmeye doyamadığımız, takvimleri ve posterleri süsleyen Uzungöl, maalesef yavaş yavaş bir beton yığını haline geliyor. Herkes pansiyon ve ev yapma telaşında. Çok yazık. Sadece göle komşu olan o şirin deresi ve camisine bakıp; hiçkimseyle konuşmadan gölün etrafında gezdim. Göl de kirlenmişti. Herhalde birkaç sene sonra Uzungöl'e bir de lunapark eklenir.
Moralim çok bozulmuştu gerçekten. Ne olur sanki insanlar gelip kamp yapsa! Elektrik olmasa. Herkes, çoluğuyla çocuğuyla göl kenarında balık tutsa!
Takvim üzerindeki o güzelim Uzungöl'e bakmaya devam arkadaşlar.
İşte görüyorsunuz durum bu.
Söylemeyi unuttum.Etrafından da devletyolunu geçiriyorlar. İnşaat tüm hızıyla devam ediyor.
Uzungöl'den ayrılış ve Ayder'e yola çıkış.
Rize'ye varış. Şehrin içinde şöyle bir gezdikten sonra büfede atıştırma ve yola devam.
Sırasıyla Çayeli, Pazar'a giriyorum. Pazar çıkışı benzincide depoyu fulledim ve meşhur Fırtına Vadisi'ne girdim. Bu da tıpkı Giresun Bektaş veya Kümbet, Maçka-Sümela veya Uzungöl gibi denizden içeri giren bir vadi.
Pazar çok sıcaktı fakat sağa daha tabeladan vadiye döner dönmez gerçekten soğuk bir rüzgar sizi karşılıyor. Adı bu yüzden Fırtına herhalde. Gezimin en kötü yağmuruna burada yakalanıyorum ve ıslaklık beni rüzgarla birlikte üşütüyor. Yol boyunca Fırtına Deresi akıyor ama dere demeye bin şahit ister. Rafting tesisi bile var.
Bir an önce Ayder'e varma telaşı. Fakat yolun bitmesini istemiyor insan. Sıcağa ve havaya güvenip, kot ile yola devam ettim. Kıyafetim uygun olsaydı, çok güzel resimler çekebilirdim.
Hoşdere ve Çamlıhemşin üzeri Ayder'e karanlık çökmek üzereyken varıyorum. Artık Kaçkar Milli Park sınırları içindeydim. Hedefe varmıştım. Geriye birkaç resim ve yaklaşık 1800-1900 km'lik sıkıcı bir geri dönüş kalmıştı.
İlk resimler
Ne kadar heybetli akan bir su. Karanlık çökünce çok hoş bir manzara çıkmış!
İlk iş kamp alanı. Kampçılar bir fırsat yapıyor. Pansiyonlar bir fırsat yapıyor. Etraf kalabalık. Pek kamp kurulacak yeri yok... Yukarı,doğaya çıkmak istemedim. Hava karardı ve sis çöktü. Hem de ne sis. Yazın ortasında kış sanki. Ayder'e girer girmez, hemen sağda yol üstünde Elif Pansiyon var. Tavsiye ederim. Hesaplı ve temiz. Sıcak suyu vardı. İhtiyaçları giderdikten sonra dinlenme.