2025, Güçlü The Campervan, Geziler Ve Yaşam Güncesi...

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan yugun Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 3,067
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 124,464
Bugün Aile Hekimim Dr. Emre Akif Eker'e gidip şizofrenim için ilaç yazdırdım. İlaçlarım çok önemli. Onları hiç aksatmadan kullanmam gerekiyor. Bu sayede hayatıma normal bir insan olarak devam edebiliyorum.
Bugün de ilaçlarımı eczaneden aldım. Devletimiz varolsun. Çok bir maaş veremiyor ama bizi ilaçsız da bırakmaz. Bir kısım ilaçlar eksik kaldı onları da akşamüstü uğrayıp alacağım...
 

Eğer ilacım olmasaydı (Vee tabii ki o yüce insanlar, Psikiyatristler) ben sokaklarda kendi halinde dolaşan birisi olacaktım. Geri gelmemde ve hayatıma devam edebilmemde Ablamın da rolü büyüktür.
Hayatımda Şizofren krizi olmama neden olan sıkıntılar atlatıldı ve bir şekilde hafifledi. Kötü niyetli iftira eden aşağılık adamları da unutmaya ve artık bu meseleyi bir takıntı olmaktan çıkarmaya çalışıyorum.
Hayat güzel, daha önümde yaşanacak yıllar var belki de. Zaten bu iftira meselesi hayatımdan bir on yıl kesin yemiştir yani. Ne oldu sanki? Hiç.
Bundan sonra ben, İstediğim gibi bir ben olurum gardaşım, Kime neymiş bundan?
 

Yine de iki yüzlü toplumun sizi suçlayabileceği ve hakir görebileceği hiçbir şey hayatta bir tek bile şizofren krizi geçirmenize değmez arkadaşlar. Bu yüzden başkalarının ne düşündüğünü önemsemeyi bırakın. Ne kadar çabuk bırakırsanız, o kadar güzel ve anlamlı bir hayat yaşarsınız.
 

Bir kampçı ve karavancı olarak içinde bulunduğum topluluk için sorumluluk almaya ve elimden gelen basit bazı şeyleri yerine getirmeye çalıştım. Ancak Toplum çok sakat bir toplum arkadaşlar. İki yüzlü insanlar çok fazla. Birileri yüzünüze gülerken arkanızdan aynı zamanda size karşı kullanacağı birtakım sürprizler biriktirebiliyor. Benim için şöyle böyleymişim dedikodusu ve o dedikoduya neden olan insanların kimler olduğu gerçekten bir sürpriz oldu ve bu sürpriz neticesinde akli dengemi kaybettim.
Ama bunda toplumun katkısı da çok büyük. Hep erkek şöyle erkek böyle diye büyüdük. Artık bunların da geride kalması şart. Zaman değişti.
Artık ille de delikanlı değiliz ve ille de delikanlı olacağız diye bir kural da yok. Aslında bu delikanlılık meselesi tam bir ortaçağ miti. Ne diyeyim, bir gün bunlar da aşılacak.
Ben artık içime atamayacağımı çok iyi anladım. En iyisi hiç susmamacasına konuşmak her şeyi, açık açık... Yoksa şizofren krizi olarak başgösteriyor felaket!...
 

Arkadaşlar,

Çok sağlam yerlerden raporları olan ayrıca da bu hastalığı yıllarca çekmiş bir şizofreni hastasıyım. Artık arkamdan ne derlerse desinler bana bununla bir şey yapamazlar. (Hoş hasta olmasam da bununla bana bir şey yapamazlardı) Bu yüzden rahat rahat konuşurum her şeyi. Ben hukuk önünde akli dengesi bozuk birisiyim. Her şeyi de söyler konuşurum. Bunu yapmadığımda çok büyük zararlar görüyorum.
 



İstediğim gibi oluyorum, dilediğim gibi yaşıyorum. Ben böyleyim. İşinize geliyorsa benimle arkadaşlık yaparsınız işinize gelmiyorsa iftira etmeden ve çirkinleşmeden de ayrılabilirsiniz.
 

Mudanya'mı şimdiden çok özledim. Vakit ve Nakit müsait olsa bu yaz bir kez daha Mudanya yapardım ama artık zor olur. Belki Şubat tatilinde artık bir dahaki Mudanya seferimiz...
 

Bugün taze meyve özellikle de sebze vardır diye, Aile Hekimliği dönüşü ŞOK'a uğradım ama manav reyonu orada da tam takırdı. Üç harfliler bizi sağlıksız beslenmeye itiyorlar. Salatalık dışında eve sebze girmez oldu neredeyse, Lütfen! İnsanca yaşamak istiyoruz.
 

Barbunya konservesi, Konserve Bezelye ve Dondurulmuş Bamya (O da bazen, olursa) Taze salatalık domates ve patates soğan dışında da bir pişirilebilecek şeyler dünyası var, BİM beni duyuyor musun?
 




Hayatta elimde büyüklenecek hiçbir şey yok ve ben de bunun farkındayım. Temelden bozuk parasal sistem karşısında yirmi yıllık bir öğretmen olarak, Kopenhagdaki burgercide masa silen bir adam kadar adam olamayacağım emeklilikte. O adam bana hep lüks karavanıyla gezdiği yerleri anlatacak ben hep sahiden mi? diyerek dinleyeceğim. Benim ülkemde yaşamanın doğal bir sonucu bu. Fırsatınız varsa gidin. Kalıyorsanız sevin ve koruyun. Bu ülke hepimizin!
 

Ben bu bozuk sisteme rağmen bir devrimci öğretmen olarak gereğini yaptım. Çok da mutluyum yaptığım şeylerle...