Karadeniz Kaçkarlar Moto-Trekking Turu

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan Shadowjedi Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 11
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 14,653

Shadowjedi

Kamp I
Mesajlar
117
Tepkime Puanı
3
Yer
İstanbul
Karadeniz Kaçkarlar Moto-Trekking Turu

Selamlar, aslında Ağustosun 22‘sinde yola çıktığım bu geziyi yazmakda biraz geciktim ama bazen tembelliğim tutuyor ve yazmak zor geliyor. Yazı biraz uzun oldu ama bu tarz bir gezi yapacaklara yardımcı olmasını amaçladığım için biraz detaylı yazdım. Hem motosiklet hemde trekking severler için detaylar içeriyor. Oraları daha önceden gezen, tırmanan, yürüyen arkadaşlar yazdıklarımı muhtemlen iyi biliyordur ama belki onlarda ilgilerini çekecek noktalar bulurlar. Yazıyı hem motosiklet hemde gezi forumuna koydum. Bu sebeple belki iki ayrı şekilde yazmam gerekiyordu ama yukarıda da belirttiğim gibi üşendim, birde yazmak hakikaten çok zaman alıyor.
İlk defa 2009’da beş motor ve iki arabadan oluşan çoluklu çocuklu bir arkadaş grubu ile Karadeniz turu yaptıydım. Sinop’dan Sarp Kapısına, Artvin ve Borçka’ya kadar eşimle beraber 3500 km yol yaptım. Oraları gördükden sonra kafamı taşlara vurasım geldiydi “bunca sene buralara niye gelmedim” diye. Aslında bir sebebim vardı; çok uzun senelerdir yamaçparaşütü yapıyorum ve son üç, dört seneye kadar her yaz ortalama 40-50.000 km yol yapıp Türkiyenin birçok yerine gidip uçuşlar yaptık. Havacılık grubumuzda başka outdoor sporları yapan arkadaşlar var ve birçoğu Kaçkarlar başta olmak üzere Doğu Karadenizi hep anlatıp tırmanış ve trekking tarzı bir faaliyet planlamamızı isterlerdi ama ben o bölgede yoğun ormanlık yapının ve sisin uçuşa izin vermemesi yüzünden gitmeyi greksiz görürdüm. 2009‘daki gezide Doğu Karadenize resmen aşık oldum, ormanı, suyu, sisiyle tanımlanamaz bir mistik havası var bence. Bunca senede on binlerce kilometre yol yaptım ama Karadeniz ayrı biryer benim için.
İlk gezimin ardından kendi kendime söz verdim ve Allah ömür ve imkan verirse her sene en az 10 günümü burada geçireceğim dedim ama ertesi sene ailevi ve iş hayatımdaki çeşitli sebepler yüzünden gidemedim. 2011’de ise bebeğimiz doğduğu için tabiiki pas geçtim ve nihayet bu sene imkan bulabildim. Benim bu arzumu bilen arkadaşlarım benimle gelmek için plan yapmaya başladılar, motor grubundan tanıdığım arkadaşlar önce bizde geliyoruz, bize göre plan yap dediler. Havacı tayfadan da gidelim diyenler vardı ve tahmin edilebileceği gibi yolculuk tarihi yaklaşınca tek kaldım :smiley: Bu durumu zaten tahmin ettiğim için hiç sorun etmedim ve yolculuk hazırlıklarıma başladım.
Planım motorla Rize Ayder’in üstündeki Yukarı Kavrun yaylasına varmak, orada internetten tanıdığım bir arkadaşla buluşup Kaçkar Kavrun zirvesine çıkmak, sonrasında ise motorla çevre yaylaları gezmek şeklindeydi.
Yola çıkış tarihi olarak bayramın ertesi gününü seçmiştim. Bayramda ziyaret edilecek aile eşrafı ve yollarda terör esmesi bu kararımda etken oldu. Ağustosun 22’sinde Honda NC 700 D Integra motorumu hazırlayıp sabah erkenden yola koyuldum. Yol çok uzun olduğu için yola çıktığımın ilk gecesi Samsun’da telsiz camiasından bir abimizde konaklayacaktım.






