the venturer
Kamp III
- Mesajlar
- 579
- Tepkime Puanı
- 4
Herkese merhaba. Uzatmalarla birlikte 8 gün ve 4000 km süren Karadeniz gezimi sizlerle bu başlık altında paylaşacağım. Tatilim devam ettiği için ve sabit bir yerde durmadığım için, internet buldukça resimlerimi ve tecrübelerimi sizlerle paylaşacağım. Geziye başlamadan önce kabataslak bir rota çizmiştim. Buna da mümkün olduğunca sadık kaldım. Ufak tefek sapmalarla rota buydu. Dönüş rotası; dönüş olduğu için daha içten geçti.
Devam...
Döneli birkaç gün oldu fakat o kadar çok resim çekmişim ki, ayıklaması bayağı zaman alıyor. İnsan bir de kıyamıyor resimleri silmeye. Bu gezide amacım, Karadeniz'i kıyıdan görmekti. Gerçekten kıyı yolu Samsun'a kadar berbat. Dar ve sürekli viraj. Özellikle Amasra-Sinop arası günde 200 km yol zor yaptım. sürekli durup fotoğraf çekmek, kahvelerde, köylerde mola vermek... Bunlar da bana bayağı zaman kaybettirdi. Ama yine de herşeye değdi.Karadenizli arkadaşlara sesleniyorum: ''memleketlerinize dönün!'' Harika yerler. Herkes yardımsever, hele bir de motorcu gördükleri zaman, ilgi bir başka oluyor.
28 Haziran sabahı saat 7.30'da yazlıktan hareket.
Sosis çantaları arkaya bağlıyorum ve yola hazırım. Dualar edip yola koyuldum. Bir saatte İstanbul gözüktü. Temkinli gittim çünkü ilk defa bu kadar yükü arkama almıştım ama sorun yaşamadım.
İstanbul'a girerken...
Şehri saran surların resimleri... Haliç Köprüsü üzeri...
Bunlar da Boğaz Köprüsü üzerinden. Riskli işler ama trafik müsaitti...
Depoyu dolduruyorum. Yeri gelmişken söyleyeyim. BMW gerçekten ekonomik olduğunu ispatladı. Ortalama 3.5 litre yaktı. 22.06 Liralık benzin ile 208 km yol yaptım. Bunu özellikle hesaplamıştım ve not etmiştim.
İstanbul'a veda etmeden önce, kendime Viaport Kipa'dan çadır,uyku tulumu ve tek kişilik şişme yatak aldım. Hepsi gerçekten iyi çıktı.
E-5'den devam edip, Kefken'de yemek molası veriş...
Geri dönüp Kandıra-Karasu-Akçakoca'da ilk kampımı attım. Yaklaşık olarak 450 km yol yapmıştım. Vaktim kısıtlı idi ve daha çok yol vardı. Daha ilk günden telaşa kapıldım. Günlük olarak alacağım yolu daha da artırmak gerekti. Fakat erken toparlandım ve ''riske girmeye gerek yok'' dedim.
Akçakoca eski bir Ceneviz barınağı. Daha önce de ailemle gitmiştim. Gecelemek için iyi bir yer bulmuştum. Camping alanı içinde fındık ve ıhlamur ağaçları vardı.
Sahibi eski gurbetçilerden. Sağolsun ilgilendi. Komşularım da vardı. Alman bir karavan ve iki arkadaş. on yıl önce de aynı yere gelip kamp yapmışlar. Gece hep beraber oturup, yarı Almanca, yarı ingilizce muhabbet ettik. Uydu internetlerini de kullandım. Alman misafirlerimize hayırlı yolculuklar. Onlar da Karadeniz'i dolaşacalardı.
Çadırımın içi ne kadar derli toplu...
Kamp sahibinin evi...
O tarafa kampa gidenlere tavsiye ederim. Hamburg'lu gurbetçinin kamp yeri. Girişte Shell benzinliğin yanından girince, dere boyunca yola devam, yol bitiyor ve kamp girişine çıkmış oluyorsunuz.
Ağaçlar harika kokuyor...
