Yavuz bey(ağbi)güzergah İstanbul'a doğru galiba, eğer anadolu yakasında konaklıyacaksanız haberimiz olsun en azından tanışmak için bir araya gelebiliriz, haftasonu şile taraflarında olursanız beraber kamp yapma şansımız olabilir, selamlar
Bu güzel teklifinize 'evet' deyip, sizlerle tanışmayı çok isterdik. Ama, maalesef yönümüz İzmir'e doğru.. Umarız, bir başka zamanda görüşme fırsatını yakalarız...
Sağlıklı, güzel günler dileklerimizle.. selamlar..
Bu güzel teklifinize 'evet' deyip, sizlerle tanışmayı çok isterdik. Ama, maalesef yönümüz İzmir'e doğru.. Umarız, bir başka zamanda görüşme fırsatını yakalarız...
Sağlıklı, güzel günler dileklerimizle.. selamlar..
Aya Nikola Manastırı, Pabuç Çayı kenarında kayalara oyulmuş.. Aslında iyi durumda denebilir. Biraz ilgi ve düzenleme ile Kıyıköy turizmine büyük katkısı olur, diye düşünüyorum. Bugün, kendi kendini görevlendirmiş, kendi deyişiyle Amdi (Hamdi) vatandaşımız elinden geldiğince temiz tutmaya çalışıyor, çevreyi..
Bu arada, gezi anıları arasına yakışmayacak, bizim canımızı sıkan, üzen bir olayı aktarmak istiyoruz, size.. Yazıp yazmama konusunda kararsız kaldıysak da, sonradan, iyiyi paylaştığımız gibi kötüyü de paylaşmamız gerektiğini düşündük.
3 Eylül.. Gencecik, pırıl pırıl 10 vatan evladını şehit verdiğimiz günün akşamı. Gelibolu'dayız. Gene fenerin yakınındayız. Geç saatte, yaşları 30 un üzerinde 9-10 kişi, müziklerini sonuna kadar açıp, ellerinde bira şişeleriyle, roman havaları eşliğinde vur patlasın, çal oynasın, eğlendiler.. Bulunulan yer, Bayraklı Baba Türbesinin yanı.. Yerleşim yerinin göbeği.. Astsubay Orduevinin yakını.. Saatler süren bu (çok affedersiniz..) şerefsizliğe kimsenin tepki göstermemesi de acıydı. Kalabalık oluşları karşısında yalnızdık. Sadece ve sadece beddua edebildik..
Belki de, birileri bulaşsın da olay çıkaralım, gibi bir düşüncedeydiler.. Bilmiyoruz..
Ve çok acıdır, ülkemiz huzursuz olma, insanımız duyarsızlaşma yolunda.. Allah sonumuzu hayreylesin!..
Böyle, can sıkıcı bir olayı sizlerle paylaşmak zorunda kaldığımız için üzgünüz.
Kıyıköy'den ayrılma zamanı, artık.. Saray'a kadar yol gene yemyeşil ağaçlarla çevrili.. keyifli bir yol.. Karadeniz, ne de olsa..
Saray'da oyalanmadan Tekirdağ yönüne döndük. Ağaçlıklar sona erdi.. Önce tekstil ağırlıklı fabrikalarla dolu Muratlı.. ve Tekirdağ.. Sahil, kafeler, çay bahçeleri ve de sayısız köfteci dolu... Sahildeki yürüyüş sonrası, yol kenarına parkettiğimiz karavanımızın yanında geç saate kadar oturduk..
Konaklamak için Kumbağ'a geçtik. Kumbağ'da da oteller, siteler ve turistik tesisler deniz kenarını işgal etmiş durumda. Aralardan görebilirseniz görüyorsunuz, denizi..
Kahvaltılık poğaça, börek birşeyler alıp, yola koyulduk, gene.. Yolu hakkında çok farklı şeyler duyduğumuz Uçmakdere var, programımızda.. Sorduklarımızdan kimisi ; 'Aman, kesinlikle tavsiye etmem. Berbat bir yol..' derken, kimisi de; ' Manzarası için bile gidilir.. Çok güzel, asfalt yol..' diyor. Biz de, 'geri dönmek, bir karavancıya yakışmaz..' deyip çıktık, yola..