Trafik yüzünden bayram sonrası çıktım ama bildiğiniz gibi bizim memlekette her an herşey olabilir ve nitekim olduda. Sevgili Kocaeli Valimiz bayram trafiğini rahatlatmak amacı ile TEM’i sadecede İstanbul yönüne akacak şekilde biz çıkış yapanlara kapatmıştı. E5’in az şeritli bol kamyonlu sıkışık trafiğinde ilk yol belamı buldum. Tırları sollamak için çıktığımda yol aniden yokuş aşşağı bir viraja döndü ve bende viraja girişimi ayarlayamadığımdan hızımı biraz düşürdüm. Düşürdüm dediğim gene 90’la falan gidiyorum arkama birtane araç yanaştı. Aslında arkama dememeliyim, resmen kıçıma yapıştı. Nasıl sellektör yapıyor korna çalıyor anlatamam. Sağ şeritteki tırların hızı en fazla 40 ve dipdibeler, girecek yer yok, mecburen gidiyorum. Dikiz aynasından baktığımda aşırı makyajlı, yüzünün yarısı kaplayan güneş gözlüklü başörtülü genç bir kadın gördüm, tabii bana sürekli sövüyor. Neyse sabır çekip daha yolun başında demoralize olmamak için kendimi teskin edip fırsatını bulduğumda sağa kaçtım ve kadın beni geçerken sövüp saymaya, el haketlerine devam edince ufaktan çırdırma noktasına gelmeye başladım. Gazı açıp kadının dibine girip bende söylenmeye başladım. Sıkışık trafik yüzünden kadın önde ben arkada bayağı bir yol aldık, ben sakinlemiş ve normal sürüyordum ama kadın artık saçmalamaya başlayıp arabayı sağa sola kırıp biryerlerden kaçmaya çalışıyordu ve iki kez birilerine çarpmasına ramark kalmıştı. Sanırım benden korkuyordu ve başkasının başınada bela olmasın diye bir şekilde bir aradan sıyrılıp geçip gittim ve başka belaya rastlamamak için dua ettim.
Sapancada TEM’e tekrar girip Gerede çıkışında otabandan çıkıp devam ettim. Heryerde radar olduğundan çok hızlı gitmiyordum ama hop Kavak’da polis çevirdi. Evrak tesliminden sonra 103 km ile radara girdiğimi söylediler, benim GPS’de hız sınırı 110 km gözüküyordu ama polisin dediği, sınır 80, izin verdikleri ise 90km imiş, üstüne ceza yazıyorlarmış. Şikayet etmeden imzamı atıp ceza makbuzumu aldım ve tekrar yola koyuldum, şimdi daha dikkat ediyordum.
En nihayetinde akşam üzeri telsizci ağbimizin evine varıyorum. Kendisi aynı zamanda motorcudur. Benim motoru kapalı garajına onunkinin yanına çektik. Kilometre sayacına baktığımda 741 km yaptığımı gördüm.






Biraz dinlenip birşeyler yedikden sonra zincir bakımımı yaptım ve çok geç kalmadan yattım. Ertesi sabah mükellef bir kahvaltının ardından birazda gecikerek yola koyuldum.









Yolda sürekli radar var ve dikkatli bir şekilde gidiyorum. Çarşamba civarında yolda durmuş ve etrafa bakan bir motorcu görüyorum, yanından hızla geçerken bir arkadaşıma benzetiyorum ve tam duracakken aklıma geliyor o eşiyle beraber Yunanistan’da.
Orduya vardığımda mola verip birşeyler yiyorum ve terar yola çıkarken ışıkta o gördüğüm motorcu ile karşılaşıyorum, “Batum’amı” diye soruyor, o tarihde festival vardı, “yok hayır Kaçkarlar’a” diyorum, ışık yanıyor ve yola çıkıyoruz. Hİçbir şey konuşmadan işaret etmeden sanki bir anda anlaşmış gibi iki kişilik konvoy yapıyoruz ve beraber yol alıyoruz.



