'egeli' 2012

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan egeli Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 634
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 122,654
Ynt: 'egeli' 2012


Sokaklar mis gibi yasemin, hanımeli, iğde çiçeği kokuyor ve tertemiz...









 

Etiketler
Ynt: 'egeli' 2012


Kaleköy yolundaki Metropolitan Kilisesi ile merkezin yukarı mahallesindeki 1813 yapım tarihli adanın ilk camisi ve yakınındaki Hagia Panagia kilisesi tarihi yapıları, buranın..

Kilisenin adını, hemen karşısında kapı önünde oturan hanımlardan öğrenmek istedik. 40 yıla yakın zamandır orada yaşadıklarını söyleyen hanımların ;' Vallah hiç merak etmedik. Bilmiyoz.' yanıtları karşısında şaşırmamız normaldi, herhalde.. Bir de hemen çevremize toplanan çocukların, nerdeyse bacaklarımıza sarılıp, para istemelerine hem kızdık, hem üzüldük..









 

Ynt: 'egeli' 2012


Merkezde her ihtiyacınızı karşılıyabilecek dükkanlar mevcut.. Özellikle, adaya has sayılabilecek bademli un kurabiyesi 'efibadem' tadılması gereken bir lezzet.. Merkezdeki Meydani Pastanesinde bulabilirsiniz. Ayrıca poğaçaları, pizzaları, kekleri ve sakızlı bezeleri harika..

Gezerken, diğerlerinden farklı görünümü ile dikkatimizi çeken 'kokina' adlı dükkan, içindekilerle ve sahipleriyle de farklı.. Ürünleri kaliteli.. fiyatları uygun.. Dükkan sahibi Mine Hanım ve eşi Önder Bey, İstanbul-Selamiçeşme'de otururlarken, kentin kalabalık ve gürültüsünden öylesine bunalmışlar ki, işlerini bırakıp kendilerini Gökçeada'ya atmış, yerleşmişler.. Güleryüzlü, samimi davranışları ile büyük kent esnafından çok çok farklılar.. Gökçeada'ya yolunuz düşerse, bir 'merhaba' demeye, özgün ürünlerine göz gezdirmeye.. hiç değilse bir bardak çaylarını içmeye uğramadan geçmeyin, derim...

Adanın ünlü 'İmroza' sabunlarını da bulabilirsiniz, 'kokina'da. 'Ada Kokulu Sabunlar' sloganıyla tanıtılan sabunlar, tamamen el yapımı.. Doğal ürünler katkılı bu sabunların bir özelliği de Gökçeada'nın yağmur suyu kullanılarak yapılması..

Gene İstanbul'un karmaşasından kaçan mühendis Aziz Bengi ve eşi Şule Hanım kendi atelyelerinde, ambalajlarını bile kendileri hazırlayıp, satışa sunuyorlar. Gül, papatya, lavanta, yasemin, karanfil, defne, ısırgan, nane, çam, limon, portakal gibi çeşitlerin yanısıra, benim ilgimi çeken tarçın, kekik, gelicik, üzüm ve keçi sütü katkılı sabunlar oldu.. Bengi çifti, bu ürünleri papatya ve gelincik dahil hepsini kendi bahçelerinde yetiştiriyorlar.. (Sütü için keçi beslediklerini, gözümle görmesem inanmazdım.. )







 

Ynt: 'egeli' 2012


Kaleköy, eski adıyla Kastro, adanın sahilde kurulmuş tek yerleşim yeri ve eğlence merkezi.. Barlar, restoranlar, şirin butik otelleriyle, akşamları açılan hediyelik standlarıyla çok renkli bir köşesi..









 

Ynt: 'egeli' 2012


Kuzu Limanı yapılmadan önce, gemiler Kaleköy açıklarında demirler, yolcularını botlarla karaya çıkarırlar veya alırlarmış.









 



Ynt: 'egeli' 2012

Çok güzel görüntüler teşekkür ederim.Adaya feribot ücreti nekadar acaba.(karavan için)yazarsanız bilgilenmiş oluruz.
 

Ynt: 'egeli' 2012


Sn. seyyah54,

Adaya karavan için feribot ücreti 60.-Tl. 3 saat içinde olmak şartıyla, aynı bileti Eceabat- Çanakkale arasındaki geçiş için de kullanabiliyorsunuz..

Selamlar...
 

Ynt: 'egeli' 2012


Yukarı Kaleköy, tepede kurulmuşküçük bir yerleşim yeri.. Bir yanı Yıldız Koyu, diğer yanı Kaleköy Limanı.. Tepedeki Bizans Kalesi nedeniyle bu adı almış. Ancak kaleye hiç el sürülmemiş. Sadece kalıntıları görebiliyorsunuz.









