Çarşambadan yaklaşık 20 km. sonra deniz kıyısındaki Terme'ye ulaşılıyor. Sahilinde kamp yerleri var. Konaklamak içinse; Varan firmasının tesisleri, Ulusoyun Amazon Dinlenme Tesisleri 24 saat açık ve güvenli.. Biz Amazon'u tercih ettik, daha evvel de konakladığımız için..
[attachment=1]
[attachment=2]
Termeden 30 km. sonra Ordu'nun en büyük ilçesi Ünye'ye geldik. Terme-Ünye arasında, yol üzerinde geniş kumsallı plajlar kamp yapmaya uygun.. Ne var ki; henüz deniz sezonu değil..
Eski adı ONEY olan Ünyenin merkezinde gözümüze ve burnumuza çarpan ilk şey; halkın çoluk-çocuğuyla denize girebileceği geniş plajın iki yanından dereler halinde akan fosseptik oldu. Burun direklerimizi kıran, midelerimizi altüst eden bu koku ve görünüm hiç hoş değil..
[attachment=3]
[attachment=4]
Sahilde belediyenin otoparkında ( 24 saat karşılığı 5._ Tl.) konakladık. Gürültüden uzak.. Çimler, çiçekler.. gece renkli ışıklar içinde..
Eski bir kilise olan, meydandaki hamamın yanından çıkılan yol, Kadılar Yokuşu.. Zamanında çok ünlü kadılar yetişmiş, bu sokakta. Orijinalliği bozulmamış evlerin giriş kapıları görülmeğe değer..
Ünye Kalesi, Pontus Krallığı zamanında volkanik bir kayanın tepesine inşa edilmiş, 2500 yıl önce. Hele kalenin etrafının fındık bahçeleriyle kaplı ve fındıkların arasından geçen kale yolu..
[attachment=1]
Ülkemizde Yunus Emre'nin türbesini sahiplenen çok yöre var. Bunlardan biri de Ünye.. Yüksek bir tepe üzerindeki türbe ve külliyesini ziyaret ettik.
[attachment=2]
Tam Ünye'den ayrılmak üzere hareket etmiştik ki; 'Tozkoparan Kaya Mezarı' tabelasını görünce, derhal sağa, Kumru yoluna döndük. 1 km. kadar gittikten sonra Cevizdere Köyüne geliyorsunuz. Aynı adı taşıyan ırmağın kenarında bu köy. Köyde bir evin bahçesinden geçilerek çıkılıyor, kaya mezarına.. 100-150 metre fındık ağaçları arasından geçmek zorundasınız.. Burada tanıştığımız Ünye'li Nurgül Hanımın desteği ve yüreklendirmesi olmasa kesinlikle cesaret edemezdim, çıkmaya.. Dönüşte de ikram edilen sıcacık, nefis mısır ekmekleri de benim için ödül oldu..
Ünye-Fatsa arası 20 km. kadar.. Fatsa adını Pontus kralının kızı Fadisanen'den almış. Çok önemli bir özelliği yok, ilçenin. Aybastı yolundan 5-6 km. gidildiğinde sağda Gaga Gölü var. Küçük, sıradan bir göl.. Görüntüsü güzel sayılabilir.
Yolun devamında ise, harika görünümler veren akarsu, Bolaman Çayı..
[attachment=1]
[attachment=2]
Bolaman Çayı
[attachment=3]
[attachment=4]
Gene yol üzerinde 'Göller Beldesi' tabelası bizi çekti, adeta.. Bir kaç göl birden görme ümidiyle yukarılara çıktık..çıktık.. Bir şey göremeyince sorduğumuzda; göl falan olmadığını, sadece belde adının 'Göller' olduğunu söylediler. Her gördüğümüz tabelaya inanmamamız gerektiğini bir kez daha öğrendik, böylece.
Hacı Hasan Beyi de bu yol üzerinde tanıdık. 35 plaka görünce durdurdu, bizi. Askerliğini İzmir-Poligonda yapmış, nerdeyse 40 yıl önce. Arkada görünen evine davet konusunda öyle ısrar etti ki, dönüşte uğrayacağımızı söyleyerek ayrılabildik, yanından.. Karadeniz insanı böyle işte. Sizi tanısın-tanımasın, ille bir şeyler ikram etmek, bir sorununuz olduğunda yardımcı olmak ister. Umarım, hep böyle saf, temiz kalırlar, bozulmazlar..
sn egeli gezinizi ilgiyle takip ediyoruz...
ayvacıkta barajın üzerinden karşıya geçince hemen ilerde çok şirin,kendi halinde baraj gölü manzaralı
bir aile işletmesi restoran var..çok güzel yayın balığı ızgarası yapıyorlar..taa oraya kadar gitmişken tadına bakmanızı dilerdim..
Fatsa'dan 5 km. sonraki Bolaman'ın adı da Pontus kralı Polemon'dan geliyor. Bolaman Kalesi tabelası görünce, normal olarak kaleyi arıyorsunuz. Kale kalıntılarının üzerine konaklar inşa edilmiş. Haznedaroğlu Konağının 18. yy.da yapıldığı biliniyor. Kalenin sağındaki çay bahçeleri, yöresel yemeklerin servis edildiği lokantaları ve plajı ile şirin mi şirin bir köy..
Bolaman-Yalıköy arası 10 km. civarında. Burası da tipik bir Karadeniz kasabası ve bütün Karadenizliler gibi insanları sıcak ve yardımsever.. 'Hoşgeldiniz' diyen ısrarla evine (Hiç değilse bir çay-kahve içmeye) davet ediyor. Bir ihtiyacımız olup olmadığını soruyor. Gece yağmur eşliğinde sahilde konakladık. Sabah su ikmalimizi yaptıktan sonra ayrıldık, güzel Yalıköy'den..
Şimdi, fotoğrafları yüklerken sanki tekrar yaşadık, Yalıköy'ü... Öylesine güzel yerler...