Ordu'dan bir kare


Motorculuğun bu tarafını seviyorum, yolda tanımadığınız birisi ile beraber birşeyler paylaşıyorsunuz, konuşmaya, plan yapmaya gerek yok, biranda şekilleniyor herşey. Bazen ben önde, bazen o önde, birbirimize gözkulak olarak devam ediyoruz. Benzin işareti yapınca bir istasyona giriyoruz ve orada tanışıyoruz. Biraz muhabbetten sonra gözü benim motora ve aldığım benzin miktarına takılarak “bu litreyle kaç km geldin” diye sorunca verdiğim cevap karşısında şaşkına dönüyor. E hak vermemek mümkün değil çünkü 10 litre ile 330 km yol gelmişim, ben bile inanamıyordum. Integranın hakkını vermek lazım inanılmaz tasarruflu bir makina. Motorlar hakkında biraz daha konuştukdan sonra tekrardan yola koyuluyoruz.






Yolda başka motorlarla karşılaşıp selamlaşıyoruz, hemen hepsi Batum yolcusu. Çamlıhemşin-Ayder sapağına gelince vedalaşıp ayrılıyoruz. Biraz yol aldıkdan sonra Fırtına Vadisi’nin doğasına girmeye başlıyorum ve içim içime sığmaz oluyor. Durup bakacak ve fotoğraf çekecek vakit kalmadı çünkü radar korkusuna yavaş yol aldığımızdan bayağı geç saate kalmıştım ve hedefim Ayderin ilerisindeki Yukarı Kavrun yaylasına varmakdı. Buralarda hava erken karardığından, yoluda karanlıkda alamayacağımdan acele etmem gerekiyordu.









Şu dumanlı ormanlar dağlar yokmu beni kendimden alıyor, sanki masallarda anlatılan, filmlerde gösterilmeye çalışılan başka bir mistik dünyanın içine çekiyor ama filmlerin hiçbiri burdaki gerçeği ile boy ölçüşemez.









Çamlıhemşinden geçerken trafik!!! ile karşılaşıyorum, motor olmanın avantajı ile zorda olsa bir şekilde sıyrılıp biraz daha yol aldıkdan sonra Aydere varıyorum ama biri şaka yapıyor sanki. Kendimi İstiklal Caddesi yada Ortaköy’deymiş gibi hissediyorum, bu nasıl bir kalabalık böyle, anlatmaya çalışsam bile anlaşılması çok zor.






Ayderin girişinden üst çıkışına varmam 20 dakikayı buluyor, sinir içinde geç kalmanın telaşı, batan güneş ve sisin etkisiylede etrafa çöken karanlığın telaşı ile Y. Kavrun yoluna vuruyorum.
Yol hakkında bayağı kötü sözler duymuştum, kullandığım motor pek bu yola uygun değil. Bu nedenle yavaş ve dikkatli bir şekilde yola koyuluyorum. 10-11 km’lik bir yolu yaklaşık 1,5 saatte zor bir şekilde alıyorum. Y. Kavrunda Şahin Pansiyona yerleşiyorum. Sahibi Yalçın Şahin çok cana yakın ve yardımsever birisi. Zaten dağcı camiası tarafından çok iyi tanınıyor. Birşeyler yiyorum ama başım çatlayacak gibi ağrıyor. Motorla gelirken kaskın havalandırmalarını açık unutmuşum, N43 Air‘i bilen bilir yaz için oldukça iyidir havadardır ancak motorun ön camının bana göre biraz kısa kalması ile bu havalandırmarın şeklini resmen kafamda hissediyorum. Hafif bir ilaç alıp yatıyorum.



Ayder-Yukarı Kavrun yolunun baş kısımları


Sabah kalkıp www.kackar.org sitesinin kurucusu Yılmaz ile buluşuyoruz. Kendisine burada bir daha taktirlerimi ifade ediyorum. Kendisi Avrupa yada dünyanın başka bir yerinde bile rastlanmayacak bir iş yapıyor, Kaçkar ve çevre yaylaları içeren bütün GPS verileri ile durum bilgilerini toparlayıp derliyor. Wikilog falan hikaye, bu kadar kapsamlı ve güzel bir çalışma görmedim ben, girin bakın ihtiyacınız olan herşey orada.
Alış verişimizi yapıp Kaçkar Kavrun zirveye doğru yola koyuluyoruz. Benim niyetim klasik güney rotosı iken Yılmaz, Derebaşı mevki Kavrun Geçitinden güneye geçmeyi öneriyor. O bölgenin GPS verilerini doğrulayıp yenilemek istiyormuş, bu yol daha zorlu olduğundan açıkçası biraz çekiniyordum. Çünkü bir aylık ramazandan sonra kondüsyonumdan pek emin olamıyordum. Yinede kabul ettim ve yola koyulduk.