 

Ynt: 'egeli' 2012


Hagia Marina kilisesi onarıma alınmış, ibadete açılması planlanıyormuş.



 

Ynt: 'egeli' 2012


Kaleköy Limanda geniş bir kumsal bulunduğu halde denize girmek için pek uygun değil. Bu nedenle, adanın kuzeyinde denize girilebilecek tek yer Yıldız Koyu. İlginç kaya oluşumları üzerinde güneşlenmek, pırıl pırıl denizine girmek keyifli olmalı..Tabii deniz suyu belli bir ısıya ulaştıktan sonra.. Şimdi oldukça soğuk.. Buna bir de yağmurlar eklenince hiç cazip gelmiyor.









 



Ynt: 'egeli' 2012


Koyda sadece duvarları ayakta kalmış bir de şapel var..
Yıldız Koy'un ünlü peynir kayalıkları...





 

Ynt: 'egeli' 2012


Eski Bademli (eski adıyla Gliki) Köyü, Kaleköy Limanını ve Yani Bademli Köyünü nerdeyse kuşbakışı gören bir tepede kurulmuş. Bir Rum Köyü. Oldukça dik bir yoldan çıkılıyor. Şimdilerde bir kaç ailenin oturduğu köyde, büyük bir otel inşaatı var. (Fotoğrafta görülebilen büyük bina) Oysa buralar kentsel sit alanı olarak tescilli yerler.. Böyle giderse, Gökçeada da yüksek, sevimsiz ve çirkin binalara esir olacak gibi görünüyor.

Tek kahvehanesi, aynı zamanda muhtarlık ofisi. Koca asırlık çınarı, kilisesi ve taşevleri ile farklı bir ortamın içine çekiyor, sizi..

Yukarı Kaleköy'den Eski ve Yeni Bademli Köyleri böyle görünüyor...





 

Ynt: 'egeli' 2012


Yeni Bademli, düz bir alanda kurulmuş, adı gibi yeni bir yerleşim yeri. Kaleköy'le hemen hemen birleşmiş. Ahali Trabzon, Isparta, Antakya, Samsun gibi illerimizden gelip yerleşmiş kimseler.. Badem ağaçlarının çokluğu, bu adın verilmesine neden olmuş. Tam bir pansiyonlar köyü.. Yaz-kış oturulduğu için her zaman hareketli..

Arkada görülen Semadirek (Samotrake) bir Yunan Adası.



 

Ynt: 'egeli' 2012


Tepeköy, adanın en yüksek yerde kurulmuş köyü... Eski adı Agridia (Yunanca küçük tarlalar demekmiş) olan Tepeköy, bir Rum köyü.

Şu an sadece 26 kişinin yaşadığını öğrendiğimiz köyde, her yıl ağustosun 15 inde 'Meryem Ana Festivali' düzenleniyormuş. Bir kaç gün süren festivale Yunanistan'dan çok sayıda gelen oluyor, kazanlarla etler, keşkek benzeri pilavlar pişiriliyor, sabahlara kadar eğleniliyormuş.

Taş evlerin tertemiz ve bakımlı görüntüsü ilk anda dikkatinizi çekiyor. Köy kahvesi meydanda.. Köy halkının işlerinde güçlerinde olduğundan olacak bizim gittiğimiz saatlerde kapalıydı..









 

Ynt: 'egeli' 2012


Köydeki Evangelismos Teotoku Kilisesi 1832 de yapılmış.
Ünlü Barba Yorgo şarapevi ve tavernası köyün simgesi, adeta. Şimdi karşıda bir yere taşınmış olsa da bu bina simgeleşmiş. Magnetlerde bile burası resmedilmiş.

Köyün çamaşırhanesi ve okulu kullanılmıyor, artık..









 



Ynt: 'egeli' 2012


Tepeköy sokaklarını dolaşırken rastladığımız erik dolu ağaç, bize dalından koparıp yeme fırsatı tanıdı.

Köye çıkarken, sağa ayrılan yol, 630 yıllık çınar ağacının gölgelediği bir piknik alanına götürüyor, sizi.. Doğal kaynak suları akan çeşmesi de var.. Sıcak günler için ideal bir serinleme yeri.

Gölet manzaralı bu şapel, yağlı boya tablo görüntüsü yaratıyor. Defalarca fotoğraflamak, karelere sabitlemek istiyoruz, bu güzelliği..