Ynt: 'egeli' 2012
Sivrice'de fazla oyalanmayıp, çok bozuk ve yokuş bir yolla Bektaş Köyüne çıkıyoruz. Hedefimiz Assos ve anayola çıkmamız gerek.. Karadeniz'in yayla yollarına alışık cefakar (!) karavanımız büyük özveriyle taşıyor, bizi köye.. Köyün girişinde küçücük bir gölet var. Köy evlerinin göletteki yansımalarını fotoğraflamak üzere indiğimizde; bir hareketlilik gözümüze çarptı. 'Asker uğurlaması mı, düğün mü acaba?' diye düşünürken, yanımıza gelen bir genç, köy sakinlerinden birinin 'hayır' için yemek verdiğini, bizi de davet ettiklerini söyledi..
Beyler, köy kahvehanesinde yiyorlar, yemeklerini.. Hanımlar, evin önündeki masalarda.. Bize özel işlem uygulayıp, ikimize aynı masada yer verdiler. Ne yemekler mi vardı?.. Yayla çorbası, etli nohut, pilav, keşkek, salata ve irmik helvası..
Karnımızı doyurup, 'hayır' sahibine iyi dileklerimizle teşekkür ettikten sonra, köyü şöyle bir gezmeye çıktık.. İşte gördüklerimiz...
- Bir düzine yavrusuyla gezintiye çıkmış bir anne..
- Arasıra incecik sesleriyle ' beee..' diye seslenen oğlaklar, kuzular..
- Evinin penceresinden merakla dışarıyı seyreden 'uzunkulak'..
Derken bir gürültü, patırtı.. bağırış-çağırış.. Kavgaya tutuşmuş iki horoz.. Belli ki 'hanım meselesi'.. Kıyasıya dövüşüyorlar.. Tüyler havada uçuşuyor. Hemen makineye sarıldık, ama.. Ne mümkün.. Bir o yana, bir bu yana savruluyor, çalıların, otların arasında kayboluyorlar..