Yol çok iyi değil, belirli bir patika yok ve suyun çokluğu yürümeyi oldukça zorlaştırıyor. Hafif eğimde yaklaşık 6 km yürüdükten sonra Derebaşı mevkiine geldik ve dik tırmanış başlamış oldu. Bir süre sonra bende zorlanmaya başladım















Y.Kavruna doğru sis gelmeye başlıyor ve biz acele etmeye çalışıyoruz. Sonunda ilk geçite varıyoruz. Buradan devam ediyoruz ama botlarım bana işkence etmeye başlıyor. Normalde özel yapım tabanlıklar kullanıyorum, botlarıda bu tabanlıklarla deneyip almıştım ancak bu yaz başında tabanlıklarımı yenilemem gerekti ve bilgisayarlı ölçüm sonucunda yeni tabanlıkların yapısı farklılaştı. Bu yenilerle botlar biraz rahatsız olmuştu ve bu rahatsızlık dağda dayanılmaz hale gelmeye başladı. Kavrun geçidini geçtikten sonra kamp atıp geceyi orada geçirdik.





















Ertesi gün kalktığımızda ayaklarımla ilgili ciddi bir sıkıntım olduğunu farkettim. Botlar yüzünden ayaklarım çok kötü vaziyette idi, bu yetmezmiş gibi ayaklarım acıdığından dizlerime fazla yük birdirmiştim ve dizimdeki eskiden kalan yamaçparaşütü sakatlığım nüksetmişti. Bu şekilde devam etmemem en doğrusu olacaktı ve Yılmaza isterse devam etmesini tek başıma dönebiliceğimi yada o zirve yaparken onu kamp yerinde bekleyebileceğimi söyledim. Oturup bütün seçenekleri gözden geçirdik ve geri dönmeye karar verdik. Sağolsun beni yanlız bırakmadı ve geldiğimiz yoldan geri dönmeye başladık. Bu sefer biraz farklı bir yol izleyerek yolu biraz kısalttık ama yoğun çarşak yol ayaklarım bu durumdayken beni çok zorladı. Akşam üzeri Y.Kavruna vardık, Yılmaz, Altıparmak Zirvesine önceden sözleştiği bir arkadaşı ile tırmanmak üzere ayrıldı. Ben gece ve ertesi gün Y. Kavrun’da kalarak ayaklarımın biraz iyileşmesini bekledim.











Yaylada geceleri hareketli, bol bol tulum ve horon var, bunlar çok eğlenceli ancak yöre insanı biraz fazla silah seviyorlar ve buda insanı tedirgin ediyor.






Suyun üzerindeki platformada birşeyler yiyip içmek insana ayrı bir huzur veriyor. Yanlız şöyle bir durum var, ayakları suya sokup keyif yapayım dersiniz bu mümkün değil, en azından normal insanlar için çünkü su çok soğuk.


















Birgün dinlenip tedavimi yaptıktan sonra yola koyuluyorum ama motorla iniş çıkıştan malumunuz üzere çok daha zor oluyor. Yol çok bozuk ve çarşak, motoru çok yavaş kullanıyorum ve Aydere dönüş üç saat sürüyor. Yolun sonuna doğru Varederolu bir çifte rastlıyorum, hava çok sıcak olduğundan üzerlerinde hiçbir koruma yok, kask dahi. Yanyana gediğimizde Y.Kavruna gittiklerini öğreniyorum ve motorla çıkmayın, servis araçlarını kullanının diyorum. Sürücünün boyu çok uzun değil ve ardçısı var, yol onlar için hiç güvenli değil. Biraz gidip dururuz diyorlar, Galer düzününde motoru bırakıp servise binebileceklerini söylüyorum, peki deyip devam ediyorlar, umarım sözümü dinlemişlerdir.












