Bu tursitler yandan yandan biletsiz girmek istiyorlar ama yeni görevli sempatik görevli kardeşim kendisi ile çok muhabbetimiz oldu, hemen müdahele ediyor onlar ise şuracıktan bakıp gideceğiz diyorlar 'sada müdahele edilmeseydi bu araçların girdiği yerden içeriye girmeye devam edeceklerdi.
WC ler oldukça temiz ve güzeldi. Çok daha önemlisi alafranga ve alaturka wc lerin oluşu bu güzelliği arttırıyordu. Yine unutmayın oraya gelince yazmak istiyorum böyle bir tarihi eser olan yerde wc ile ilgili adamın birisi bana akılımın zorlandığı sözler etmişti.
Olympos Hellenistik Devir'de kurulmuştur. M.Ö. 100'de Lykia birliğinin önde gelen ve üç oy hakkına sahip altı şehrinden birisi olmuştur. M.Ö. 78'de Roma komutanı Servilius Isaurieus Olympos'u korsanlardan temizleyerek şehri Roma topraklarına katmış, Roma dönemi sırasında hemen yakınındaki tabii gazların yandığı Çıralı'daki Demirci tanrı Hephaistos kültü ile büyük bir ün sahibi olmuştur. Venedik, Ceneviz ve Rodos şövalyelerinin Akdeniz'de cirit attığı Orta Çağ'da şehir biraz hareketlenmiş ise de Osmanlıların deniz üstünlüğünü kurmalarından sonra iyice önemini kaybetmiş ve XV. yüzyılda terk edilmiştir.
Olympos, içinden geçtiği dereciğin iki yanına yayılmıştır. Kumsaldan da görülen ve mezarların üzerinde bulunan yüksek tepe Olympos'un akropolüdür. Üzerindeki yapı kalıntıları ise Orta Çağ'da bir kale şekline sokulan surlara aittir. Bu tepeden bakıldığında Venedik misali ırmağın güzel görüntüsünü seyredebilirsiniz. Irmak, kenarlarına yapılan poligonal teknikteki duvarlarla kanal haline sokulmuş, bugün de izlerini gördüğümüz köprü ile iki yaka birleştirilmiştir.Nehrin karşı tarafında hemen kıyıda görülen pencereli yapı şehrin hamam kalıntılarıdır. Olympos'un bu kıyısına nehrin üzerindeki iri taşlara basarak geçilebilir. Burada çalılıklardan çok zor gezilebilen Olympos'un tiyatrosu bulunur. Tiyatronun tonozlu paradosları, orkestraya ve çevreye dağılmış süslü kapı ve niş parçaları burada tipik bir Roma Devri tiyatrosunun bulunduğunu gösterir. Tiyatro ile deniz arasında Bizans Çağı bazilikası ve suru ile nehrin kenarındaki hamam kalıntılarıdır.
Olympos Antik Kentinde rastgele dolaşıyoruz.Koca bir tarihi önce insanların sonra yine insanların ihmal ettiği ,başıboş bıraktığı ve bu başıboş bırakılan bu ormanın bir antik şehri nasıl mahvettiğini hep birlikte izleyeceğiz. Tarihi eserin içindeki ağaçları ve tonlarca ağırlıktaki taşları nasıl yerinden oynatığına ,parçaladığına çok ama çok dikkat edin ,iyi inceleyin. İlla böyle yerlerden Altın veya mücevharat'mı çıkması lazım bu taşların bizzat kendileri Altın ama şimdiye kadar gelenler bunları hep daş olarak görmüşler.
Tarihi eserin antik şehrin içindeki bu yapı ve oturan ailenin burasının henüz sit alanı ilan edilme öncesinden burada yaşadığını orada samimi olduğum bir görevli anlattı.Bana göre şimdiye kadar buraya sahip çıktığı için yetecek kadar imkan hatta bir madalya verip artık oradan çıkarabiliriz. Yani umumun faydalanacağı bütün millete ait olan ,olabilecek tüm yerlerin boşaltılmasından ve yakın koruma altına alınmasından yanayım çok uzak olmayan yıllarda bunun böyle tecelli edeceğini hissini taşıyorum.
Örnek : 1-Kekova Örnek 2- Antalya Side.
Bu teyzemiz topladığı şifalı otları bize uzun uzun anlatıyor ama bunların kıymetini işte gördüğünüz üzre ancak sağlık elden gidince ,birde yaşlanınca değerini anlıyoruz.
Daha geçen gün TRT de bir proğmda gördüm aynı yeşillikleri.