radicale262
Kamp II
Selamlar
Yaklaşık 3 yıl önce depreşmeye başladı içimdeki Amerikan aşkı yeniden. Yeniden diyorum çünkü daha önce de Amerikan otolarım olmuştu fakat türlü nedenlerden dolayı ayrılmıştık onlarla. Çevremdeki arkadaşlarımda bir 4x4 hastalığı yayılmaya başlamıştı o yıllarda tabii bana da aynı hastalığın virüsleri bulaştı ister istemez. Benimde bir 4x4’üm olmalıydı. Ama arkadaşlarımın araçlarından çok farklı olmalıydı benim aracım. Her haliyle sahibine benzemeliydi. İri olmalıydı, ben buradayım demeliydi, parmakla gösterilmeliydi, herkes meraklı gözlerle izlemeliydi, kısacası Ordu gibi küçük bir şehirde tek olmalıydı ve Amerikan olmalıydı. Başladı araştırmalarım ve Blazer K5’te karar kıldım önceleri. Fakat ailenin kalabalık olması ve K5 in bizim ihtiyaçlarımıza cevap verememesi kaygısı ile vazgeçtim. Daha kocamanı vardı onun onu bulmalıydım. Uzun araştırmaların sonunda Ankara’da ve İstanbul’da buldum aradığımı. Ankara’daki araçla çeşitli sebeplerden dolayı anlaşamadıktan sonra İstanbul’daki araca yönlendim. Oradaki bir kaportacı arkadaşım sayesinde aracın durumu hakkında bilgiler edindikten sonra onunda olurunu alarak bir Nisan ayının son günlerinde düştüm İstanbul yollarına. İçim kıpır kıpırdı hiç görmemiştim ve ona gidiyordum. İstanbul yolları uzadıkça uzadı, uzadıkça uzadı ve nihayet bitti. Aracım Ümraniye’deydi ustam ise Kavacık’ta. Bende Kavacık’ta indim otobüsten ve ustamla buluştum. Ama bir pürüz vardı yinede. Saat çok erkendi. O saatte araba almaya gidilmezdi. Mecburen bekledik biraz daha. Saat 11’de gördüm ilk defa onu ve kendi kendime dedim bu araç senin olmalı. İşte bütün heybetiyle karşımdaydı. Tamam tam benim istediğim gibi değildi ama olmaması içinde bir engeli yoktu. Kafama yatmıştı her şey ve ben bu koca çocuğu evlat edinmeliydim. Ve o gün gerçekleştirdim evlat edinme işlemlerini.Artık benim de bir çocuğum vardı ve ismi yoktu. Ona bir isim verilmeliydi. Tarzına uygun bir ismi olmalıydı. Savaşçı ruhluydu ve siyahtı. Bende oğlumun adını Kara şövalye (BLACK KNİGHT) koydum. Bundan sonrasını artık görsellerle süsleme zamanı.Eğer buraya kadar sıkılmadıysanız bundan sonra sıkılmayacağınıza eminim.
Yaklaşık 3 yıl önce depreşmeye başladı içimdeki Amerikan aşkı yeniden. Yeniden diyorum çünkü daha önce de Amerikan otolarım olmuştu fakat türlü nedenlerden dolayı ayrılmıştık onlarla. Çevremdeki arkadaşlarımda bir 4x4 hastalığı yayılmaya başlamıştı o yıllarda tabii bana da aynı hastalığın virüsleri bulaştı ister istemez. Benimde bir 4x4’üm olmalıydı. Ama arkadaşlarımın araçlarından çok farklı olmalıydı benim aracım. Her haliyle sahibine benzemeliydi. İri olmalıydı, ben buradayım demeliydi, parmakla gösterilmeliydi, herkes meraklı gözlerle izlemeliydi, kısacası Ordu gibi küçük bir şehirde tek olmalıydı ve Amerikan olmalıydı. Başladı araştırmalarım ve Blazer K5’te karar kıldım önceleri. Fakat ailenin kalabalık olması ve K5 in bizim ihtiyaçlarımıza cevap verememesi kaygısı ile vazgeçtim. Daha kocamanı vardı onun onu bulmalıydım. Uzun araştırmaların sonunda Ankara’da ve İstanbul’da buldum aradığımı. Ankara’daki araçla çeşitli sebeplerden dolayı anlaşamadıktan sonra İstanbul’daki araca yönlendim. Oradaki bir kaportacı arkadaşım sayesinde aracın durumu hakkında bilgiler edindikten sonra onunda olurunu alarak bir Nisan ayının son günlerinde düştüm İstanbul yollarına. İçim kıpır kıpırdı hiç görmemiştim ve ona gidiyordum. İstanbul yolları uzadıkça uzadı, uzadıkça uzadı ve nihayet bitti. Aracım Ümraniye’deydi ustam ise Kavacık’ta. Bende Kavacık’ta indim otobüsten ve ustamla buluştum. Ama bir pürüz vardı yinede. Saat çok erkendi. O saatte araba almaya gidilmezdi. Mecburen bekledik biraz daha. Saat 11’de gördüm ilk defa onu ve kendi kendime dedim bu araç senin olmalı. İşte bütün heybetiyle karşımdaydı. Tamam tam benim istediğim gibi değildi ama olmaması içinde bir engeli yoktu. Kafama yatmıştı her şey ve ben bu koca çocuğu evlat edinmeliydim. Ve o gün gerçekleştirdim evlat edinme işlemlerini.Artık benim de bir çocuğum vardı ve ismi yoktu. Ona bir isim verilmeliydi. Tarzına uygun bir ismi olmalıydı. Savaşçı ruhluydu ve siyahtı. Bende oğlumun adını Kara şövalye (BLACK KNİGHT) koydum. Bundan sonrasını artık görsellerle süsleme zamanı.Eğer buraya kadar sıkılmadıysanız bundan sonra sıkılmayacağınıza eminim.