Ayderde Kalegon otele giriş yapıyorum, üzerimdeki pantolon dahi terden sırılsıklam olmuş. Sanırım motorla Y. Kavruna yaptığım çıkış hayatta yaptığım en gereksiz ilk üç şeye girerdi. Eğer altınızda hafif kros tarzı motorlar yoksa enduronuz bile olsa anlamsız bir iş, oradan varılacak başka yol/yer yok zaten, çıkıp iner hem kendinizi hem motorunuzu yorarsınız.
Yerleştikten sonra telefon internet gibi medeniyetin nimetlerini kullanıp dört gündür ailemle kesik olan iletişimimi sağlıyorum. Ardından kaplıcalara gidiyorum ve kendime geliyorum. Ayder boşalmış ve daha sakinlemiş, nefes alınabilir hale gelmiş neyseki.









Ertesi gün motorla Zilkale ve Çat tarafına yola çıkıyorum. Çamlı Hemşinde yolu soruyorum, bir yerden sonra parke taş döşeli ama düzgün olduğunu söylüyorlar. Yol betondan, bana enteresan geliyor ama beton yola başka köy-yayla yollarında da rastlıyorum. Fırtına vadisinin Çat tarafı çok daha el değmemiş ve bakir, bu yol daha çok hoşuma gidiyor.






Sonunda Zilkaleye geliyorum, motoru park ettikten sonra dolaşmaya başlıyorum. Tam deli yeri burası. Gezmem bitip motora doğru dönerken Kavrunda gördüğüm Amerikalı çifte rastlıyorum. Genç hanım İstanbulda bir firmada çalışıyormuş, erkek arkadaşıda onu ziyarete gelip beraber tura çıkmışlar. Kavrunda bölge hakkında bilgi verip nereleri dolaşabilecekleri hakkında konuşmuştuk, beni dinlemişler :smiley:
















Muhabbet bittikten sonra Çat’a doğru yola koyuluyorum ama yol bir anda bozuluyor. Yolun düzgün olduğunu söyleyenleri hatırlayıp biraz daha gideyim diyorum ama yol iyicene daralıp bozuluyor ve ileride yokuş başlayınca motoru çevirmenin daha zor olacağını düşünüyorum, zaten önceki günden takatim kalmamış gözüm yemiyor açıkçası ve geri dönüyorum.















Buralar ne güzel derken oldukça tedirgin edici bir görüntü ile karşılaşıyorum, sanki İstanbuldaki gibi modern site yapılmış, gelecekde buraların bu şekilde sitelerle dolmamasını ümit edip Çamlıhemşin’deki benzinciye doğru devam ediyorum.






Benzincide motoru yıkayıp zinciri yağlıyorum. Bu sırada yöreden birileri ile muhabbete başlıyoruz ve döndüğüm yolun az bir bölümünün bozuk olduğunu, ilerisinde düzeldiğini söyleyince içimden kendime söyleniyorum. Ardından benzip alıp yarın için gidemediğim rotayı planlıyorum. Kalan vakitte etrafdaki dağ köylerini gezeyim diyorum ve çok güzel manzaralar eşliğinde yol alıyorum.






























Akşamüstü hava biraz bozmaya başlıyor ve bende tekrar Aydere döneyim diyorum. Akşam, ertesi gün için plan yaparken eşimle Skype’den konuşuken oğlum ekrana bakıp el sallayıp “baba gel” deyince “yerim gezisini, turunu” diye düşünüp sabah istanbula doğru yola çıktım. Hava oldukça kötüydü, o ara haberlere konu olan fırtınalardan biri altında dönüşe geçtim. Fırtınanın iyi yönü yollar bomboştu, radarlarda yoktu :smiley:






Gelişteki gibi bir gece Samsun’da konaklayıp öyle dönecektim. Samsun girişinde yolculuktaki ikinci trafik kabusumu yaşadım. Zaten telsizci ağbim uyarmıştı buranın şöförlerine dikkat et diye, Sağ şeritten nereden sapacaktım diye belli bir hızda devam ederken bir anda bir araba üstüme doğru yanyoldan çıkış yaptı. Hay ben senin diyip sıyrılırken ikinci bir araba biraz ilerisinden aynı hareketi yaptı. Yol kenarı düzgün sapaklar yok, sanayii bölgeleri ve kontrolsüz girişlerin yapıldığı yan yoldan kafalarına göre yola karışıyorlar. İkinciden daha zor ve tehlikeli bir şekilde sıyrılırken bir üçüncüsünün üstüme doğru geldiğini görünce başlarım ben böyle işe deyip gaz açıp orta şeride geçtim. Sapağı kaçırırsam kaçırayım dedim, neyse sağsağlim vardım. Evde güzelce elde yapılmış bafra pideleri ile karnımı doyuktan sonra ertesi gün yola koyuldum.

