Ynt: 'egeli' 2013
'
Ankara'nın büklüm büklüm yolları.....'
dedik.. Kısa bir Ankara turu için yola koyulduk... Defalarca gelip geçtiğimiz, nerdeyse nerelerde kasis olduğunu ezbere bildiğimiz bir yol.. Ama yola gitmenin tadı, yolda olmanın keyfi başka...
Uşak'tan geçerken, yol kenarında bir tabeladaki 'Cimcim Çeşmesi' yazısı sevimli geldi.. 'Bir görelim'... Kent içinde bir-iki tur attıktan ve ayrı ayrı dört kişiye sorduktan sonra, tesadüfen bulduk, çeşmeyi.. Çeşme önünde durduğumuzu gören bir zat-ı muhterem, hemen yanımıza gelip, camdan içeri başını uzatarak çeşme hakkında bizi bilgilendirmeye girişti..;
;D
'Bu çeşmenin suyu çok özeldir... Taa dağlardan, gelir.. İçimi lezzetlidir.. Çayı da güzel olur...' derken, hızını alamayıp;
'Beş yüz yıldır burada böyle durur...!' deyince, Yavuz;
'Yapma yaa.. Halbuki üç gün önce Kütahya'da gördüm ben, bu çeşmeyi..'
Adamcağız bir-iki saniye durakladı.. Sonra espriyi anlayıp, gülmeye başladı... ;D ;D
‘Yani çeşme beş yüz yıllık demek istemiştim..!’
Aslında, çeşme beşyüz yıllık falan değil… 1896 da yapıldığı kitabesinde yazıyormuş. Kimin yaptırdığı da bilinmiyormuş… İşte, Cimcim Çeşmesi...