KARAVANİST KARAVAN VE EKİPMANLARI FUARI
10-18 Ocak 2026 Tarihlerinde Tüyap'ta Gerçekleşecek Fuar İçin Ücretsiz Davetiyelerinizi Hemen Alın!
*Davetiyeler sınırlı sayıdadır.
Aydıncık- İncekum'da yol kenarında bir plaj var, bildiğiniz gibi.. Doğu yönünde Köşk Deresi üzerinden geçilerek diğer plaja gidiliyor. Yani karşı tarafta oluşturulmuş, bir plaj.. Dereyi geçtikten sonra plaja kadar güzel bir yol açılmış, deniz kenarından...
Pırıl pırıl bir gökyüzü, berrak masmavi bir deniz, şurup gibi bir hava... Bozyazı'dayız, bir kaç gündür.. Daha ne isteyebiliriz ki?? Sağlıktan başka.. Bize bu güzellikleri yaşattığı için Allah'a şükürler olsun...
Bozyazı sonrası Anamur'da fazla oyalanmadan yola koyulduk.. Bu arada, ufak bir önerimiz olacak... Anamur'a gelen arkadaşlarımızdan çoğu, yol üzerinde çok sayıda bulunan 'Hediyelik Anamur Muzu' tezgahlarından muz alıyorlar, yakınlarına.. Bu muzlar da henüz yolu yarılamadan bozuluyor ve elden çıkarılıyor. Oysa Anamur ve çevresinin çok güzel narenciye reçelleri var.. Sadece bu yörede satılıyor. Tabii siz bilirsiniz, gene de..
Amerikan armudu olarak bilinen avokado da güney sahillerimizde bolca yetiştiriliyor, artık..
Şöyle, aşağıda masmavi bir Akdeniz görüntüsü ile ağaçlar arasından geçen, ara sıra kontağı kapatıp kuş sesleri ve cırcır böceği korosunu dinlerken çayınızı veya soğuk meşrubatınızı yudumlayabileceğiniz bir yolda mı yolculuk etmek istersiniz??
Bayramdan sonraki pazar günü... Antalya'dayız.. Sahil, iğne atsan yere düşmeyecek kadar kalabalık.. Hava sıcak mı sıcak.. Bu durumda yaylara çıkılır, ancak..
Kıvrıla büküle, döne döne aşağı-yukarı 45 km. kadar tırmandıktan sonra 1865 metre yüksekteki Feslikan Yaylası'na ulaştık. Yayla, artık bitki yetişmeyen yükseklik sınırında...
Yaylaya geldiğimizde kalabalıkları görünce kısa bir şaşkınlık yaşadık. Her yer araç ve çadırlarla doluydu. Biz kalabalıktan kaçmıştık, oysa.. Meğer 18. Yayla Şenliklerinin son günüymüş.. Festival alanına girmedik, çünkü ikimizin de ilgisini çekmeyen bir etkinlik vardı: Yağlı güreşler...
Karavanımızı bol esinti alan bir tepeye parkedip, çevreyi izlemek keyifliydi.. Güzel bir gün oldu, böylece...
Ertesi sabah, karavanımızı sallayan güçlü bir rüzgarla uyandık.. Dalgalar da boyumuzu aşan yüksekliğe erişince; 'Bize denizden fayda yok, bugün de..' dedik.. Üstüne üstlük gazetede ' meteor yağmuru' haberini okuyunca, daha fazla tereddüt etmeden Altınyaka yolunu tuttuk. Çünkü, Antalya'nın yoğun ışıklarında değil meteorları, yıldızları bile net göremiyorsunuz..
Altınyaka, Antalya'ya 60 km. uzaklıkta ve 1050 metre yüksekte, büyükçe bir köy.. Yol, tam bizim zevkimize göre.. Aşağıdan bakınca 'ooo.. ne kadar yüksek!' dediğimiz dağlarla bazen aynı seviyeye çıkmak, bazen onlara tepeden bakmak öyle keyifli ki...
Altınyaka'nın eski adı 'Gödene' imiş. Her yerde olduğu gibi, köy kahvesi meydanda.. Kahvenin hemen yanında da bir çınar ağacı.. 500, 700, 850 yıllık çınarları gördük de.. Bu ağacın yaşı 2006 yılında 1150 yıllık olarak tescil edilmiş.
Bu koca çınarın kökünün olduğu yerde bir su kaynağı olması ilginç.. Bir de kovuğu o kadar genişmiş ki, bazen kahvedekiler içinde okey masası kurarlar, bazen de köy berberi mesleğini orda icra edermiş, eskiden...