Akçakoca'ya gelirken Acarlar Longozu
Kandıra'da başlayan yağmur beni Akçakoca'ya kadar bırakmadı. Gece de çadırın üstü çiyden dolayı sırılsıklam oldu ama içeri birşey girmedi. Size tavsiyem, kesinlikle çift tenteli bir çadır almanız...
Devam...
Döneli birkaç gün oldu fakat o kadar çok resim çekmişim ki, ayıklaması bayağı zaman alıyor. İnsan bir de kıyamıyor resimleri silmeye. Bu gezide amacım, Karadeniz'i kıyıdan görmekti. Gerçekten kıyı yolu Samsun'a kadar berbat. Dar ve sürekli viraj. Özellikle Amasra-Sinop arası günde 200 km yol zor yaptım. sürekli durup fotoğraf çekmek, kahvelerde, köylerde mola vermek... Bunlar da bana bayağı zaman kaybettirdi. Ama yine de herşeye değdi.Karadenizli arkadaşlara sesleniyorum: ''memleketlerinize dönün!'' Harika yerler. Herkes yardımsever, hele bir de motorcu gördükleri zaman, ilgi bir başka oluyor.
28 Haziran sabahı saat 7.30'da yazlıktan hareket.
Sosis çantaları arkaya bağlıyorum ve yola hazırım. Dualar edip yola koyuldum. Bir saatte İstanbul gözüktü. Temkinli gittim çünkü ilk defa bu kadar yükü arkama almıştım ama sorun yaşamadım.
İstanbul'a girerken...
Şehri saran surların resimleri... Haliç Köprüsü üzeri...
Bunlar da Boğaz Köprüsü üzerinden. Riskli işler ama trafik müsaitti...
Depoyu dolduruyorum. Yeri gelmişken söyleyeyim. BMW gerçekten ekonomik olduğunu ispatladı. Ortalama 3.5 litre yaktı. 22.06 Liralık benzin ile 208 km yol yaptım. Bunu özellikle hesaplamıştım ve not etmiştim.
İstanbul'a veda etmeden önce, kendime Viaport Kipa'dan çadır,uyku tulumu ve tek kişilik şişme yatak aldım. Hepsi gerçekten iyi çıktı.
E-5'den devam edip, Kefken'de yemek molası veriş...
Geri dönüp Kandıra-Karasu-Akçakoca'da ilk kampımı attım. Yaklaşık olarak 450 km yol yapmıştım. Vaktim kısıtlı idi ve daha çok yol vardı. Daha ilk günden telaşa kapıldım. Günlük olarak alacağım yolu daha da artırmak gerekti. Fakat erken toparlandım ve ''riske girmeye gerek yok'' dedim.
Akçakoca eski bir Ceneviz barınağı. Daha önce de ailemle gitmiştim. Gecelemek için iyi bir yer bulmuştum. Camping alanı içinde fındık ve ıhlamur ağaçları vardı.
Sahibi eski gurbetçilerden. Sağolsun ilgilendi. Komşularım da vardı. Alman bir karavan ve iki arkadaş. on yıl önce de aynı yere gelip kamp yapmışlar. Gece hep beraber oturup, yarı Almanca, yarı ingilizce muhabbet ettik. Uydu internetlerini de kullandım. Alman misafirlerimize hayırlı yolculuklar. Onlar da Karadeniz'i dolaşacalardı.
Çadırımın içi ne kadar derli toplu...
Kamp sahibinin evi...
O tarafa kampa gidenlere tavsiye ederim. Hamburg'lu gurbetçinin kamp yeri. Girişte Shell benzinliğin yanından girince, dere boyunca yola devam, yol bitiyor ve kamp girişine çıkmış oluyorsunuz.
Ağaçlar harika kokuyor...
Akçakoca'ya gelirken Acarlar Longozu
Kandıra'da başlayan yağmur beni Akçakoca'ya kadar bırakmadı. Gece de çadırın üstü çiyden dolayı sırılsıklam oldu ama içeri birşey girmedi. Size tavsiyem, kesinlikle çift tenteli bir çadır almanız...