Geredeye doğru yaklaşırken yolda gözüme tanıdık gelen bir motora yaklaştım. Yok canım olamaz artık derken hakikaten doğru gördüğümü anladım. Giderken Ordu’da karşılaştığım arkadaşdı. Selamlaşıp yine beraber devam ettik. Bir benzinciye girdiğimizde “hocam senin şimdiye kadar dönmüş olman gerekmiyormu, festival biteli kaçgün oldu” diye sorduğumda cenazesi olduğu için etkinliği erken bırakıp dönüşe geçtiğini ve motoru Samsun’da bırakarak uçakla döndüğünü, sonrasında ise motoru almak için geri geldiğini öğreniyorum. Aslında benim niyetim otobana girince biraz hızımı arttırmaktı, çünkü geç kalmak istemiyordum ama arkaşın hala oldukça üzgün olduğunu görünce beraber dönmeye karar veriyorum ve yola çıkıyoruz. Bayağıda iyi oluyor, yoruldukça gene yer değiştirip birbirimize destek oluyoruz, Bir ara Sapanca civarında arkadaşın benzini bitiyor ve benim motordan hortumla benzin çekip onunkine aktarıyoruz. İstanbul’a yaklaştıkça trafikte yoğunlaşıyor, akşam hava kararmadan eve varıyor ve yolculuğu bitiriyorum.
Üç sene bekleyipde planladığım turumu böylelikle yapmış oluyorum. Tam istediklerimi yapamasamda gayet güzel bir gezi olmuş oldu. Şimdiden seneyi planlamaya başladım. Kısmetse öümüzdeki sene Çat tarafına gitmek oradaki yaylalarda trekking yapmak istiyorum. Bu seneki geziyi yanlız yapmak güzeldi ama eksikti. Kendi başıma olup kafama göre takılmak, istediğim gibi gezmek güzeldi ama paşlaşacak ve yeri geldiğinde de yardım edecek birisinin olmaması bazı planlarımı gerçekleştirmeme engel oldu, seneye Allah kerim.
Toplamda 2900 km yapmış oldum ve 88-89 litre benzin aldım, bütün gezinin ortalaması bir litre ile 32.5 km oldu. Güçlü ve ekonomik bir motor istiyorsanız en uygun seçenek Integra olara görünüyor. Uzun yol performansı gayet başarılı idi, hiç sorun çıkarmadı. Konforuda gayet iyiydi, arka seleye sırt çantamı kolduğum için yaslanarak gittim ve çok rahat ettim. Ancak benzin alırken depo kapağı ön selenin altında olduğu için seleyi açıp kaparken çantadan dolayı zorladı. Seneye motora yan çanta takıp sırt çantasını küçültmeyi düşünüyorum. Böylelikle hem bu dert kalkacak hemde denge konusunda iyileşme sağlayacağım. Bunların haricinde kesinlikle öncama uzatma gerekiyor, şehiriçinde sorun değil ama uzun yolda yordu açıkçası. MRA’nın takılıp çıkartılabilen aparatını düşünüyorum. Kampçılık kısmında ise yemek olayında değinmeden geçemeyeceğim bir nokta var. Ocak ve yemek yapma olayı eskiden beri beni kastığı için yanıma Unifo’nun hazır yemeklerinden almıştım. Özel torbasına az su koyup kimyasal ısıtıcısını ve yemek paketini atıyorsunuz 10 dk sonra mükemmel yemeğiniz hazır. Eskiden bu meretlerin tadı berbattı ama outdoor malzemesi satan yakın bir arkadaşımın ısrarlı tavsiyesi üzerine aldım ve diyebilirimki etli kurufasülyesini değme lokantalarınkinden daha çok beğendim. Fakat izmir köftesi pek başarılı değildi. Genede dağbaşında yorgun argınken hazırlama işleri ile uğraşmadan yemek yiyebilmek çok büyük bir nimet.
Evet arkadaşlar anlatacaklarım bu kadar umarım sıkmamışımdır, bir nebze o güzellikleri size aktabilmişsem ne mutlu bana.
 

