Yavuz abi Ülker abla biz şimdilik döndük gibi yuvaya ve hemen ilk ortamda bakı verdik size nerlerde neler yaşamışlar diye.
Gördük,ki yine mükemmel bir resimleme ve anlatımla bir gezi izlicez ellerinize sağlık..
Ülker abla kaybolmuşun ağacın icinde cok hoş bi resim amaaaa doyamadık avuclarınızın icinde ki dolunaya Abla, Abi verşey gönlünüzce olsun sevgi ve sağlıkla kalın
Sonsuz sevgi ve saygılarımızla Tunay,Tugay
Belirli bir yaşın üstündekilerde karan trenle ilgili bir anı muhakkak vardır. Hatırlıyorum 5-6 yaşlarındayım, rahmetli dedem abimle beni makinist arkadaşının kullandığı lokomotife bindirip (makinistin yanına) Denizli'den Goncalı'ya götürürdü.Orada çöp şiş yer geri dönerdik...( bu arada yaşımız da ortaya çıktı ;D)
Şimdi hepsi nostalji oldu...
Kütahya çini renkleri çok güzelmiş
Hemen hepimizin kara tren anılarımız var.. Bizler, kara trene de bindik.. Şimdi yüksek hızlı trenle de yolculuk yapıyoruz.. Hem eskiyi yaşadık, hem yenileri gördük.. Şanslıyız... Çocukluğumuzda, yemekler bozulmasın diye, etrafı hava alabilecek şekilde telle çevrilmiş tel dolaplarda saklanır, soğuması için kuyulara sarkıtılırdı... Şimdi modern mutfak gereçleri var...
Ben çalışmaya başladığımda, telgraflar manipleyle (mors alfabesiyle tık tık tıktık tık diye) yazılırdı.. Şimdi dünyanın her yeriyle görüntülü konuşulabiliyor..
Kimin yaşı ortaya çıktı, bakalım??? ;D ;D
Nisan ayında havanın yağmurlu olması nedeniyle 'es' geçmek durumunda kaldığımız Pelitözü Göleti'ne gittik, bu kez.. Bilecik-Adapazarı yolu üzerinden sola sapılarak 3 km.lik bir yolla ulaşılıyor, gölete... Doğrusunu söylemek gerekirse, umduğumuzdan güzel bulduk, burayı.. Kafeteryaları, piknik alanları, açık hava tiyatrosu, yürüyüş parkurları ile çevre düzenlemesi başarılı.. Çam ağaçları gölgesinde kamp yapma olanağı var.. İhtiyaca cevap verecek durumda.. Bilecik'e minibüs seferleri sık...
İznik, Gemlik, Kumla derken Karacaali köyüne kadar geldik.. Gemlik'e 12 km. uzaklıkta bir köy burası.. Deniz kıyısında olduğundan yazlık olarak gelenler çoğunlukta..
700-800 metre kadar bir yürüyüş gerekiyor, şelaleye ulaşmak için.. Bu mesafeyi sağımızda-solumuzda kara çarşaflı,peçeli hanımlar (hanımlar diyorum ama, çarşafın içinde cinsiyetleri kesin belli değil.. Çünkü kara gözlüklerini bile peçelerinin üstüne takmışlar...(!)), kara sakallı beyler arasında yürümek zorunda kaldık. .. Biran kendimizi Arabistan'da zannettik... ??? ???
Sayın Ülker hanım ve Yavuz bey, gezi notlarınızı okurken ismimin geçtiğini gördüm,sizlerle rastlaşmak benim için güzedi,keşke biliyor olsaydık sizi Dağbeli karşısında Bademağacı Kasabası'nda misafir edebilseydim.Yolu bu tarafa düşen karavancı dostları burada olduğum sürece beklerim.(Yaşama yerim Antalya_Bademağacı ikilisi)Dostlara selamlar.
Kuş sesleriyle, horoz sesleriyle, hatta sabahın yedisinde davul-zurna sesiyle uyanmıştık da.. karakaçanın iç çeke çeke icra ettiği nağmelerle ilk kez uyanıyorduk...
Şelalenin cadıkazanı belediyenin yüzme havuzu görünümünde.. Herkes don-paça atıyor, kendini suya.. Bas bas bağırmalar, suda itişip kakışmalar, boğuşmalar.. Şu doğal güzelliği içinize sindire sindire seyretme keyfinize resmen limon sıkılıyor..
Çok fazla kalmadık, bu kargaşa arasında...