Etiketler
Ynt: Karadeniz Kaçkarlar Moto-Trekking Turu

Güzel bir gezi olmuş zevkle okudum,darısı başıma ne diyeyim....
 

Ynt: Karadeniz Kaçkarlar Moto-Trekking Turu

Hep aklımda olan bir tur, emeğinize sağlık, bir gün kısmet olursa görmem gerek diyorum..:smiley:
 

Ynt: Karadeniz Kaçkarlar Moto-Trekking Turu

Tuluyhan' Alıntı:
Güzel bir gezi olmuş zevkle okudum,darısı başıma ne diyeyim....

Evet darısı başınıza


yzglcXR' Alıntı:
Hep aklımda olan bir tur, emeğinize sağlık, bir gün kısmet olursa görmem gerek diyorum..:smiley:

Teşekkür ederim, gönlü dağda, taşda, ormanda, yolda olan herkese bir gün kısmet oluyor karadeniz.
 




Ynt: Karadeniz Kaçkarlar Moto-Trekking Turu

gerçekten karadenize gitme isteği uyandırdı. motorunuz ço ekonomik .fiyat aralığı nedir acaba ,birde aydere kadar sorunsuz kıkılıyormu motorla ne tavsiye edersiniz.
 

Ynt: Karadeniz Kaçkarlar Moto-Trekking Turu

saydam30' Alıntı:
gerçekten karadenize gitme isteği uyandırdı. motorunuz ço ekonomik .fiyat aralığı nedir acaba ,birde aydere kadar sorunsuz kıkılıyormu motorla ne tavsiye edersiniz.

Sıfırı ilk çıktığında 22.000 Tl idi ama ama zam geldi 22.900 oldu. Aydere çıkmakda bir sorun yok, asfalt yol var her türlü araç çıkabiliyor. Bozuk yol ayderin yukarısında başlıyor.
 

Ynt: Karadeniz Kaçkarlar Moto-trekking Turu

güzel bir gezi olmuş.Tek motor gitmek oldukça riskli aslında.Hem yardımlaşma hem güzellikleri paylaşma adına...
Güzel anlatım için teşekkürler.
 


Ynt: Karadeniz Kaçkarlar Moto-trekking Turu

Elinize,emeğinize,fotoğraflarınıza ve de en önemlisi iki tekerinize sağlık.Günümün önemli bir bölümünü motosiklet üzerinde çalışarak ve sürekli şehir içi trafiğinde motosiklet ile görev yaptığımdan hep hayalini kurduğum uzun soluklu şehir dışı yol yapmayı çok istiyorum geçen sene İzmir den Bursa ve Eskişehir gezilerim oldu,lakin hep aklımda Karadeniz turu var umarım gerçekliştirme şansım olur.Şimdilik sizin güzel fotoğraflarınız ve anlatımınızla birazçık nefsimi köreltmiş oldum.TEŞEKKÜR EDERİM.Selamlar..
Bursa gezim den iki kare...

252318 215372918484200 2640278 n


246930 215372888484203 3065853 n
 




Ynt: Karadeniz Kaçkarlar Moto-trekking Turu

Sizlerede teşekkürler arkadaşlar. Bende motosikletin asıl keyifi uzun yolda çıkıyor, özelliklede karadenizde. 2013 yılında da bir gezi yaptım ama o tarihlerde sitede fotoğrafların görüntülenmesinde problem yaşandığından raporunu buraya koyamadıydım, sonrasında ise üşendim açıkçası. O gezinin linki http://www.scooturk.net/showthread.php?t=18653
Bu yazda bir tur planlıyoruz nasipse. umarım sizlerede nasip olur.
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,451
Mesajlar
1,518,113
Kayıtlı Üye Sayımız
172,104
Kaydolan Son Üyemiz
onur57

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

SON KONULAR



Geri
Üst